ŞİDDET KAVRAMI VE İŞYERİNDE PSİKOLOJİK ŞİDDET (MOBBING)

Dr.Hasan Tutar

 

                Mobbingi, psikolojik şiddet olarak tanımlayınca, şiddet kavramı üzerinde kısaca durmak gerekmektedir. İnsanlık tarihiyle birlikte ortaya çıkmış olan şiddet olgusu, birçok bireysel ve toplumsal öğe ile birlikte karmaşık bir yapı ortaya koymaktadır. Bu nedenle şiddet olgusunu tanımlamak ve ortaya çıkarmak kolay olmamaktadır.[i]

Şiddet ve şiddet algısına ilişkin yaptığımız kısa değerlendirmeden sonra, şiddeti kısaca sertlik, sert ve katı davranış, kaba kuvvet kullanma olarak tanımlayabiliriz. Şiddet olayları ise; insanları sindirmek, korkutmak için uygulanan her tür tutum ve davranışlardır.

Şiddet (violence) bir kişiye güç veya baskı uygulayarak, onu iradesinin dışında bir davranışta bulunmaya zorlamaktır.  Burada şiddet uygulama eylemleri, zorlama, saldırı, kaba kuvvet, bedensel ya da psikolojik acı çektirme ya da işkence,  şeklinde olabilir. Kısaca bireyin fiziksel ve psikolojik olarak acı çekmesine neden olabilecek fiziksel ve ruhsal yönden ona zarar veren her davranış şiddettir.[ii] 

Şiddet bireysel ve toplumsal bir olgu olarak psikolojik, sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik boyutları olan bir olgudur. İnsanın doğasında mevcut bastırılmış bir davranış biçimi olan şiddet; sert, katı davranıştır. İnandırma ve ikna yerine, kaba söz ve kuvvet kullanma şeklinde ortaya çıkar. Kasıtlı olarak “anlamın çarpıtılması” ve “aşağılayıcı davranışlara ya da dile başvurma” da şiddet kapsamında değerlendirilebilir.

Şiddet en genel anlamıyla, saldırganlıkla bağlantılı bir davranış biçimidir. Bu anlamda şiddet, kişiye yönlendirilmiş,  kişinin istemediği ve o kişiyi tahrik edici, yıpratıcı eylemlerdir. Şiddet kimi zaman eylemden kaçınmayı veya eylemsizliği içerir.[iii] Bu anlamda fiziksel her tür saldırı şiddet tanımı içinde değerlendirilirken, fiziksel olmayan kimi davranış ve tutumlar da “psikolojik şiddet” tanımı içinde değerlendirilir. 

Şiddetin tanımı kadar önemli, olan bir diğer konu da,  neyin şiddet sayılıp sayılmayacağı yani “şiddet algısı” ile ilgilidir. Aynı tutum ve davranışın, kişilik tipleri bakımından farklı algılanır. Kimileri aynı tutum ve davranışı şiddet olarak görüp onunla mücadele ederken, kimileri bunu şiddet olarak görmemekte, onu olağan olarak değerlendirerek, söz konusu tutum ve davranışlara  meşruiyet kazandırabilmektedir. Buna göre bir işyerinde hangi davranışların şiddet olarak kabul edildiği, çalışanların kültürel ve inanç yapılarına, değer yargılarına ve kişilik özelliklerine göre farklılık göstermektedir. 

Şiddet konusunda önemli bir nokta da kişilerin başkalarına  şiddet uygulayabildiği gibi, kendilerine karşı da şiddet uygulayabilmeleridir. Kişinin kendisine karşı yönelttiği şiddetin en aşırı örneği “intihar”dır ve bunun ortaya çıkış nedenleri ve sonuçları ayrı bir değerlendirme konusudur.

Şiddet Biçimleri

Kendini çok farklı biçimlerde gösterebilen şiddet olgusu, günümüzde gerek bireysel ve gerekse toplumsal boyutta sık karşılaştığımız bir olgudur. Baskı, eziyet, korkutma, sindirme, öldürme, cezalandırma, başkaldırı, her toplumda derece derece fakat sürekli  rastlanan şiddet türleridir.

Şiddet olgusu, bir algı sorunu olması nedeniyle, farklı biçimlerde ele alınabilir. Buna göre bir şiddet türü olan psikolojik şiddet, bireyin psikolojik sağlık durumunu olumsuz yönde etkileyen, onu üzen, bireyin kendisini baskı ve tehdit altında hissetmesine neden olan her tür tutum ve davranış psikolojik anlamda şiddettir. Bir diğer şiddet türü de “ahlaki şiddet”tir. Bireyin ahlaki değerlerine karşı yöneltilmiş ve kişinin ahlaki yaşam tarzını tehdit eden her tür tutum ve davranış “ahlaki şiddet” olarak değerlendirilir.

Şiddetin diğer bir türü de “yasal şiddet”tir. Bireyin haklarına ulaşmasını yasa yoluyla engellemek veya yasayı evrensel hukuk kurallarına aykırı olarak bireyin aleyhine yorumlamak bir “yasal şiddet biçimidir. Diğer bir şiddet biçimi de ekonomik şiddettir. Ekonomik şiddet yasal şiddetle birlikte ortaya çıkar ve ekonomik faaliyetlerin yasa yoluyla engellenmesi ve kişinin başkalarına sağlanan ekonomik destekten mahrum bırakılması bir “ekonomik şiddet” biçimidir.

Şiddet ile ilgili bir başka ayırım da, dar ve geniş anlamda şiddet tanımlamasıdır. Dar anlamda şiddet, fiziksel şiddeti tanımlar. Fiziksel şiddet ise, insanların bedensel bütünlüğüne karşı dışarıdan yöneltilen, sert ve acı verici bir edimdir. Geniş anlamda şiddet ise, insan üzerindeki fiziksel ve ruhsal etkileri açıkça ölçülemeyen, dolaylı  biçimde hissedilen psikolojik şiddet şeklinde olabilmektedir.[iv]

                Sonuç olarak şiddet yapısal (sürekli) veya konjonktürel (geçici), doğrudan veya dolaylı, dar veya geniş anlamlı olabilir. Konjonktürel şiddet geçici fakat elverişli ortamlarda ortaya çıkar. Yapısal şiddet ise, eşitliğin henüz yasa önünde bile sağlanamadığı azgelişmiş toplumlarda rastlanan bir şiddet biçimidir. 

Şiddetin işyerinde ve toplumsal yaşamda nasıl sunulduğu ve nasıl kabul gördüğü önemlidir. Şiddet eğer şiddete maruz kalanlar tarafından meşru görülüyorsa, şiddet olmaktan çıkarak,  bir alışkanlığa, hatta “töre”ye dönüşür. Bundan daha önemlisi  şiddet genellikle bir yaşam biçimi olarak benimseniyorsa, sorun olarak görülmez, bir yönetim tarzı ve üslubu olarak değerlendirilir. Bu gibi durumlarda şiddet, sorun çözmenin bir aracı olarak kabul görür.  


 

[i]Faruk Kocacık; Şiddet Olgusu Üzerine C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 2, Sayı 1

[ii] Ünsal, Artun (1996), “Genişletilmiş Bir Şiddet Tipolojisi”, Cogito. sayı 6-7. Kış-Bahar. s.29-36.

[iii] Mutlu, Erol, “Televizyon, Çocuklar ve Şiddet”, İletişim Fakültesi Dergisi, 1997, s. 41-75

[iv] Keleş Ruşen-Ünsal Artun,   “Kent ve Siyasal Şiddet”, Cogito, sayı 6-7, Kış-Bahar. 1996, s.91-104.