BAŞKANLIK
REJİMİ TÜRKİYE'DE UYGULANABİLİR Mİ?
Prof.Dr.Coşkun Can Aktan
Başkanlık rejimi ya da sisteminin Türkiye’de
uygulanabilirliği konusunda akademik ve siyasi çevrelerde çok
farklı görüşler ortaya atılmakta, farklı yorumlar ve
değerlendirmeler yapılmaktadır.
Başkanlık rejimini eleştirenler, sözkonusu
sistemin ABD’de kendine özgü tarihsel koşullar içinde ortaya
çıktığını ve yerleştiğini; ABD dışında başkanlık rejiminin
başarıya ulaşamadığını iddia etmektedirler. Yine bu kimseler
Latin Amerika örneğini öne sürerek bu ülkelerde başkanlık rejimi
denemesinin başarısızlıkla sonuçlandığını ifade etmektedirler.
Başkanlık rejimini savunanlar ise bu sistemin
ülkemizde tıkanan siyasete temel çözüm olduğunu ileri
sürmektedirler.
Benim kendi kanaatim şudur: Öncelikle konuya
bilimsel bilgi ile yaklaşmamız lazım. Kulaktan dolma bilgilerle
değil, okuyarak, inceleyerek, araştırarak konuyu
değerlendirmeliyiz. Öncelikle ülkemizde mevcut parlamenter
demokratik rejim olarak adlandırılan sistemdeki hastalıkları iyi
teşhis etmemiz lazım.
Nedir bu hastalıklar? Bir kere mevcut
sistemde parti genel başkanları “tek adam”, “tek seçici”, “tek
karar verici” konumundadırlar. Milletvekilleri adeta robot
durumundadır. Parti içi demokrasi diye bir şey sözkonusu
değildir. Bu yapı çok doğru bir şekilde “lider diktası” ya da
“lider sultası” olarak ifade edilmektedir.
İkinci olarak mevcut sistemde halk kimi
seçeceğine direkt kendisi karar verememektedir. Bazı
milletvekili genel seçimlerinde olduğu gibi ya halk, delegelerin
seçtiği adaylara oy vermek zorunda bırakılmakta; ya da halk
parti genel başkanlarının yaptığı listeye göre tercihini
kullanmak zorunda bırakılmaktadır. Her iki sistemin de
demokrasinin gerçek anlamı olan “halkın yönetimi” ile bir
alakası yoktur. Özetle, mevcut parlamenter demokrasi olarak
ifade edilen yapıda halkın gerçek tercihlerinin parlamentoya
yansıması mümkün olamamaktadır.
Parlamenter sistemde diğer bir sıkıntı
koalisyonlar konusunda yaşanmaktadır. Tek başına iktidara
gelemeyen bir siyasal parti, kendi parti program ve felsefesine
hiç de uygun olmayan bir diğer parti ile adeta “zorunlu evlilik”
yapmak zorunda kalmaktadır. Bu da siyasal istikrarsızlık
sorununun devamını kaçınılmaz kılmaktadır. Peki çözüm nedir?
Çözüm başkanlık sisteminde mi aranmalıdır?
Hemen ifade edelim ki başkanlık sistemini bir
ülkedeki tüm siyasal, sosyal ve ekonomik sorunları çözecek tek
reçete olarak görmek doğru değildir. Başkanlık sistemi ile
birlikte daha geniş çerçevede sistem tıkanıklığına ilişkin
önerilerin de ihmal edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Başkanlık sisteminin Türkiye’nin kurtuluş
yolu olduğu iddiasını çok abartılı bulmakla beraber, bu siyasal
rejimin ülkemizde pekala uygulanabileceğini ve uygulanması
gerektiğini düşünüyorum. Bu konudaki önerilerimi kabaca şu
şekilde özetleyebilirim:
-
Başkanlık seçimleri dört yılda
bir yapılmalıdır.
-
Başkan en fazla iki dönem görev
yapabilmelidir.
-
Başkanlık seçimleri iki turlu
seçim sistemi ile yapılmalı ve ilk ya da ikinci turda en az
yüzde elli bir oy alan kişi Başkan seçilebilmelidir. İlk
turda hiç bir adayın yüzde elli birin üzerinde oy alamaması
durumunda ikinci tura en fazla oy alan iki aday
katılabilmelidir. Bu ikinci turda en fazla oy alan kişi
Başkan olmalıdır. Bakanlar Kurulu, Başkan’ın meclis dışından
atayacağı üyelerden oluşmalıdır.
Yasama organı, yürütme organından farklı
olarak düzenlenmelidir. Yasama organı olan Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeleri şu esaslar dahilinde seçilmelidir:
İlk olarak, TBMM üyelerinin seçiminde dar
bölge ve listeli iki tur seçim sistemi benimsenmelidir. Her
siyasal parti seçim bölgesinden üç aday belirlemeli ve oy
pusulalarında aday isimlerine yer verilmelidir. Birinci turda
yüzde ellinin üzerinde oy alan kimse milletvekili
seçilebilmelidir. İlk turda bu oranda bir oy alınamaması
durumunda ikinci tur seçim yapılmalıdır. İkinci tura en fazla oy
alan iki aday katılmalı ve bu turda oy çoğunluğunu elde eden
aday milletvekili seçilmelidir .
İkinci olarak, bir milletvekili en fazla iki
dönem seçilebilmelidir. Üçüncü olarak, TBMM 4 yıl için seçilen
400 milletvekilinden oluşmalıdır. TBMM’ nin görevi sadece yasama
faaliyetinde bulunmak olmalıdır. Ayrıca, TBMM üyelerinin
dokunulmazlık hakkı kaldırılmalıdır. Herhangi bir suç işlendiği
tespit edilen milletvekili hakkında soruşturma ve yargılama
sözkonusu olmalıdır.
Yerel yönetim temsilcilerinin seçiminde de
iki turlu seçim sistemi uygulanmalıdır. İlk turda yüzde 50’nin
üzerinde oy alan kimse, belediye başkanı seçilebilmelidir.
İkinci tur yapılma zorunluluğu olduğunda, seçime en fazla oy
alan iki aday katılmalı ve bu turda oy çoğunluğunu elde eden
kimse belediye başkanı seçilebilmelidir.
|