KARBON VERGİLERİNİN GELİR POTANSİYELİ VE MEVCUT UYGULAMA
Doç.Dr. İstiklal Y. Vural
Globalleşme süreci ile birlikte ulus devletler her
alanda daha fazla rekabet etmek zorunda kalmaktadırlar. Bu süreçte,
sermaye ve diğer üretim faktörlerinin mobilitesinin artması mobil vergi
tabanlarının vergi yükünü azaltırken mobil olmayan iktisadi faaliyetler
üzerindeki vergi yükünü artırmaktadır. Globalleşme, vergi yükünü mobil
olan üretim faktörlerinden (sermaye, bilgi) mobil olmayan üretim
faktörlerine (emek, arazi v.b.) kaydırmakta ve ulusal vergi sistemleri
gittikçe artan oranda dolaylı vergilere dayanmaktadır. Bu koşullar
altında karbon vergisi ve diğer çevre vergileri ulus devletler için
önemli bir gelir kaynağı haline gelmektedir.
Karbon vergilerinden elde edilen gelirlerin
kullanılmasında üç farklı seçenekten bahsedilebilir (Cuervo ve Gandhi,
1998:19-20). Birinci seçenek vergi gelirlerinin karbon vergisi
uygulamasından olumsuz yönde etkilenen kişi ve sektörlerin tazmin
edilmesinde ve çevrenin korunmasına yönelik harcamaların finansmanında
kullanılmasıdır. Ancak bu tip uygulamalar kamusal kaynakların yanlış
tahsisine ve bu yolla toplumsal refahın azalmasına neden olabilir.
İkinci seçenek enflasyonu düşürmek ve genel olarak makro-ekonomik
istikrarı sağlamak için vergi gelirlerinin bütçe açıklarını kapatmada
kullanmaktır. Bu noktada karbon vergisinin amaçları arasında çatışma
ortaya çıkar: Emisyona yol açan ekonomik faaliyetleri caydırmak (ekstra-fiskal
amaç) için vergi oranının yüksek olması gerekir; oysa, makro-ekonomik
istikrarın sağlanması (ekstra-fiskal amaç) için vergi gelirlerinin
yüksek olması (mali amaç), yani vergi oranlarının vergi gelirlerini
maksimum düzeyde tutacak şekilde ılımlı olması gereklidir. Son seçenek
karbon vergisini mevcut vergi sistemindeki saptırıcı vergilerin vergi
sistemindeki ağırlığını azaltmak için kullanmaktır. Bu amaçla karbon
vergisi yürürlüğe konulurken tüketim vergilerinde, ücretler üzerinden
alınan vergilerde veya sosyal güvenlik vergilerinde indirime gidilerek
bu vergilerin olumsuz etkileri azaltılabilir.
OECD ülkelerinde çevre vergilerinden elde edilen
gelirler, ortalama olarak, ilgili ülkelerin gayri safi yurtiçi
hasılalarının %2’si ve toplam vergi gelirlerinin %6’sı civarındadır
(OECD, 2001b:53). Çevre vergilerinin gayri safi milli hasıla içinde en
yüksek paya sahip olduğu ülke Danimarka’dır ve bu ülkeyi Kore,
Yunanistan, Portekiz ve Türkiye izlemektedir. Danimarka dışında kalan
ülkelerde çevre vergilerinin gayri safi milli hasılaya kıyasla yüksek
bir paya sahip olması vergi sistemleri içinde yakıt vergilerinin
öneminden kaynaklanmaktadır. Karbon vergisi gelirlerini vergi
indirimleri ve belirli fon ve programlara tahsis etmek suretiyle yeniden
dağıtıcı bir işlev ile kullanan Danimarka ve Hollanda hariç tutulursa
OECD ülkelerinde karbon vergilerinden elde edilen gelirler genellikle
genel bütçeye aktarılmaktadır (Baranzini et al., 2000:399).
Karbon vergilerinden elde edilecek gelir
potansiyeli oldukça yüksektir. Birleşmiş Milletler tarafından yapılan
bir çalışma, bir ton karbon başına alınacak 21 $’lık global bir verginin
(1 galon benzin başına 0,48 $’a eşdeğer) yılda 125 milyar $ gelir
getirebileceğini göstermektedir (UN, 2001). Öte yandan, karbon vergisini
uygulayan ülkelerdeki tecrübeler bu vergilerde çok düşük (1 cent’ten
daha az) bir tahsil masrafının olduğunu ortaya koymaktadır (EC, 2002).