REKABET POLİTİKASININ UYGULANMASI coşkun c. aktan & istiklal y. vural

 

Rekabet politikası, piyasanın etkin bir şekilde işlemesini engelleyen, ekonomik zarar veya sapmalara yol açan ya da firmaların ve/veya ulusal ekonominin performansını zayıflatan eylem ve durumları önlemeyi amaçlar. Rekabet politikası, rakipler arasında meydana gelen anlaşmalar veya rakiplerine çeşitli araç ve yöntemlerle üstünlük sağlayarak rakipleri piyasa dışına itmek gibi rekabeti engelleyici şekilde davranan firmaları caydırır. Firmaların kartelleşme ve dikey engeller oluşturmaları gibi rekabeti bozucu faaliyetlerinin piyasa mekanizmaları ile düzeltilmesine genelde olanak yoktur. Bu gibi durumlarda rekabet politikasının uygulanması rekabeti teşvik etmek ve piyasanın etkinliğini artırmak için etkin bir araç olarak kullanılabilir.

Rekabet politikası ve rekabet hukuku yapısal veya davranışsal olarak nitelenen bir dizi aracı içerir (Kim ve Philips, 2003: 7). Yapısal araçlar, rekabeti önemli ölçüde azaltan veya hakim pozisyon yaratan veyahut bu durumu güçlendiren birleşmeler ile alakalı araçlardır. Davranışsal araçlar, fiyatların sabitlenmesi ve diğer hileli (danışıklı dövüş) düzenlemeleri, dikey engelleri ve hakim piyasa pozisyonunun kötüye kullanılması gibi firma davranışları ile ilgilenir. Rekabet hukukunda fiyatların sabitlenmesi, üretimin sınırlanması, ihalelerin ve açık artırmaların engellenmesi veya piyasaların bölüşülmesi gibi birden fazla firma arasında rekabeti bir şekilde engelleyen anlaşmalar gelişmiş ülkelerin çoğunda illegal kabul edilerek yasaklanmakta ve cezai yaptırımlara tabi tutulmaktadır. Dikey engellere yönelik rekabet hukuku uygulamaları ülkeden ülkeye değişmekle birlikte olay bazında rekabetin engellenmesi dikkate alınarak rekabet hukuku kuralları uygulanmaktadır.

Globalleşme sonucu ulusal firmaların kendi iç pazarlarında bile yabancı firmaların şiddetli rekabetine maruz kalmaları, firmaların birleşme ve satın alma yoluyla rekabet güçlerini artırma çabası içine girmelerine yol açmaktadır. Bu çabalar rekabeti bozucu yapısal sorunların (kartelleşme, şirket birleşmeleri) ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde genelde kartelleşme veya hakim pozisyonun varlığı tek başına illegal kabul edilmez. Örneğin, AB’nde tüketicilerin refahını artıran, malların üretimi veya dağıtımının geliştirilmesine veya teknik ve teknolojik ilerleme ve yeniliklere katkı sağlayan bu tip uygulamalar yasaklanmaz iken, anlaşma olsun ya da olmasın piyasada sahip olduğu hakim pozisyonu kötüye kullanmak suretiyle rekabeti sınırlandıran her türlü uygulama yasaklanmıştır. Keza işletmeler arası rekabeti sınırlama amacı taşımayan ve mal fiyatlarını düşürmek, kaliteyi artırmak ve üretim ve dağıtım şartlarını düzeltmek suretiyle ekonominin tümü açısından yararlı işbirlikleri (kartel, birleşmeler v.b.) kartelleşmeyi önleyen rekabet hukuku kurallarından istisna edilmektedir. Şirket birleşmeleri rekabeti sınırlama potansiyeline sahip olsalar da verimlilikte artışa yol açtıkları sürece rekabet hukuku uygulamaları dışında kalabilirler.

 


Daha fazla bilgi için bkz:

Kaynak: C.Can Aktan ve İstiklal Y. Vural, "Rekabetin Korunması ve Desteklenmesi: Rekabet Politikası", Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi, 2004.