Liyakat,
dar anlamda herhangi bir organizasyonda işe uygun ehil kişinin
seçilmesi anlamına gelmektedir. Buradaki “işe uygunluk”,
işin gereğini yerine getirebilmek için gerekli, bilgi ve
tecrübedir. Kanaatimizce, liyakat kavramı özünde etik ve erdem
gibi değerleri de barındıran bir kavramdır. Bu açıdan, işe
alınacak kişinin bilgi ve tecrübe sahibi olması yanısıra etik ve
erdeme sahip olması da son derece önemlidir. Konuyu aşağıdaki
matris çerçevesinde daha iyi ortaya koyabiliriz. (Aktan,
2005:4.)
Matrisin A
bölgesi liyakat sisteminin mevcut olduğu bir alandır. Bu alanda
insan kaynakları seçiminde, işe yerleştirilmesinde,
yükseltilmesinde, performans değerlendirilmesi ve ölçümünde
bilgi, tecrübe, etik ve erdem gibi değerler dikkate
alınmaktadır. Bilgi ve tecrübe ölçülebilir olduğundan “objektif”
unsurlardır. Etik ve erdem gibi değerlerin ise kısmen ölçülmesi
ve tespit edilmesi güçtür. Bir kişinin ne derece etik değerlere
sahip olduğunu kısa dönemde test etmeye imkan sağlayacak
objektif kriterler bulmak hemen hemen imkansızdır.
Matrisin B
bölgesi ise liyakatin mevcut olmadığı bir alandır. Bu alanda;
işe uygun olmayan kişilerin istihdamı sözkonusudur. İşe alınan
kişinin bilgi ve tecrübesi yoktur veya yetersizdir. Aynı şekilde
organizasyonda işe alınan kişinin ne derece etik ve erdeme sahip
olduğu konusunda bir araştırma ve inceleme yapma kaygısı
bulunmamaktadır.
....................