Çevre tüm canlıların yaşamında önemli
bir rol oynamaktadır. Nüfusun artışı, kentleşme, sanayileşme gibi
faktörler çevre kirliliğinin artmasına önemli katkılarda
bulunmaktadır.
Çevre
sorunları özellikle geçen yüzyılın ikinci yarısından itibaren dünya
gündemini işgal eden en önemli sorunlardan biri olmuştur. Kuşkusuz
bu çevre sorunlarının daha önce var olmadığı anlamına gelmemektedir.
Nüfusun artışı, kentleşme ve sanayileşmenin hızlanması gibi
faktörler dolayısıyla çevreye bırakılan atıkların gerek miktarı
gerekse türlerinde artış olmuştur. Çevre kirliliği başlıca hava
kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği ve gürültü kirliliği
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Çevre
sorunlarının artması çevre kirliliğinin boyutlarını katı atık
kirliliği olarak şekillenen yerel kirlilikten, asit yağmurları
olarak şekillenen bölgesel kirliliğe ve küresel ısınma ve ozon
tabakasının delinmesi olarak ortaya çıkan küresel kirlenmeye
genişletmiştir.
Çevre
sorunlarının insanlar ve diğer canlılar üzerindeki ciddi tehditleri
(çeşitli önemli hastalıklara sebep olması ve bu hastalıkların bazen
ölümlerle sonuçlanması) her geçen gün daha da artmaktadır. Çevre
kirliliğinin canlılar üzerinde meydana getirdiği hastalıklar
çeşitlidir. Bu hastalıkların belli başlıları arasında astım, kronik
bronşit gibi çeşitli solunum yolu hastalıkları, kalp ve damar
hastalıkları, böbrek rahatsızlıkları, çeşitli kanser vakaları,
çeşitli göz hastalıkları, kolera gibi çeşitli bulaşıcı hastalıklar,
işitme bozuklukları, saldırgan davranışlar, stres, bitki ve ağaç
dokuları üzerinde olumsuz etkiler sayılabilir. Bu hastalıklar çoğu
zaman insanlar, bitkiler ve hayvanlarda ölümle sonuçlanan vakalara
yol açmaktadır.
Çevre
kirliliğin zararlı etkileri sadece canlı varlıklarla ibaret
değildir. Zararlı etkiler cansız varlıklar üzerinde de kendini
göstermektedir. Çevre kirliliği hava kirliliğinde olduğu gibi
binalar, araç ve malzemeler üzerinde de olumsuz etkiler meydana
getirmektedir.
Çevre
kirliliğinin boyutlarının ve zararlı etkilerinin artması kalkınma ve
büyüme çabalarında çevre konusuna olan duyarlılığı artırmıştır. Bu
çabalar özellikle gelecek nesillerin ihtiyaçlarını tehlikeye
düşürmeden bugünkü neslin ihtiyaçlarını karşılamak olarak ifade
edilen “sürdürülebilir kalkınma” kavramının gerek ulusal ve gerekse
uluslararası boyutta önem kazanmasına neden olmuştur. Bu ise
kalkınma ve büyüme çabalarında doğa ve çevrenin azami ölçüde
korunmasına yönelik titizlik göstermek gerektiğinin ne kadar önemli
olacağını ortaya koymuştur .
Çevre
sorunlarının ciddi boyutları gerekli önlemlerin alınması gerektiğini
ve gerekli önlemler alınmazsa sorunun boyutlarının da daha da
artmaya devam edeceğini ortaya koymaktadır.
Bu açıdan
bakıldığında bugüne kadar görülen ve gerekli önlemler alınmadığında
daha da ciddi boyutlara ulaşması tahmin edilen muhtemel çevre
sorunları şunlardır:[i]
§
Endüstrileşme çabalarının sonucu gerek ağaç gibi
kendini yenileyebilir ve gerekse çeşitli madenler gibi kendini
yenileyemez enerji kaynakları üzerinde ciddi boyutlarda bir baskı
vardır.
§
Ağaç ve bitki dokusunda tahribat artmakta, bunun
sonucu ormanlar ve bitki türleri gittikçe azalmaktadır.
§
Erozyon artmaktadır.
§
Çölleşme gittikçe artmaktadır.
§
Atıkların artması ve çeşitlenmesi neticesi, hava
kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği içinde bulunduğumuz
yüzyılda da büyük bir problem olmaya devam etmektedir.
§
Endüstriyel faaliyetler, motorlu araçlar, inşa ve
onarım gibi faaliyetler neticesi gürültü kirliliği artmaya devam
etmektedir.
§
Fosil yakıtların yoğun kullanılması asit yağmurlarını
artırmaktadır.
§
Sera gazlarının artması küresel ısınmayı
artırmaktadır.
§
Küresel ısınma neticesi önemli ölçüde iklim
değişikliklerine neden olmaktadır.
§
İklim değişiklikleri neticesi kuraklık ve sel
baskınları artmaktadır.
§
Küresel ısınma neticesi deniz seviyesinde önemli
yükselmeler görülmektedir
§
Orman yangınları riski artmaktadır.
§
Kanser gibi öldürücü hastalıklarda önemli artışlar
olmaktadır.
§
Ölümle sonuçlanan vakalarda artışlar olmaktadır.
§
Sağlıklı içe suyu problemi artmaktadır.
§
Çevre kirliliği, bilinçsizce avlanma gibi nedenler
dolayısıyla biyolojik çeşitlilikte azalma görülmektedir.
§
Sahil yerlerinin plansız-programsız yapılaşmaya
açılması ve kaçak yapılaşma neticesi doğanın tahribi gittikçe
artmaktadır.
§
Topraklarını “milli koruma” altına alan ülke
sayısının çok fazla olmaması çevrenin hızla tahribine neden
olmaktadır. Diğer taraftan topraklarının bir kısmını ”milli koruma”
altına olan ülkelerde ise bakımsızlık ve ilgisizlik, bu alanlardan
arzu edilen şekilde yararlanılmasını engellemektedir.
Çevre
sorunlarını bu şekilde özetledikten sonra şimdi kısaca bazı
istatistikler yardımıyla çevre sorunlarının global düzeyde ulaştığı
boyutları ortaya koymaya çalışalım.
Global
çevre sorunlarından birisi olan “sera etkisi”, hava kirliliği, su
kirliliği, ve orman alanlarında azalma ile ilgili veriler Şekil X-8
ve Şekil X-9 ‘da gösterilmiştir. Bilindiği üzere, atmosfere verilen
karbondioksit ve diğer gazlar tozlarla birleşerek belirli bir
yükseklikte yeni bir kitlenin oluşmasına yol açmaktadır. Güneşle
dünya arasına giren bu yapay tabaka enerji döngüsünü ve dengesini
bozarak yeryüzündeki iklim koşullarını değiştirmektedir. Bunun iki
temel sonucu vardır: yeryüzüne gelen ışınların atmosfere yansıması
yapay tabaka nedeniyle engellenmekte ve dünya ısısı artmakta ya da
yatay tabak nedeniyle dünyaya daha az güneş enerjisi gelerek dünya
ısısı soğumaktadır.Bu etkiye sera etkisi adı verilmektedir.
(Yaşamış, 1995:23.) Dünyada kişi başına sera gazı (karbondioksit
gazı emisyonları) miktarı en ileri ülkeler arasında sırasıyla
Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Singapur, ABD, Avustralya,
Norveç, S.Arabistan, Kanada gibi ülkeler yeralmaktadır. (Bkz: Şekil
VIII-8)
Hava
kirliliği sorunu da bir çok metropolitan alanda çok ciddi boyutlara
ulaşmıştır. Örneğin, Çin’in Lanzhou ve Beijing, Hindistan’ın
Delphi, Meksika’nın Mexico City kentleri hava kirliliğinin en ileri
boyutlarda yaşandığı kentlerdir.
Su
kirliliği sorunu da özellikle sanayileşmenin ileri olduğu ülkelerde
daha yaygındır. Çin, ABD, Hindistan, Rusya ve Japonya dünyada su
kirliliğinin en yaygın olduğu ülkelerdir.
Orman
alanlarında azalma sorunu ise özellikle az gelişmiş ülkelerde daha
ciddi bir sorun olarak görülmektedir. Dünyada yıllık orman
alanlarında azalmanın en yaygın olduğu ülkeler Burundi, Haiti, El
Salvador, Ruanda, Nijerya ve Togo gibi ülkelerdir (Şekil X-9.)
Özetle, günümüzde çevre sorunları, hem global hem de ulusal bir
endişe kaynağıdır. Bu sorunlar sadece yakın çevredekilere değil, bir
bütün olarak dünya toplumuna ve gelecek nesillere ağır maliyetler
yüklemektedir.. Ozon tabakasının incelmesi, global iklim
değişikliği, bazı canlı türlerinin yok olması başta olmak üzere;
çölleşme, sürekli organik kirlenme, Antartika'nın yok olması,
denizlerin yükselmesi gibi sorunlar tüm ülkeler için risk
oluşturmaktadır. İklim değişikliği deniz seviyesini yükseltmekte
deniz seviyesindeki ülkeleri tehdit etmektedir. İklim değişikliği,
gelişmekte olan ülkelerdeki tarım ürünleri için de bir tehlike
oluşturmaktadır. Bu sorunlara etkili önlemler alınması,
sürdürülebilir kalkınma için esastır. (World Bank, 1997.)
C.Can Aktan & İstiklal Y.
Vural, Globalleşme: Fırsat mı? Tehdit mi?,
İstanbul:Zaman Kitap,
2004.