TÜRKİYE’DE  DEVLETİN YENİDEN İNŞAASI PROJESİ

 

 

Prof.Dr.Coşkun Can Aktan

 

Türkiye’nin kapsamlı ve radikal bir devlet reformuna ihtiyacı bulunmaktadır. Türkiye’de devletin “yeniden yapılanma”dan öteye “yeniden inşaa”sı gereklidir. Yeniden inşaa kavramı, devlet yönetiminde mevcut tüm kural ve kurumları yıkmak ya da bozmak ve bunların yerine yeni kural ve kurumlar  getirmek olarak düşünülmemelidir. Hiç şüphesiz, bugün Türk kamu yönetiminde olumsuz olarak nitelendirilebilecek pek çok uygulama mevcut olmakla birlikte, tüm kural ve kurumların tümüyle kötü ve yanlış olduğunu söylemek mümkün değildir. Fakat, açıkça ifade etmek gerekir ki, bugün Türk kamu yönetiminde radikal bir değişime ihtiyaç bulunmaktadır ve değişim projelerinin süratle uygulanması gereklidir. “Yeniden inşa” kavramı değişim mühendisliği terminolojisi açısından kullanılması doğru bir kavram olarak düşünülebilir. Son yıllarda “reengineering” adı verilen ve Türkçe’ye “değişim mühendisliği” ve “değişim yönetimi” olarak tercüme edilen bir yeni yönetim tekniği özel kesimde yaygın olarak uygulanmaktadır. Özel kesimde uygulanan bu yeni yönetim tekniğinden kamu kesiminde de yararlanılabileceğini düşünüyoruz.  Ülkemizde devletin yeniden inşasına yönelik aksiyon önerileri sunmadan once değişimin stratejisini belirleme açısından önem taşıyan değişim mühendisliği ve stratejik yönetim konularında bilgiler vermekte yarar görüyoruz.

Aşağıda ilk olarak, organizasyonel değişim yönetimi alanında geliştirilen ve Değişim Mühendisliği (Reengineering) adı verilen yeni yönetim tekniği çerçevesinde değişim ve yeniden yapılanmanın kim tarafından ve nasıl gerçekleştirilebileceğine ilişkin bilgiler verilecektir. Daha sonra, Stratejik Yönetim tekniği konusunda temel bilgiler verilerek, bu yönetim tekniğinin “devletin yeniden inşası projesi” çalışmalarında kullanılması önerisi ele alınacaktır.

Tüm bu açıklamalardan sonra ülkemizde kamu ekonomisinin ve kamu yönetiminin yeniden yapılandırılmasına yönelik olarak geliştirdiğimiz ve “devletin yeniden inşası projesi” adını verdiğimiz değişim projesi kapsamında  aksiyon önerileri sunulacaktır.

1. Türkiye’de Devletin Yeniden İnşası Projesinin Hazırlanmasında ve Uygulanmasında Değişim Mühendisliği Tekniğinin Kullanılması

            Değişim Mühendisliği, herhangi bir organizasyonda  yapı, sistem, süreç ve uygulanan politikalarda hızlı ve radikal yeniden tasarım ve değişiklikler yapılarak  organizasyonun daha yüksek bir performansa ulaşmasını ve bir atılımı gerçekleştirmesini amaçlayan yeni bir yönetim tekniğidir. Bir başka ifadeyle, değişim mühendisliği,  bir atılım (breakthrough) stratejisi ile organizasyonda performans düzeyini yükseltmek ve daha sonra bu performansın sürekliliğini sağlamak için geliştirilmiş yönetim tekniğidir. (Bkz:Aktan,1997;1998)

            Değişim mühendisliği, yönetim bilimi alanında oldukça yeni bir kavramdır. 1990’lı yılların başında ortaya çıkan bu kavram, yönetim dünyasında çok büyük bir ilgi görmüş ve günümüze değin bu alanda çok önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Değişim mühendisliği kavramını ilk kullanan kişi Michael Hammer adındaki bir Amerikalı yönetim uzmanıdır. Michael Hammer’ın  James Champy ile birlikte yazdığı ve 1993 yılında yayınlanan Reengineering the Corporation adlı kitap içerisinde  değişim mühendisliği şu şekilde tanımlanmaktadır:

            “Değişim mühendisliği, maliyet, kalite, hizmet ve hız gibi çağımızın en önemli performans ölçülerinde çarpıcı geliştirmeler yapmak amacıyla iş süreçlerinin temelden yeniden düşünülmesi ve radikal bir şekilde yeniden tasarlanmasıdır.” (Hammer and Champy, 1994:.29)

            Yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı üzere, değişim mühendisliği, organizasyonun yeni baştan inşaası demektir. Bu son derece iddialı ifadenin gerisinde yatan neden; yeni baştan düşünmek,  organizasyonda tüm sistem, yapı ve süreçleri  yeniden tasarlamak ve yeniden yapılandırmaktır. Değişim mühendisliğinin amacı “onarmak” ya da “tamir etmek” değil “yeniden kurmak” ya da “yeniden oluşturmak”tır. Değişim mühendisliği, daha öncede belirtildiği üzere ılımlı değişimi değil, radikal değişimi; evrimsel gelişme yerine devrim niteliğinde atılacak adımları benimser ve bunların uygulanmasını savunur.

            Değişim mühendisliği, değişimin en iyi bir şekilde nasıl  yönetilebileceğini inceler. Değişim mühendisliğinde cevap aranan başlıca sorular şunlardır:

§                    Değişim ne demektir?

§                    Değişim niçin gereklidir?

§                    Değişim nasıl gerçekleştirilecektir?

§                    Değişim bizi nereye götürecektir? Nereye ulaşmak istiyoruz?

§                    Değişim ne zaman gerçekleştirilecektir?

§                    Değişim kim tarafından gerçekleştirilecektir?

            Bu ve benzeri sorulara en uygun cevaplar bulunması için “Değişim Mühendisliği” adı verilen değişim yönetimi tekniğini mutlaka öğrenmek gereklidir.

            Değişim mühendisliği tekniği ile organizasyonel değişim gerçekleştirilirken özellikle şu konular üzerinde durulmalıdır:

§                    Değişim mühendisliği ancak etkin bir liderlik ile gerçekleştirilebilir. “Etkin liderlik” olmadan değişim mühendisliğini gerçekleştirmek olanaksızdır.

§                    Değişim mühendisliği uygulamalarında Toplam Kalite Yönetimi tekniklerinden en geniş bir şekilde yararlanılmalıdır.

§                    Değişim mühendisliği uygulamalarında Sinerjik Yönetim ya da Toplam Katılım Yönetimi adı verilen yönetim felsefesinden yararlanılmalıdır. Ekip çalışması, çalışanların motivasyonu, çalışanların takdir edilmesi, ödüllendirilmesi vs.  sinerjik yönetim anlayışının temel araştırma konularıdır.

§                    Değişim mühendisliği , Stratejik Yönetim adı verilen yeni yönetim tekniği  ile donatılarak uygulanmalıdır.

§                    Değişim mühendisliği uygulamalarında insan kaynaklarının yönetimine çok önem verilmelidir. İnsana değer veren, insan kaynağından en geniş ölçüde istifade etmeyi hedefleyen “Önce İnsan” felsefesi,  organizasyon kültürünün temeli olmalıdır.

§                    Değişim mühendisliği uygulamalarında organizasyon dışındaki en iyi uygulamaları bulmak ve bunlardan istifade etmek için “benchmarking” adı verilen yönetim tekniğinden yararlanılmalıdır.

§                    Değişim mühendisliğinin amacı tek başına organizasyonel performansı artırmak olmamalıdır. Sosyal sorumluluk ve ahlak alanında da yeni bir değişim projesinin gerçekleştirilmesi hedeflenmelidir.

Yukarıdaki açıklamalarımızda değişim mühendisliği konusunda bazı temel bilgiler vermiş bulunuyoruz. Önemle belirtelim ki, Sözkonusu yönetim tekniğinin uygulanması için en başta organizasyonel değişim yönetimini planlayacak ve uygulayacak bir organizasyonun oluşturulması büyük önem taşımaktadır. Aşağıda,  ülkemizde kamu sektöründe değişim ve yeniden yapılanma projesini yürütecek bir laboratuvarın kurulması yönünde önerilerimiz yeralmaktadır.

Değişim ve Yeniden Yapılanma Laboratuvarı Kurulması Önerisi

Ülkemizde kamu ekonomisinin ve yönetiminin sorunlarını teşhis ve tedavi edecek bir Değişim ve Yeniden Yapılanma Laboratuvarı kurulmalıdır. Değişim ve Yeniden Yapılanma Laboratuvarı, ülkemizde kamu ekonomisinin ve kamu yönetiminin yeniden yapılandırılmasına ilişkin çalışmaları hazırlamak ve bu çalışmaları hükümete sunmak görevini yürütmelidir.

Değişim ve Yeniden Yapılanma Labaratuvarı’nda başlıca şu konsey ve çalışma grupları yeralmalıdır. (Bkz. Şekil-VII.3)

 (1) Değişim ve Yeniden Yapılanma Konseyi :  Bu konsey değişim yönetiminde üst kurul olarak görev yapmalıdır. Toplumun tüm kesimlerini temsil edecek kurumların en üst düzeydeki temsilcileri konseyde görev almalıdır. Bu konsey; değişim ve yeniden yapılanma stratejisini oluşturmalı , strateji ve aksiyon izleme komitesi olarak görev yapmalıdır. Konsey, Başbakan’ın başkanlığında toplumun tüm kesimlerini temsil eden kuruluş temsilcilerinin katılımı ile gerçekleştirilebilir. Önerdiğimiz  bu konsey bir anlamda son yıllarda ülkemizde savunulan Ekonomik ve Sosyal Konsey’in örgütlenmesine benzemektedir. Halen ülkemizde mevcut bulunan Ekonomik ve Sosyal Konsey’den önerdiğimiz Değişim ve Yeniden Yapılanma Konseyi iki yönden ayrılmaktadır: İlk olarak, bizim önerdiğimiz Değişim ve Yeniden Yapılanma Konseyi bir “Ad Hoc Komite” olarak düşünülmektedir. Yani, sözkonusu Değişim ve Yeniden Yapılanma Konseyi belirli bir süre görev yapacak ve sonra ortadan kalkacak  bir oluşumdur. İkinci olarak, önerdiğimiz  Değişim ve Yeniden Yapılanma Konseyi’nin üye kapsamının halen mevcut bulunan Ekonomik ve Sosyal Konsey’den daha geniş olması ve mümkün olduğu öçüde tüm toplum kesimlerinin bu konsey içinde yeralması düşünülmektedir.

 (2) Değişim ve Yeniden Yapılanma Yürütme Kurulu Başkanı : Değişim ve yeniden yapılanma çalışmalarını yürütecek lider,  Değişim ve Yeniden Yapılanma Konseyi Başkanı, yani Başbakan  tarafından atanmalı ve çalışmalar bu kimsenin başkanlığında yürütülmelidir. Değişim ve Yeniden Yapılanma Yürütme Kurulu Başkanı bağımsız olarak çalışabilme yetkisine sahip olmalıdır.

 (3)      Değişim ve Yeniden Yapılanma Çalışma Grupları : Bu çalışma grupları; değişim ve yeniden yapılanma ile ilgili olarak çözüm üretme merkezleri olarak çalışacaklardır. Değişim ve Yeniden Yapılanma Çalışma Grupları üç alt birimden oluşmalıdır: (Bkz: Şekil-VII-3)

§                     Sektörel Değişim ve Yeniden Yapılanma Çalışma Grupları.

§                     Kurumsal Değişim ve Yeniden Yapılanma Çalışma Grupları.

§                     Fonksiyonel Değişim ve Yeniden Yapılanma Çalışma Grupları.

Ülkemizde “devletin yeniden inşası projesi”nin mutlaka multifonksiyonel çalışma grupları tarafından hazırlanması gereklidir. Sektörel, kurumsal ve fonksiyonel değişim ve yeniden yapılanma çalışma grupları içerisinde konunun uzmanları, ilgili sektör  ya da kurum temsilcileri yeralmalıdır. Kamu, özel ve üçüncü sektör temsilcilerinin sözkonusu çalışma grupları içerisnde yeralmasına özen gösterilmelidir.

Konsey ve çalışma gruplarının toplantılarında konsensus’a dayalı bir çalışma planı benimsenmelidir. Bu konuda aşağıdaki ilkeler önem taşımaktadır:

Değişim ve Yeniden Yapılanma Çalışma Grupları içerisinde konunun uzmanı kimseler görevlendirilmelidir. Çalışma Grupları içerisinde çalışma ve uzlaşma kriterleri açık ve net olmalıdır.

 

 

Şekil- : Değişim ve Yeniden Yapılanma Laboratuvarı Çalışma Grupları

DEĞİŞİM VE YENİDEN YAPILANMA KONSEYİ

Siyasal İktidar ve Bürokrasi

Muhalefet Partisi Temsilcileri

İşçi
Sendikaları

İşveren
Sendikaları

Üniversiteler

Üçüncü Sektör

Esnaf ve Sanatkarlar

Yerel Yönetimler

Hükümet

DPT

Hazine

TCMB

DİE

MPM

TODAİE vs.

-

-

-

-

Türk-İş

Hak- İş

DİSK

 

TİSK

YÖK ve Üniversiteler

Üçüncü Sektör

Vakfı (TESEV),

Dernekler,

Vakıflar

vs.

 

TESK

Belediyeler

 

SEKTÖREL  DEĞİŞİM VE YENİDEN YAPILANMA ÇALIŞMA GRUPLARI

Eğitim Reformu

Sağlık Reformu

Adalet   ve Yargı Reformu

Savunma Reformu

Altyapı Hizmetleri Reformu

Üçüncü Sektör Reformu

Tarım Sektörü Reformu

-------------

.İlköğretim

.Ortaöğretim

.Yükseköğretim

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.Enerji

.Ulaştırma

.Haberleşme

.vs.

 

Tarım

Hayvancılık

 

KURUMSAL DEĞİŞİM VE YENİDEN YAPILANMA ÇALIŞMA GRUPLARI

Merkezi Yönetim Reformu

Yerel Yönetimler Reformu

KİT Reformu

Sosyal Güvenlik Reformu

Fonlar Reformu

Katma Bütçeli Kurumlar Reformu

Bankacılık Reformu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

FONKSİYONEL DEĞİŞİM VE YENİDEN YAPILANMA ÇALIŞMA GRUPLARI

 

Hukuk Reformu

Siyasal Sistem Reformu

Devlet Ahlakı Reformu

Bütçe Reformu

Denetim Reformu

Bürokrasi ve Kırtasiyecilik Reformu

Reorganizasyon Reformu

Bölgesel Kalkınma Reformu

Teşvik Reformu

İhale ve Satınalma Reformu

İnsan Kaynakları Reformu

Toplam Kalite Reformu

Bilim  ve Teknoloji Reformu

 


Devletin Yeniden İnşası Projesinin Hazırlanmasında ve Uygulanmasında Stratejik Yönetim Tekniğinin Kullanılması

            Tüm dünyada artan rekabet karşısında  Stratejik Yönetim önem kazanmaya başlamıştır.  Sadece özel sektörde değil, kamu ve üçüncü sektörde faaliyet gösteren tüm organizasyonlar globalleşme ve bunun getirdiği rekabet olgusu karşısında daha stratejik düşünmeye, stratejik planlamaya, stratejik karar almaya eskisinden daha fazla önem verir olmuşlardır. Gerçekten de 1980’li yıllar öncesinde stratejik yönetim daha ziyade özel sektör alanında sadece çok uluslu şirketler, büyük holding ve şirketler tarafından bilinir ve uygulanırken ,  bugün çok sayıda organizasyon stratejik yönetimi araç olarak kullanmaktadırlar.

            Stratejik Yönetim,  özel sektör, kamu sektörü ve üçüncü sektörde ( kar amacı gütmeyen gönüllü  sektörde) faaliyet gösteren tüm organizasyonlarda geleceğe yönelik amaç ve hedeflerin belirlenmesine  ve bu  hedeflere ulaşılabilmesi için yapılması gerekli işlemlerin  tesbit edilmesine imkan sağlayan bir yönetim tekniğidir.  Bu tanım içerisinde;   Vizyon, Misyon, Strateji ve Aksiyon olmak üzere dört unsur yeralmaktadır:

  • Vizyon:  Geleceğe yönelik gerçekleştirilebilir amaç ve hedefleri ifade etmektedir. Bir başka ifadeyle, vizyon, organizasyonun ulaşmak istediği geleceğin bir resmidir.
  • Misyon: Gelecekte ulaşılması istenen hedefe (vizyona) yönelik görev ve kararlılık ifadesidir. Misyon, organizasyon açısından “biz niçin varız?” sorusunun yanıtıdır.
  • Strateji: Geleceğe  nasıl ve hangi yollardan ulaşılacağını gösteren genel bir planlamadır.
  • Aksiyon: Belirlenen stratejiler çerçevesinde izlenecek yollardır.

            Stratejik yönetimde bu dört kavram büyük önem taşımaktadır. Stratejik yönetimin esasen bu dört kavramı içeren bir yönetim tekniği olduğunu söyleyebiliriz.  Stratejik yönetimin en önemli özelliği, organizasyonun hem kendi durumunu, hem de organizasyon dışındaki çevrenin  analizine imkan tanımasıdır. Kendi iç yapısını, sistem ve süreçlerini tanımayan bir organizasyonun başarıya ulaşması mümkün değildir. Aynı şekilde organizasyon dışındaki çevrenin de analiz edilmesi gerekir. İç ve dış durum analizi yapıldıktan sonra organizasyonun vizyon ve misyonu belirlenir; daha sonra da strateji ve aksiyon planları oluşturulur.

Stratejik yönetim sürecinde başlıca üç  aşama sözkonusudur:

1. Stratejilerin Geliştirilmesi ve Stratejik Planlama Aşaması: Bu aşamada üst yönetim tarafından organizasyonda  iç ve dış durum değerlendirilmesine yönelik SWOT analizi yapılır. Yine bu aşamada organizasyonun vizyon ve misyon bildirileri hazırlanarak organizasyonda ortak amaç, ilke ve değerler ortaya konulur.  Stratejik planlamada en önemli konu stratejik kararların alınması ve strateji seçimlerinin yapılmasıdır.

2. Stratejilerin Uygulanması:  İkinci aşamada üst yönetimin sorumluluğunda ve özellikle orta kadame yöneticiler ile işbirliği yapılarak stratejilerin uygulanmasına geçilir.  Bu aşamada daha önce belirlenen strateji ve aksiyon planlarının uygulaması yapılır.

3. Uygulanan Stratejilerin Gözden Geçirilmesi ve Denetimi: Üçüncü aşamada yapılan uygulamaların sonuçları gözden geçirilerek stratejik planlamada gerekirse değişiklikler yapılır.

            Stratejik yönetimde başarıya ulaşılabilmesi için  öncelikle üst yönetimin bu konuda kararlı olması büyük önem taşımaktadır.    Üst yönetimin,  stratejik yönetimin ne olduğunu ve yararlarını öncelikle öğrenmesi gerekir. Üst yönetimin inancı, kararlılığı ve desteği olmaksızın stratejik yönetimden başarı elde etmek mümkün değildir.

İkinci olarak, stratejik yönetimde “stratejistlerin” belirlenmesi gerekmektedir. Stratejistlerin bir kısmı stratejik planlamanın hazırlanmasından, bir kısmı uygulanmasından,  bir kısmı ise yapılan uygulama sonuçlarının izlenmesinden sorumlu olacaktır.  Organizasyonda stratejik planlamanın uygulanmasından  önce vizyon ve misyonun çok açık olarak tesbit edilmesi gerekmektedir. Vizyon ve misyon bulunmadan bir organizasyonda strateji ve aksiyon planlarının oluşturulması anlamsızdır. Strateji ve aksiyon planları organizasyon amaçlarına uygun olarak oluşturulmalıdır.

            Stratejik düşünebilmek ve stratejik yönetimi başarıyla uygulayabilmek için liderlik birinci derecede önem taşımaktadır. Vizyonu ve  misyonu olmayan bir liderin stratejik düşünebilme yeteneği sınırlıdır. Tıpkı savaşlarda olduğu gibi günümüzde globalleşme ve bunun getirdiği ezici rekabet ortamında başarıya ulaşmanın gerisinde liderlik ve stratejik yönetimin önem taşıdığını düşünüyoruz. Her  geçen gün giderek yoğunlaşan rekabet ortamında stratejik yönetimin önemini kavrayan ve bunu uygulamakta kararlı olan organizasyonların  performans düzeylerini artıracağına şüphe yoktur.

            Stratejik yönetimin organizasyonda uygulanması için üst yönetimde Stratejik Yönetim Yürütme Komitesi adı altında bir  kurul oluşturulmalıdır. Bu kurul bünyesinde organizasyonun başında bulunan lider ve üst düzey yöneticiler görev yapmalıdır. Bu üst düzey kurumsal yapılanma yanısıra yönetimin orta ve alt kadamelerinde de stratejik yönetimin uygulanmasını ve kontrolünü  sağlayacak çalışma grupları oluşturulmalıdır. Bu çalışma gruplarında  stratejistler görev almalı, üst yönetim orta ve alt kadamelerde yapılan çalışmaları yakından izlemelidir.

Buraya kadar yaptığımız açıklamalarda stratejik yönetim tekniği hakkında temel bilgiler yanısıra, stratejik yönetim süreci ve başarı için gerekli şartlar hakkında bilgiler vermiş bulunuyoruz. Tekrar belirtelim ki, ülkemizde “devletin yeniden inşası projesi”nin hazırlanmasında ve uygulanmasında değişim mühendisliği ile birlikte stratejik yönetim tekniğinden yararlanılması büyük önem taşımaktadır.

SWOT Tekniği İle Türkiye’de Kamu Sektörünün  Durum Analizinin Yapılması

Bir problemin ya da hastalığın tedavisi için yapılması gereken ilk iş teşhisdir. Teşhis, tedavi için ilk ve temel adımdır. Bu bakımdan devletin yeniden yapılanması reformu ile ilgili olarak çözüm önerilerini ortaya koymadan önce ülkemizde genel ekonominin, kamu ekonomisinin ve kamu yönetiminin durum analizini yapmakta büyük yarar vardır. Durum tesbiti yapılmasında SWOT Analizi[1] adı verilen bir yöntemden istifade edilerek ülkemiz ekonomisinin, kamu ekonomisi ve yönetiminin yüzyüze bulunduğu sorunlar bir matris üzerinde gösterilmiştir. (Bkz:(Şekil-VII.5)

Ülkemizde kamu yönetiminin başlıca sorunlarını ana başlıklar altında şu şekilde özetleyebiliriz:

-                     Bürokrasi ve kırtasiyecilik.

-                     Siyasal yozlaşmaların (rüşvet, zimmet, adam kayırmacılık vs.)yaygın olması.

-                     Sağlık ve eğitim kurumlarındaki yetersizlik ve kalitesizlik.

-                     Yargı kurumlarının bağımsız olmaması; adalet hizmetlerinin pahalı, uzun ve                            zahmetli olması.

-                     Hukuk mevzuatının günün gelişmelerinin gerisinde kalması; yasaların dilinin açık ve anlaşılır olmaması.

-                     Kalitesiz ve liyakatsız personel istihdamı.

-                     İnsangücü planlamasının yetersiz olması.

-                     Hiyerarşik yönetim yapısı; yönetimde iletişim ve katılımın zayıf olması.

-                     Başbakanlığın dev bir bakanlık konumunda olması; başbakanlığın koordinasyon fonksiyonundan uzaklaşmış olması ve icrai fonksiyon üstlenmesi.

-                     Merkez bankasının özerk olmaması.

-                     Ücretlerdeki dengesizlikler.

-                     Kamu görevlilerinin ünvan ve görev farklılıkları.

-                     Atama ve nakillerde adam kayırmacılığın yaygın olması.

-                     Merkeziyetçi ve vesayetçi yönetim geleneğinin sürdürülmesi.

-                     Sosyal güvenlik kurumlarının sigortacılık mantığından uzaklaşmış ve sosyal yardım kuruluşlarına dönmüş olması.

-                     Erken emeklilik.

-                     Yönetimde açıklığın olmaması.

Kamu yönetiminde toplam kalitesizlik vs.


 

[1] SWOT; İngilizce,  Strength, Weakness, Opportunity, ve Threat kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş bir kısaltmadır. SWOT analizinin amacı bir organizasyonun durum tesbitinin yapılmasıdır. SWOT; iç ve dış durum analizinden oluşur. İç durum analizi, organizasyonun güçlü (strength) ve zayıf (weakness) yönlerini; dış durum analizi ise organizasyonun dış çevrede sahip olduğu fırsatlar (opportunities) ve tehditleri (threats) ortaya koyar.

 

 


Kaynak: C.Can Aktan, Değişim Çağında Devlet, Çizgi Kitabevi, 2003 adlı kitaptan alıntılarla hazırlanmıştır.