İşyerinde psikolojik şiddet (mobbing), örgütsel sağlığı
bozan, çalışanların iş tatmini ve çalışma barışını
olumsuz yönde etkileyen temel bir örgütsel sorundur.
İngilizce’de işyerinde psikolojik şiddet kavramı kısaca
“mobbing” olarak ifade edilmektedir ve biz de eserimizde
“işyerinde psikolojik şiddet” olgusunu zaman zaman
“mobbing” kavramı ile ifade edeceyiz.
Mobbing, “işyeri terörü” veya “işyerinde psikolojik
şiddet”tir. İşyerinde psikolojik şiddet, örgütte gerilim
ve çatışmalı bir iklimin oluşmasına neden olan tüm
psikolojik faktörlerin birleşimi sonucunda ortaya çıkar.
Önceleri bir kişinin veya bazı kişilerin, bir kişiye
veya birkaç kişiye düşmanlığı biçiminde gelişen örgütsel
psikolojik şiddet sonucunda mağdur önce kendisine ve
daha sonra çevresine karşı yabancılaşmaya başlar. Süreç,
işe karşı kayıtsızlık, bıkkınlık, yılgınlık, performans
düşüklüğü, işgücü devir hızında artma veya istifayla
sonuçlanır.
İş ortamında veya evinizdesiniz; derin düşüncelere dalıp
gidiyorsunuz. Biri, “iyi misiniz?” diye soruyor. Önce
şöyle bir kendinize geliyor, sonra yine düşünmeye
başlıyorsunuz. Hani “ne desem yalan olur” türünden bir
tereddüt geçiriyorsunuz. Sahi iyi misiniz? Eğer iyi
iseniz bu suskunluk, yaşam arzusunun kaybı ve bir
zamanlar sevdiğiniz şeylerden tatmin olamama durumu
niye? Neden son zamanlarda hiç bir şey hoşunuza
gitmiyor. Niye böyle ölgün bir haliniz var. Yaşamla ölüm
arasında tercih yapmaya itecek kadar sizi karamsar kılan
ne? Yoksa siz bir “mobbing” mağduru olmayasınız?
Geceleri gözünüze uyku girmiyor, gündüzleri ise
karnınızda bir ağrı, kıvranıp duruyorsunuz. “Pazartesi
sendromu” veya “işyeri sendromu” yakanızı bırakmıyor.
Her sabah güne başlarken tek düşünceniz işinizdeki
kronik stres faktörü olan “mobbing” geliyor aklınıza.
İşe gitmek istemiyorsunuz. “Kim bilir bugün başıma neler
gelecek, kim laf dokunduracak, kim kötü bir söz
söyleyecek, kim ayağımı kaydırmaya çalışacak?” türünden
kronik endişelerle, kara kara düşünüp duruyorsunuz.
Derdinize derman bulamıyor, kimseden medet
umamıyorsunuz. Daha kötüsü derdinizi kimseye
anlatamıyor, içe dönüyor, içe kıvrılıyor ama bir türlü
açılamıyorsunuz.
Performansınız hızla düşüyor. Sesiniz soluğunuz
çıkmıyor; sizi sosyal ortamlarda pek gören olmuyor.
Yalnızlığın ve sessizliğin kıskacında gittikçe
bunalıyorsunuz. Öyle ki, bazen nefes alamıyor gibi
hissediyorsunuz kendinizi. Kurtuluşu sadece istifa
etmekte görüyorsunuz. Eğer bu belirtilerden bir kaçı
veya bir çoğunu yaşıyorsanız ne yazık ki siz bir
“mobbing” mağdurusunuz.
İşyerinde psikolojik şiddet (mobbing) bir örgütsel
hastalık ve bir inme belirtisidir. Her hastalıkta olduğu
gibi, işyerinde “psikolojik şiddet hastalığı” olan
“mobbing” hastalığının da kurbanları üzerinde bazı
belirtileri var. Bu belirtiler; uykusuzluk, iştahsızlık,
depresyon, sıkıntı, hareketsizlik ve panik ataklardır.
Bu hastalığa neden olan(lar)ın (mobbingcilerin) örgüte
maliyeti, katkısından fazladır. İşin acı yanı, çok
sayıda çalışanın benzer durumda olması; ama bunu bir
hastalık olarak görmemesidir.
PSİKOLOJİK
ŞİDDET (MOBBING)
İşyerinde psikolojik şiddet (mobbing), son zamanlarda
örgüt psikolojisi üzerinde çalışanların sıkça
başvurdukları bir kavram... Yıldırma, bastırma,
sindirme, yok sayma, psiko-terör veya soyut şiddet
uygulama gibi anlamlara gelen mobbing, aynı zamanda
örgütsel çatışmanın, verimsizliğin ve motivasyon
eksikliğinin kaynağı olarak görülmektedir.
Mobbingin olduğu yerde çalışanları motive eden, güven
sağlayan, örgütsel bağlanmaya ve iş tatminine katkı
sağlayıcı tüm faktörler ortadan kalkmakta ve bunun
yerini, tatminsizlik, örgütsel çatışma, işgören devir
hızında artma, verimsizlik ve etkinsizlik almaktadır.
İşyerlerinde psikolojik şiddet, sistemli olarak
uygulanması durumunda psikolojik savaşa dönüşmekte ve
kurbanların işten ayrılmalarının dışında başka bir
seçenekleri kalmamaktadır. Örgütsel verimsizliğin ve
etkinsizliğin en önemli nedeni olan mobbing, dünyada ve
ülkemizde tüm kamu ve özel örgütlerde var olan ancak
tanımı üzerinde bir uzlaşma olmayan, çerçevesi kesin
belirlenemeyen ve adı konulmamış bir savaş olarak sürüp
gitmektedir.
Mobbing bir psikolojik şiddet veya psiko-terördür; ancak
şiddetten söz edildiğinde, genelde fiziksel müdahale ve
somut iz bırakan fiili şiddet aklımıza gelmektedir. Oysa
şiddet sadece kaba biçimi ile fiziksel olmayıp ekonomik,
siyasal ve psikolojik olabilmektedir. Şiddetin
inceltilmiş (rafine-sofistike) biçimi olan mobbing,
fiziki şiddet (bullying)ten daha tehlikeli ve daha
kalıcı psikosomatik etkiler bırakabilmektedir.
Fiziksel şiddeti ortaya çıkarmak ve tedavisini yapmak
hem fiziksel, hem de psikolojik (psikosomatik) sonuçları
olan psikolojik şiddetin etkilerini gidermekten daha
kolaydır ve psikolojik şiddetin nedenlerini ve
sonuçlarını bulmak o kadar kolay olmamaktadır. Bu durum
mobbing mağdurunun psikolojik yaralarını sarmayı
zorlaştırmaktadır.
Yasal düzenlemeler nedeniyle özellikle kamu örgütlerinde
kaba şiddet kabul edilemez görüldüğü, için, psikolojik
şiddet yaygınlaşmaktadır. Bu yolla mobbing mağdurları;
bıktırma, yıldırma, dışta bırakma, parantez içine alma,
örgütsel bazı olanaklardan mahrum bırakma, izolasyon,
örgütsel kaynak kullanımında adaletsizlik, haklardan
yararlanmayı engelleme veya geciktirme gibi psikolojik
şiddete neden olabilecek tutum ve davranışlara maruz
kalmaktadırlar.
İngilizce bir kavram olan “mobbing” dilimizde; yıldırma,
bastırma, sindirme, yok sayma, psikolojik şiddet
uygulama gibi anlamlara geliyor. Siz bu anlamlar
üzerinde düşünürken, mutlaka kendi mobbinginizi ve
mobbing konusuna ilgi duymanızın nedeni üzerinde de
düşünüyor olacaksınız. Çalışan herkesin mutlaka mobbingi
ve mobbingcileri vardır. Bu eser sizi mobbingle
mücadelede daha donanımlı kılmak gibi bir amaçla
yazıldı. Mobbingle başa çıkmanıza katkısı olur umuduyla.
Psikolojik Şiddet (Mobbing) Nedir?
“Mob” sözcüğü, İngilizce kanun
dışı şiddet uygulayan düzensiz kalabalık veya “çete”
anlamına gelmektedir ve Latince “kararsız kalabalık”
anlamına gelen “mobile vulgus” sözcüklerinden
türemiştir. “Mob” kökünün İngilizce eylem biçimi olan “mobbing”
ise; psikolojik şiddet, kuşatma, taciz ve rahatsız etme
veya sıkıntı verme anlamına gelmektedir. Leyman’ın[i]
tanımlamasıyla mobbing bir psiko-terördür ve nedeni,
düşünce ve inanç ayrılığından tutun da, kıskançlık ve
cinsiyet ayrımına kadar her tür faktör olabilir.
İşyerinde psikolojik
şiddet (mobbing), kamu ve özel örgütlerde çalışanların
psikolojik ve fiziksel sağlıklarını bozan onların işten
uzaklaş(tırıl)masına neden olan psiko-şiddet veya her
tür kaba muameledir.[ii]
Mobbing veya
yıldırma; saldırgan, mütecaviz ya da hakaret edici
davranışla, gücü kötüye kullanarak kurbanın kendisini
tehdit altında, aşağılanmasına neden olmaktır.
Mobbingle, kurbanın özgüveni zayıflatılır ve onun kronik
bir endişe ve yoğun stres altıda kalması amaçlanır.
İşyerinde psikolojik şiddet
tanımına uyan olumsuz davranışlar listesi çok geniştir.
Listede yer alabilecek mobbing tutum ve davranışlarından
belli başlılarını şu şekilde belirleyebiliriz:[iv]
Haksız eleştiri, hata bulmak, zayıflatmak, tecrit etmek,
dışlamak, iki yüzlülük, asıl niyeti gizlemek, iftira
etmek, çarpıtmak, sürekli eleştiri, disiplin usullerinin
kötüye kullanılması, haksız yere işten çıkarmak, hedef
yapmak, köşeye itmek, alaya almak, tehdit etmek, aşırı
yük altına sokmak gibi her tür rahatsız ve taciz edici
eylemde bulunmak
ve benzeri tutum ve davranışlar, mobbing olarak
değerlendirilir.
Mobbing
Kavramı
Mobbing
kavramı ilk olarak hayvan davranışlarını inceleyen
etholog Konrad Lorenz[v]
tarafından 1960’larda kullanılmıştır. Lorenz, “mobbing”
kavramını, “büyük bir hayvanın tehdidine karşı, daha
küçük hayvan gruplarının gösterdiği tepki”yi ifade etmek
amacıyla kullanmaktadır.
İşyerinde psikolojik şiddet anlamına gelen “mobbing”
kavramı, bugün örgüt psikolojisi üzerine çalışanların
işyerindeki psikolojik şiddeti tanımlamak amacıyla
kullanılmaktadır. Mobbing kavramını 1980’lerde İsveçli
psikolog Heinz Leymann[vi]
işyerinde çalışanların birbirlerini rahatsız, huzursuz
ve taciz etmeleri, kötü muamele göstermeleri, kısaca
birbirlerine psikolojik şiddet uygulamaları anlamında
kullanmıştır.
Leymann,[vii]
“mobbing”in, bir veya birkaç kişi tarafından, diğer kişi
veya kişilere, sistematik biçimde düşmanca ve ahlak dışı
uygulamalarla ortaya çıkan “psikolojik şiddet” veya
“psiko-terör” olduğunu vurgulamaktadır.
Tim
Field[viii],
mobbing kavramını, mobbing mağdurlarının kendilerine
olan güvenine ve öz-saygısına sürekli ve acımasız bir
saldırı olarak tanımlamaktadır. Bu anlamıyla mobbing,
“mağdurun benliğini öldürme çabası” olarak görülebilir.
Bu davranışın altında yatan temel neden; üstünlük
kurmak, buyruğu altına almak ve yok etmek arzusudur.
Field’in mobbing tanımında, mobbingcilerin
davranışlarının sonuçlarını inkar etmesi de
bulunmaktadır.
Mobbing kavramı, çalışanlara üstleri, astları veya eşit
düzeyde olanlar tarafından sistematik biçimde uygulanan
her tür kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama gibi
anlamlara gelmektedir.[ix]
Mobbing kavramının Batı literatürüne yeni giren bir
kavram olması nedeniyle, Türkçe karşılığı konusunda
henüz bir netlik bulunmamakta ve Türkçe literatürde bir
terminoloji sorunu yaşanmaktadır.
Mobbing üzerine araştırma yapanlar, Türkçe’de mobbing
olgusunu bir tek sözcükle ifade etmek yerine kavramı;
“duygusal taciz”, “psiko-terör”, “psiko-şiddet”
ve çalışanı işyerinde “yıldırma”ya yönelik her
tür psikolojik saldırı anlamında kullanmaktadırlar.
“Bullying”in aksine “mobbing” sadece duygusal veya
psikolojik şiddet iken, sonuçları hem psikolojik, hem de
fiziksel olabilmektedir.
Bullying, şiddet ve
saldırganlıktan farklıdır; şiddet ve saldırganlık
sistematik olmamasına rağmen, zorbalık sistemli ve
tekrarlanarak gerçekleşen bir durumdur. Bu davranışı
yapanlar ile bu davranışa maruz kalanlar arasında bir
güç dengesizliği vardır.[x]
İşyerlerinde “mobbing” daha çok rafine (ince)
şiddet biçiminde başlamakta ve kurban sosyal ortamdan
dışlanmaktadır. Bullying, kaba davranış ve söz olarak
uygulanırken, mobbing her tür incitici ve küçük düşürücü
tutum ve davranış olarak ortaya çıkmaktadır.
Bullying kavramı, Dan Olweus’un[xi]
okul çocuklarının birbirlerine uyguladıkları hem
fiziksel, hem de psikolojik şiddet üzerine yaptığı
incelemelerle popüler oldu. Adams,[xii]
“bullying” terimini “sürekli kusur bulma” ve
“bireyi küçük düşürme” anlamında kullanmaktadır.
Örgütlerde mobbing veya bullying, zayıf yönetim
ve “duygusal zeka”dan mahrum yöneticilerin neden olduğu
bir örgütsel hastalık biçimidir.
Mobbing, psikolojik saldırı, psikolojik şiddet,
psiko-terör, duygusal saldırı gibi anlamlara gelirken,
bullying “mobbing”ten farklı olarak, psikolojik
saldırının yanında, fiziksel saldırı ve tehdit anlamına
da gelmektedir.[xiii]
Örgütlerde fiziksel şiddet çok nadir görülmesine rağmen,
mobbing çok yaygın bir rahatsızlık faktörüdür ve her
örgüt kendi işleyiş düzenine uygun olarak kendi
“mobbingci”lerini üretir.
[i]
Heinz Leymann, “Mobbing
and Psychological Terror at Workplaces”
Violence and Victims 5 (2), 1990, ss.
119-126 ayrıca bkz. ‘Introduction To The Concept
Of Mobbing’.
http://www.leymann.se/English/frame.html.
[ii]D
Zapf, C. Knorz, M. Kulla. “On The
Relationship Between Mobbing Factors, and Job
Content, The Social Work Environment And Health
Outcomes”. Europe Journal of Work
Organizational Psychol, 5. 1996, ss. 215
–37.
[iv]Jane
Clarke; “Maymuncuk: İşyerinde
İletişim ve Politika”, (İstanbul: MESS
Yayınları, Çev. Z. Dicleli, 2002), s. 71
[v]http//www.bnabooks.com/ababna/intl/2003/gil.doc+konrad+lorenz.Erişim.
25.05.2004
[vi]Heinz
Leymann, “The Content and Development of
Mobbing at Work”
European Journal of Work and
Organizational Psychology. 5 (2), 1996, ss.
165-184. Erişim. 24.04.2004
[vii]Heinz
Leymann,. ‘The Content... ss.165-184.
[viii]Tim
Field, “Bullying in a Public Sector
Organisation Being Privatised”.
ttp://www.bullyonline.org/personal.htm. Erişim.
25.05.2004
[ix]
S. Einarsen, “Harassment and Bullying at
Work: A review of the Scandinavian Approach”.
Aggression and Violent Behavior, 5(4),
2000, ss. 379-401.
[xii]A
Adams,.
“Holding Out Against Workplace Harassment
and Bullying”. Personnel Management
24,
1992, ss. 38–50
[xiii]Noa
Davenport, Ruth Schwartz Distler ve Gail Pursel
Elliott. “Mobbing, İşyerinde Duygusal
Taciz”, (İstanbul: Çev. O.C.Önertoy,
Sistem Yayıncılık, 2003), S.52