TÜRKİYE İÇİN ULUSAL REKABET GÜCÜ POLİTİKASI: AKSİYON ÖNERİLERİ

 

 

Bilindiği üzere Türkiye ekonomisi, 1980’li yıllarda ekonomik büyüme ve kalkınma yönünde ciddi bir atılım gerçekleştirmiştir. Ancak 1990’lı yıllardan günümüze değin mevcut büyüme trendi devam ettirilememiştir. 1990’lı yıllarda hem dışsal hem de içsel nedenlerden kaynaklanan ekonomik krizler yoğunlaşmıştır.[iv] Hiç şüphesiz, Türkiye ekonomisi bugün çok ciddi bir üretim ve yatırım açığı ile karşı karşıya bulunmaktadır. Üretim ve yatırım kapasitesinin arttırılamaması istihdam sorununu beraberinde getirmektedir.

Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu bu durumdan kurtulabilmesi, kapsamlı bir ULUSAL REKABET GÜCÜ POLİTİKASI oluşturması ile mümkün olabilecektir. Her ne kadar ülkemizde bugüne değin hazırlanmış bulunan plan ve programlarda rekabet gücünü belirleyen etkenler üzerinde durulmuş ve bu yönde  iyileştirme yapılabilmesi için stratejiler ve aksiyon planları yürürlüğe konulmuşsa da  bu yönde güçlü bir iradenin ve tutarlı politikaların sürdürülemediği bilinmektedir.

Kanaatimizce, ülkemizin içinde bulunduğu üretim, yatırım ve istihdam darboğazından kurtulabilmesi için süratle bir ULUSAL REKABET GÜCÜ POLİTİKASI oluşturması ve kararlılıkla uygulaması gerekmektedir.

Ulusal rekabet gücü politikasında yeralması gereken başlıca reformları aşağıda “aksiyon önerileri” şeklinde sunmaya çalışmaktayız.

 

AKSİYON-1: TÜRKİYE’DE DEVLET SÜRATLE YENİDEN YAPILANDIRILMALI VE ETKİN DEVLET TESİS EDİLMELİDİR.

Türkiye’nin üretim ve istihdam alanındaki sorunları aşabilmesi için süratle devlet yönetimini yeniden yapılandırması gerekmektedir. Ülkemizde merkezi yönetimden yerel yönetimlere, KİT’lerden sosyal güvenlik kuruluşlarına kadar çok geniş kapsamlı bir yeniden yapılanma programının süratle uygulanması önem taşımaktadır.

Ülkemizde Devlet Reformu ya da Kamu Yönetimi Reformu’nun gerçekleştirilmesi çok acil bir ihtiyaçtır. Bu çerçevede kurumsal reform programları (merkezi yönetim reformu, yerel yönetim reformu vs.) ve fonksiyonel reform programları (eğitim reformu, sağlık reformu, sosyal güvenlik reformu vs.) toplumsal uzlaşma ile belirlenmeli ve uygulanmalıdır.

 

AKSİYON-2: BİLİM VE TEKNOLOJİ ALANINDA ATILIM SAĞLAYACAK POLİTİKALAR YÜRÜRLÜĞE KONULMALIDIR.

Rekabet gücünün arttırılması, hem firma düzeyinde hem de devlet düzeyinde bilim ve teknolojiye önem verilmesi ile mümkündür. Bu konuda alınması gerekli başlıca tedbirler şunlardır:[v] 

  • Ekonomide birçok sektörün gelişmesi  biyoteknoloji, gelişmiş malzemeler gibi günümüz teknolojilerinden yararlanma düzeyine bağlı olacaktır. Gelişen bu teknolojilerde aktif biçimde rol alınması geleceğin sanayilerine hızlı geçişini sağlayabilecektir. Bu ise ancak ülkenin bilim ve teknoloji konusunda bir “vizyon” oluşturmasıyla mümkündür.
  • Bilim ve teknoloji politikası ve ulusal düzeyde bilim ve teknoloji alt yapısı, bilimsel ve teknolojik bilgi kaynaklarına erişimi, bilinçli bilim ve teknoloji seçimini ve kaynakların birleştirilmesini sağlayıcı yönde olmalıdır.
  • “Yenilik ve teknoloji” kültür ve bilincinin ülke düzeyinde yerleştirilmesi için küçük ve orta ölçekli işletmelerinde kapsandığı sanayi kesiminin uluslararası bilim ve teknoloji kurumlarıyla ilişkileri devlet desteğiyle geliştirilmelidir.

§         Teknolojide göreli rekabet gücündeki eksikliği giderebilmek ya da rekabet gücündeki üstünlüğü daha belirginleştirebilmek için yeni yaratılan teknolojilerden yararlanılmalıdır. Ülkelerin yeni gelişen teknolojilerden yararlanma düzeyini arttırması ve bu teknolojileri geliştirme sürecine aktif biçimde katılımı, geleceğin dünyasını şekillendirecek yeni sanayilere hızlı bir biçimde geçişi kolaylaştıracaktır.

Özetle, yaşanmakta olan teknoloji devrimi sanayiden bilgiye dayalı sektörlere doğru çok daha büyük ve yaratıcı değişimleri gündeme getirmektedir. Teknolojik devrimi yakından izlemeli, gelişmeleri sanayi sektörüne gecikmeden tatbik etmenin yolları bulunmalıdır. Özellikle, bilgi teknolojisinde atılımı sağlayacak yatırımlara (AR-GE ve insan kaynağı geliştirilmesi dahil) ağırlık verilmelidir. İleri teknoloji ithali, dünya piyasalarında öne çıkabileceğimiz sektörleri destekleyecek ve ülke içi teknoloji üretimine katkı sağlayacak şekilde gerçekleştirilmelidir.

 

AKSİYON-3: SOSYAL POLİTİKA ÖNLEMLERİ YENİDEN YAPILANDIRILMALIDIR.

Üretim ve istihdam olmadan sadece sosyal politika önlemleri yeterli olmaz. Ekonomik politikalar ile sosyal politikalar arasında bir dengenin gözetilmesi önem taşımaktadır. Ülkemizde sosyal yardım politikalarının işletmelerin üretim, yatırım ve istihdam kararlarını ve tercihlerini olumsuz etkilemeyecek şekilde  etkin bir yapıya kavuşturulması gereklidir.

Bu konuda alınması gerekli başlıca tedbirler şunlardır:

  • Çalışma hayatının sorunlarının çözümlenmesinde sosyal diyaloga önem verilmelidir. Sosyal tarafların bir araya gelerek ortak çözüm arayışı içerisinde olmaları büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde bu amaçla oluşturulmuş bulunan Ekonomik ve Sosyal Konsey ile hükümet arasında daha etkin diyalog oluşturulmalıdır. İstihdam politikaları, işçi, işveren ve hükümet kesimlerinin ortak sorumluluk konusudur ve üçlü işbirliğini gerektirmektedir.[vi]
  • Sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılması sağlanmalıdır. Ülkemizde sosyal güvenlik sistemi çok  ciddi sıkıntılar içerisinde bulunmaktadır. Sosyal güvenlik alanında yapılması gereken ilk iş re-organizasyondur. Mevcut sosyal güvenlik hizmetini sunan kuruluşların organizasyon yapısı yeniden düzenlenmelidir. Çok ciddi ve kapsamlı çalışmalar sonucunda sosyal güvenlik kuruluşları  (Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur) re-organizasyona tabi tutulmalıdır. Re-organizasyon reformunun temel amacı özerkleştirme ve rehabilitasyon olmalıdır. Sosyal güvenlik kurumlarının siyasal iktidarların baskı ve müdahaleleri dışında faaliyet göstermeleri sağlanmalıdır. Öte yandan sosyal güvenlik kurumlarının üyelerine farklı hizmetler sunması ve değişik haklar tanıması kaldırılmalı; yürürlükte bulunan mevzuat düzeltilerek norm ve standart birliği sağlanmalıdır. Bunun için, sosyal güvenlik ile ilgili mevzuat yeni baştan düzenlenmelidir. Sosyal güvenlik prim oranları mutlaka düşürülmelidir. Ağır sigorta yükü, kaçak işçi çalıştırma ve asgari ücret üzerinden prim ödeme gibi yasal olmayan yolları teşvik etmektedir. Yüksek prim yükü, primlerin zamanında tahsil edilmesini de güçleştirmektedir.

 

AKSİYON-4: İŞGÜCÜ PİYASASI YENİDEN YAPILANDIRILMALIDIR.

Devletin işgücü piyasalarına müdahale ederek katı bir şekilde çalışma sürelerini, çalışma biçimini, işe alınma ve işten çıkarma kurallarını  belirlemesi işletmeleri yüksek maliyet ve düşük verimlilik ile çalışmak zorunda bırakmaktadır. Bunun yanısıra vasıfları ve verimliliği düşük çalışanları istihdam etmekle işletmeler, daha düşük kaliteli mal ve hizmetleri piyasaya sunmak zorunda kalmaktadırlar.  Bu durum günümüzde globalleşme ile giderek artan rekabet ortamı karşısında firmaların uluslararası rekabet gücünü olumsuz yönde etkilemektedir.  İşçiyi korumak amacı doğrultusunda devletin işgücü piyasasına yaptığı müdahaleler maalesef işletmeler üzerinde olumsuz etkiler doğurmakta, işletmelerin güç şartlar altında üretim yapmaya devam edememeleri neticesinde ise işçiler mevcut işlerini kaybetme  tehlikesi ile karşı karşıya kalabilmektedirler. Halbuki, daha serbest bir işgücü piyasası işletmelerin karlılığı ve verimliliğini artırmakta, bunun sonucunda yeni iş alanları genişlemekte ve istihdam imkanları yaratılmaktadır.[vii]

İşgücü piyasalarında esneklik sağlanması, bireylerin kendilerine en uygun işi aramalarına, firmaların ise geniş bir uygun vasıflı adaylar yelpazesi içinden seçim yapmalarını kolaylaştırmaktadır. Gelişmiş ülkelerde çalışmalar şu alanlarda yoğunlaşmaktadır:[viii]

-İşsizlik yardımları/sosyal sigorta yardımları ile çalışarak elde edilen net gelirler arasındaki farkın büyütülerek, çalışmanın daha fazla özendirilmesi,

-Çalışma süresinde esnekliğin arttırılması,

-Yeni tip sözleşmelerin geliştirilmesi,

-Mesleki ve coğrafi hareketliliğin kolaylaştırılması,

-İşsizlerle, işgücü piyasası arasındaki bağların güçlendirilmesi,

-İşgücü piyasasında şeffaflığın arttırılması.

Önemle belirtelim ki, devletin işgücü piyasasına müdahalelerinin azaltılması (deregülasyon) ve işgücü piyasasının serbestleştirilmesi ve esnekleştirilmesi ekonomide genel istihdam düzeyi üzerinde olumlu sonuçlar doğurmaktadır.  Çalışma hayatının esnekleştirilmesi konusundaki alınabilecek başlıca tedbirleri şu şekilde özetleyebiliriz:[ix]

  • Rekabet gücü açısından katı iş hukuku kurallarının mutlaka gözden geçirilerek esnekleştirilmesi şarttır. Taraflar çalışma şartlarını toplu iş sözleşmeleri ve hizmet akitleriyle  serbestçe belirleyebilmelidirler.
  • Çalışma mevzuatımızda sayısal esnekliğe imkan sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır. Özellikle sayısal esneklik, işletmenin rekabet gücü ile çok yakından alakalıdır. Ayrıca işletmelerin fonksiyonel esnekliğe sahip olmaları önem taşımaktadır. Bu devlet müdahalesinden ziyade işletmelerin kendi yönetim tarzları ile ilgili bir sorundur. Fonksiyonel esneklik ile ifade edilmek istenilen şudur; işletmeler, çalıştırdıkları işçileri gerektiğinde değişik birimlerde çalıştırabilmelidirler.
  • İşgücü piyasalarının esnek ve dinamik bir yapıya kavuşması için özel istihdam bürolarının gelişmesi yönünde çaba sarf edilmelidir.[x] Özel istihdam bürolarının yapısı, işleyişi ve denetimiyle ilgili çeşitli tedbirler alınmalıdır. Bunlar arasında özel istihdam bürolarının dinamik bir örgüt yapısına kavuşturulması, düzenli kayıt sistemi oluşturulması, faaliyetlerinde şeffaflık sağlanması, etkin denetime tabi tutulması vs. sayılabilir.[xi]

AKSİYON-5: MAKRO-EKONOMİK ORTAM  İYİLEŞTİRİLMELİDİR.

Makro-ekonomik ortamın daha istikrarlı ve öngörülebilir hale getirilmesi sağlanmalıdır. Rekabet gücünün arttırılabilmesi için daha düşük bir enflasyon oranı, düşük faiz oranı, kur istikrarı, daha etkili ve uyum sağlayabilir piyasalar, daha açık, istikrarlı ve öngörülebilir bir makro ortam önem arz etmektedir. Hükümetin başlıca görevlerinden birisi; uygun makro ekonomi politikaları uygulayarak firmaların verimli bir şekilde çalışabildikleri, yatırım kararlarını alabildikleri, stratejik planlarını uygulayabildikleri, dolayısıyla da rekabet güçlerini arttırabildikleri bir ortam yaratmaktır.[xii]

Makro-ekonomik ortamın iyileştirilmesi için şu tedbirler önem taşımaktadır:

§         Sürekli artma eğilimindeki verimsiz kamu harcamalarının azaltılması,

§         Kamu harcamaları ve kamu gelirleri arasında mali dengenin gözetilmesi ve mali disiplinin tesis edilmesi,

§         Vergi yükünün özel kesim faaliyetlerini engellemeyecek düzeylerde belirlenmesi,

§         Kamu harcamalarının finansmanında vergi dışı finansman kaynaklarına (borçlanma ve para basma) sınırlı ölçülerde başvurulması,

Öte yandan, piyasaların daha etkili ve daha kolay uyum sağlar hale getirilmesi için de şu tedbirler alınmalıdır.[xiii]

  • Maliyet etkinliği olan bir yapı,
  • Daha esnek bir işgücü piyasası,
  • Açık bir uluslararası ticaret sistemi,
  • Yeni ürünler ve üretim süreçleri yaratmak ve geliştirmek için yeterli sayıda yaratıcı kişiler,
  • Yeni piyasalar, yeni firmalar yaratmak ve geliştirmek için yeterince girişimci.

 

AKSİYON-6:ÜRETİM VE İSTİHDAMA YÖNELİK  ARZ-YÖNLÜ VERGİ POLİTİKALARI UYGULANMALIDIR.

Ülkemizde istihdam vergilerinin yükü katlanılamayacak boyutlara ulaşmış bulunmaktadır.[xiv] Türkiye’de işçi çalıştırmaya ilişkin yükümlülükler (vergiler, sosyal güvenlik primleri vs.) işletmelerin yeni iş alanlarına yönelmelerine ve varlıklarını devam ettirebilmelerine engel teşkil etmektedir.

Ülkemizde vergi sisteminin mutlaka üretimi ve istihdamı artıracak şekilde yeniden yapılandırılması önem taşımaktadır. Bu çerçevede vergi oranlarının indirilmesi yoluyla ekonomik büyüme ve kalkınmada artış sağlamayı hedefleyen bir arz-yönlü vergi politikasının[xv] süratle uygulanmalıdır.

Ülkemizde mevcut vergi sisteminin mutlaka aşağıdaki genel ilkeler çerçevesinde yeniden yapılandırılması sağlanmalıdır:

§         En başta optimal vergileme ilkelerini (Adalet-Eşitlik, Genellik, İstikrar, Tarafsızlık, Etkinlik, Basitlik) esas alacak bir vergi reformu yapılması amaçlanmalıdır.

  • Verginin tabana yayılması sağlanmalıdır. Türk kamu maliyesi ile ilgili temel sorunlardan birisi verginin tabana yayılmaması ile ilgilidir. Ülkemizde dolaysız vergi mükellefi sayı itibariyle yaklaşık 6 Milyon dolayındadır. Bu rakamın toplam işgücüne ve kamusal hizmetlerden yararlanan vatandaş ve seçmen sayısına olan oranı son derece düşük kalmaktadır. [xvi]

§         Tüm vergilerin oranları  düşük ve düz oranlı olmalıdır.

§         Geriye doğru vergileme mutlaka anayasada yer alacak madde ile yasaklanmalıdır.

§         Vergi aflarının ancak yasama organının nitelikli çoğunluk kararı ile (beşte dört veya dörtte üç) gerçekleştirilebileceği hüküm altına alınmalıdır.

 

AKSİYON-7: KAYITDIŞI EKONOMİ VE KAYITDIŞI İSTİHDAM DARALTILMALIDIR.

Bilindiği üzere Türkiye ekonomisindeki geri kalmışlık modern sektör olan sanayiinin yanında geleneksel sektörün yani tarımın bir işgücü deposu olması ve kır ile kent arasında mevcut ücret farklılığı nedeniyle yaratılan iç göç ile kentlerde işsizlerin birikmesi ve kendi kendilerini marjinal sektörde istihdam etmeleridir. Bu ekonomik yapılanmada devletin; özellikle kayıtlı ekonomideki istihdamı ağır ücret ve sosyal güvenlik primleri ile vergilendirmesi, kayıt dışı istihdamı teşvik etmektedir. Kayıtlı ekonominin bir kesimi, rekabetin zorlamasıyla, ağır faiz ve vergi yükleri altında sermaye birikimini tamamlayabilmek için, kısmen de olsa kayıt dışı istihdamı seçmektedir.[xvii]

Kayıt dışı ekonomi, bir taraftan devlet açısından gelir kaybına yol açmakta, diğer taraftan da özel işletmeler açısından haksız rekabet gücü yaratmaktadır. Kayıt dışı ekonominin daraltılması için en başta ağır vergi ve sosyal sigorta prim yükünün azaltılması önem taşımaktadır.[xviii]

 

AKSİYON-8:  BÜROKRASİ VE KIRTASİYECİLİK MÜMKÜN OLDUĞU ÖLÇÜDE ORTADAN KALDIRILMALIDIR.

Ülkemizde bürokrasinin gerek örgütsel yönden ve gerekse işlevleri yönünden ciddi sorunları bulunmaktadır. Bürokrasinin örgütsel sorunları içerisinde aşırı merkeziyetçilik ve gizlilik önem taşımaktadır. Kamu yönetiminde görev ve yetkilerin pek çoğu merkezde bürokrasinin elinde toplanmıştır. Ülkemizde özel sektörün ve dolayısıyla girişimciliğin önündeki engellerin kaldırılması için bürokrasi ve kırtasiyeciliğin azaltılması gerekmektedir. Bu konuda süratle alınması gereken bazı tedbirleri şu şekilde özetleyebiliriz:

  • Bürokrasinin etkin, verimli ve adil işlemesi için yasaların herkese uygulanabilir tarzda “genel” olarak düzenlenmesi, ayrıcalıklar getirmemesi sağlanılmalıdır. Yasalar; basit, anlaşılır, açık ve net olmalıdır.
  • Bürokrasi gerek istihdam yönünden, gerekse araç- gereç ve hizmet birimleri bakımından sürekli büyüme eğilimindedir. Bürokrasinin büyümesi, hantal bir devlet yapısı ortaya çıkarmaktadır. Bürokrasinin, siyasal iktidarların baskısı altında sürekli yeni kadrolar tahsis etmeleri mutlaka engellenmelidir.
  • Devlet yönetiminde ve bürokraside açıklık (şeffaflık) sağlanmalıdır.
  • Bürokratların etkin ve verimli çalışmaları için, atanan bürokrat ile hükümet arasında performans sözleşmesi imzalanmalıdır. Bürokrat, görevde bulunduğu süre içerisinde belirli performans ve başarı standartlarına ulaşmayı taahhüt etmelidir. Performans ölçme ve değerlendirme ile ilgili olarak her zaman belirli kıstaslar ve standartlar oluşturulması mümkündür.
  • Bürokraside belirli hizmetlerin yerine getirilmesinde ( işyeri açılması ile ilgili olarak ruhsat verilmesi vs.) kamu kuruluşlarını bağlayacak  belirli bir süre önceden tespit edilerek vatandaşların mağdur olmaları önlenmelidir.
  • Halen bürokraside işyeri açma ile ilgili olarak çok gereksiz formaliteler istenilmektedir. Ruhsat işlemleri uzun sürmekte, aşırı bürokrasi ve kırtasiyecilik, işletmeleri kaçak olarak (ruhsatsız) çalışmaya sevk etmektedir. Ayrıca formaliteler ve uzun süren işlemler rüşvet ve yolsuzluğa fırsat yaratmaktadır. Ruhsat işlemlerinin basitleştirilmesi sağlanmalıdır.

§         Kamu kurum ve kuruluşlarında daha kaliteli mal ve hizmet sunulması için çeşitli performans standartlarının önceden tespit edilmesi gereklidir. Posta ve telefon hizmetlerinde, elektrik, su , havagazı bağlanması işlemlerinde; işyeri çalışma ruhsatı verilmesinde; eğitim ve sağlık kurumlarının hizmetlerinin sunulmasında vs. hizmetlerde belirli performans standartlarının mutlaka oluşturulması ve ilan edilmesi önem taşımaktadır. Her kamu kurum ve kuruluşu yapılan hizmetlerin özelliğine göre bir performans standardı oluşturmalı ve ilan etmelidir.

 

AKSİYON-9: GİRİŞİMCİLİK TEŞVİK EDİLMELİ ve KOBİ’LER DESTEKLENMELİDİR.

Girişimcilik  ekonomik büyüme ve istihdamın artmasında çok önemli bir role sahiptir. Günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde girişimciliğin ve bu çerçevede küçük ve orta ölçekli işletmelerin geliştirilmesi yoluyla üretim ve istihdamın arttırılması amaçlanmaktadır.

Önemle belirtelim ki, rekabet gücünün arttırılmasında girişimcilik ve KOBİ’ler son derece önem taşımaktadır. Girişimciliğin geliştirilmesi ve KOBİ’lerin desteklenmesi yönünde alınması gerekli tedbirleri şu şekilde özetleyebiliriz:[xix]

-Girişimciliğin ön plana çıkarılması ve girişimcilik faaliyetlerinin teşvik edilmesi,

-Yenilikleri ve değişimleri destekleyici iş ortamının yaratılması,

-Mal ve hizmetlerin piyasaya erişiminin sağlanması,

-İşletmeler için bürokratik düzenlemelerin basitleştirilmesi ve yenilenmesi,

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde ülkemizde üretim, yatırım ve istihdamın arttırılmasında özel girişimciliğe gereken önem verilmeli ve KOBİ’ler mutlaka doğrudan veya dolaylı kamu politikaları ile desteklenmelidir.

KOBİ’lerin rekabet gücünün arttırılması için firma, endüstri ve hükümet düzeyinde alınması gerekli tedbirler bulunmaktadır. Bunları şu şekilde özetleyebiliriz: [xx]

§                    Eğitim.  Nitelikli ve becerili işgücü sağlanması işletmelerin başarısı ve rekabet gücünü arttırabilmeleri için büyük önem taşımaktadır. Dinamik bir işletme, basit beceri düzeyinden, karmaşık beceri düzeyine kadar çok çeşitli kategorilerde işçilere istihdam yaratır. [xxi]

§                    Finansman. Yeni ekonomide girişimciler daha büyük bir rekabet baskısı altında bulunduklarından rekabet gücünü korumak ve geliştirmek için yeni teknolojilere ihtiyaç duyarlar. Yeni  teknolojileri satın alma ise büyük bir finansman ihtiyacını beraberinde getirebilir. Girişimciliğin geliştirilmesi için mali kaynaklar (finansman) çok önem taşımaktadır. Bu konuda şu önlemlerin alınmasında yarar bulunmaktadır:

-Teminat konusunda sorunları olan girişimcilere kolaylıklar sağlanması; kredi ve karşılıklı garanti planlarının oluşturulması,

-Mikro-finansman araçlarının uygulamaya konulması,

-Risk sermayesi planlarıyla yönetilen sermaye yatırımlarının arttırılması,

-KOBİ’lerin sermayeye piyasasından fon temin etmelerini sağlayabilmenin yollarının araştırılması,

-EXIMBANK kredilerinde Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere kolaylıklar sağlanması,

-Bankaların sendikasyon kredilerinin belli bir oranının KOBİ’lerin ihracatı için tahsis edilme zorunluluğu getirilmesi vs.

§                    Ar-Ge Hizmetleri. Araştırma-Geliştirmenin, rekabet gücünün arttırılması için kritik önemi bulunmaktadır.  Özellikle KOBİ’ler  yenilik ve yaratıcılık için araştırmalara ulaşıp, bunları uygulanmakta ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadırlar. Teknoloji transferi, patent ile ilgili prosedürler hem kolay değildir, hem de pahalıdır.  Bu nedenlerden dolayı girişimcilerin önündeki engellerin kaldırılması önem taşır. Bu konuda başlıca şu önlemler alınmalıdır:

-Patent alma konusunda işlemlerin basitleştirilmesi, patent alma fırsatlarından yararlanma konusunda girişimcilerin bilgilendirilmesi,

-Fikri ve sınai mülkiyet hakları konusunda bilgisayar ortamında on-line hizmet sağlanması,

§                    Online Bilgi Hizmetleri.  Girişimciliğin geliştirilmesi için  dijital devlet hizmetleri son derece önem taşımaktadır. Bürokrasi ve kırtasiyeciliğin firmalara yüklediği zaman ve işlem maliyetlerinin azaltılması rekabet gücü açısından son derece önem taşımaktadır. Bunun için kamu kurum ve kuruluşlarının web bilgi hizmetlerinin  geliştirilmesi gerekir.

§                    Vergi. Girişimciliğin ve KOBİ’lerin desteklenmesi için firmaların üzerindeki mali yüklerin mutlaka azaltılması gerekir. Firmaların işgücü maliyetleri içinde üretimle ilgisi olmayan yan ödemeler firmalar üzerinde çok ciddi bir yük oluşturmaktadır.

 

AKSİYON-10: MİKRO FİNANSMAN UYGULAMALARI TEŞVİK EDİLMELİDİR.

Mikro finansman, finansal kurumların hizmet sunamadıkları veya eksik hizmet sundukları düşük gelir grubunun tasarruf, kredi ve sigorta gibi finansal hizmetlere erişimlerinin sağlanması için düşünülmüş bir sistemdir. Mikro finansman sisteminde kendi hesabına çalışan mikro girişimciler ve çoğunlukla kırsal kesimde veya kentsel alanlarda yaşayan düşük gelirli kişilere finansal destek sağlanması amaçlanmaktadır.[xxii]

Ülkemizde üretim, yatırım ve istihdam yönünden ulusal ekonomi içerisinde çok önemli bir yeri olan KOBİ’ler ve ayrıca düşük gelirli çeşitli kesimler (kırsal kesimde yaşayan işsizler, kent yoksulları, kadınlar vs.) mikro finansman sistemi ile ekonomiye daha aktif katkılar sağlayabilirler.

Mikro finansman sisteminin başarıya ulaşması için müşteriler açısından; düşük işlem maliyeti, yüksek mevduat likiditesi, kredilere çabuk erişim, mikro finansman kurumları açısından; finansal sağlamlık, örgütsel istikrar, bağımsızlık önemli şartlardır.

Ülkemizde uzun yıllardır mikro finansman benzeri uygulamalar değişik resmi ve resmi olmayan kurumlar bünyesinde devam etmiştir. Halk Bankası, Ziraat Bankası, Esnaf ve sanatkar kooperatifleri, küçük çiftçi kooperatifleri ve bazı meslek odalarının oluşturduğu yardımlaşma sandıkları bu  çerçevede değerlendirilebilir.[xxiii] Bu konuda daha kapsamlı çalışmalar yapılarak mikro finansman kurumlarının geliştirilmesi amaçlanmalıdır.

 

AKSİYON-11: NİTELİKLİ VE BECERİLİ  İŞGÜCÜ ARZI ARTTIRILMALIDIR.

Dinamik bir sanayi, basit beceri düzeyinden, karmaşık beceri düzeyine kadar çok çeşitli kategorilerde işçilere istihdam yaratır. Bu durum sanayiinin gelişmesini desteklemek için önemli bir motivasyon olmalıdır. Sanayiinin gelişimi, hayli yüksek nitelikte teknik ve bilimsel personelin istihdamına bağlıdır. Nitelikli ve becerili işgücü sağlanması için başlıca şu tedbirler alınmalıdır:[xxiv]

-Teknik ve bilimsel temel eğitimin kalitesinin arttırılması,

-Sosyal tarafların tam katılımı ile uygulanan ve firmaların ihtiyacına göre düzenlenmiş yaşam boyu eğitim stratejisi ve sürekli eğitimin teşvik edilmesi,

-Öğretim programlarının iş dünyasının ve sanayiinin ihtiyaçlarına daha uygun hale getirilmesi,

-Eğitim ve mesleki öğretimle, iş dünyası ve sanayi arasındaki bağların güçlendirilmesi,

-İşsizlerin becerilerinin geliştirilmesi vs.

 

AKSİYON-12: ALTYAPI HİZMETLERİ YENİDEN YAPILANDIRILMALIDIR.

Rekabet gücünün arttırılabilmesi için altyapı yatırımlarının arzu edilir düzeyde ve kalitede olması gerekir.  Altyapı hizmetleri alanında devletin çok önemli bazı görev ve fonksiyonları vardır ve bu fonksiyonların bir kısmının özel kesime devredilmesi sözkonusu olamaz.

Devlet prensip olarak başlıca üç tür altyapı hizmetlerinin gerçekleştirilmesi yönünde kararlar alınmasından sorumlu olmalıdır:

§                    Kurumsal Altyapı. Özel mülkiyeti, rekabeti, parasal ve mali düzeni belirleyen hukuki norm, kural ve kurumların bütünü kurumsal altyapıyı oluşturur. Kurumsal altyapıyı oluşturmak devletin temel görevidir ve piyasa mekanizmasına devredilemez.

§                    Maddi Altyapı. Sosyal sabit sermaye olarak da adlandırılan maddi altyapı; karayolları, demiryolları, havayolları, limanlar, köprüler, barajlar, termik santraller, haberleşme vs. yatırımları ifade eder. Ekonomik gelişme düzeyine göre maddi altyapı hizmetlerinin sunulmasında devlet farklı bir görev üstlenir. Ekonomik gelişmenin başlangıcında bu hizmetler özel teşebbüslerin yetersizliği durumunda devlet tarafından üstlenilir. Gelişmiş ülkelerde ise devlet maddi altyapı hizmetlerini mümkün olduğu ölçüde piyasa mekanizmasına devretmeye çalışmalıdır.

§                    Personel Altyapı. İnsan sermayesi olarak da adlandırılan personel altyapı, kalifiye ve yetişmiş insangücü için yapılan yatırım harcamalarını ifade eder. Devlet, ekonomik gelişmenin itici gücü olan eğitim hizmetlerinde ekonomik gelişmeye paralel bir rol üstlenir.

Özel kesimin gelişmesi için altyapı hizmetlerinden enerji, ulaştırma ve haberleşme hizmetlerinin rekabetçi maliyetlerle sağlanması büyük önem taşır. Özel kesimin gelişimi için rekabetçi maliyetlerle altyapı hizmetleri sağlanması konusunda şu tedbirler alınmalıdır:[xxv]

-Ülkenin sahip olduğu doğal kaynaklara yatırım yapma konusunda engeller ortadan kaldırılmalı ve teşvik edilmelidir.

-Rekabetçi fiyatları sağlamak amacıyla piyasanın iyi işlemesine dikkat edilmelidir.

-Ticari düzenlemelerden, fiyat ayarlamalarından ve arz ve talebi dengelemek için doğrudan müdahalelerden kaçınılmalıdır.

-Nükleer enerji, iklim değişiklikleri problemi ile başa çıkabilmek için vazgeçilmez bir seçenektir.

-Demiryolu, liman hizmetleri ve havayolu taşımacılığında serbestleşme girişimleri (deregülasyon) önem taşımaktadır.

-Ucuz ve hızlı internet girişi sağlayan geniş bant (broadband) rekabet gücü açısından anahtar faktörüdür.

 

AKSİYON-13:  ELEKTRONİK TİCARET GELİŞTİRİLMELİDİR.

Bilindiği üzere elektronik ticaret örgütsel ve bireysel seviyede tüm ticari faaliyetlerle ilgili işlemleri kapsamaktadır. Bu alanda üretilmiş, işlenmiş ve aktarılmış tüm dijital veriler, metinler, sesler ve görsel imajların işlenmesi ve aktarılmasına dayanmaktadır.[xxvi]

Önemle belirtelim ki, bilgi ve iletişim teknolojileri alanındaki gelişmeler neticesinde elektronik ticaretin boyutları her geçen gün artmaktadır. Elektronik ticarete yönelen firmalar hiç şüphesiz diğer firmalara oranla pazar paylarını ve dolayısıyla rekabet gücünü arttırmaktadırlar.

Elektronik ticarete yönelme ve elektronik ticaretin gelişmesi için hem firmalar düzeyinde hem de hükümetler düzeyinde alınması gerekli tedbirler bulunmaktadır. En başta hükümetlerin elektronik ticarete yönelik hukuki düzenlemeler yapması önem taşımaktadır. Tüketicilerin korunması, rekabet, finans ve ödeme sistemleri, vergileme, entelektüel mülkiyet hakları, güvenlik vs. konularında hükümetlerin genel kuralları tespit etmeleri önem taşımaktadır.[xxvii]

 

AKSİYON-14: YABANCI SERMAYE YATIRIMLARINI ÖZENDİRECEK TEDBİRLER ALINMALIDIR.

Ulusal rekabet gücü açısından yabancı sermaye yatırımları büyük önem taşımaktadır. Ülkemize ileri teknoloji getirecek ve yeni istihdam imkanları yaratacak doğrudan yabancı sermaye yatırımları mutlaka teşvik edilmelidir. Bu çerçevede başlıca şu tedbirler alınmalıdır:

  • Bürokrasi ve kırtasiyecilik azaltılmalıdır. Yabancı yatırımcılardan istenene belgeler ve diğer formaliteler en aza indirilmelidir.
  • Yabancı sermayenin ülkeye katkıları (istihdam, yeni teknoloji, ihracat vs.) dikkate alınarak vergi teşvikleri sağlanmalıdır.
  • Yap-İşlet-Devret ya da Yap-İşlet-Sahip Ol  yöntemlerine işlerlik kazandırılarak ülkemize yabancı yatırımcıların gelmesi özendirilmelidir. Bu çerçevede yabancı yatırımcılara  bedelsiz arazi ve arsa tahsisi yapılmalıdır.

NOT: Referanslar için aşağıdaki kaynağa müraacat ediniz.


 

Kaynak: C.C.Aktan, "Türkiye'de Üretim ve İstihdama Yönelik Ulusal Rekabet Gücü Politikası", (TİSK tarafından düzenlenen  İstihdam Yarışması'nda mansiyon ile ödüllendirilen çalışma.) Çalışma TİSK tarafından 2003 yılında yayınlanmıştır. Bkz: http://www.tisk.org.tr