REKABET POLİTİKASI VE İKTİSADİ KALKINMA coşkun c. aktan & istiklal y. vural

Rekabet ile iktisadi kalkınma arasındaki ilişki hem teoride hem de uygulamada tartışmaya açıktır. Geleneksel ekonomik görüşler rekabet ile kalkınma arasında tekdüze bir ilişki olduğunu varsayar ve rekabet düzeyi ne kadar artarsa o kadar iyi ekonomik performansa ulaşılacağını ileri sürer (Singh, 2002:7). Rekabetin her zaman iyi olduğu varsayımı nedeniyle ne kadar çok rekabet olursa o kadar optimal bir durumun ortaya çıkacağı öngörülür. Ancak ekonomik refahı artırmak ve verimlilik artışını sağlamak için azami rekabeti sağlamak her zaman iyi bir seçenek olmayabilir. Gerçek yaşamda ekonomik etkinliğin artırılması açısından rekabetin zorunlu bir unsur olarak kabul edilmesi doğru olmakla beraber her zaman geçerli kabul edilebilecek bir varsayım olmaktan uzaktır. Zira piyasada yüksek düzeyde bir rekabet  olsa bile büyük firmalarda yönetim ve kontrol fonksiyonlarının birbirinden ayrılmaması, asimetrik enformasyon, sahip-vekil (agency) arasındaki sorunlar ve x-etkinsizliği nedeniyle firma mikro-ekonomik açıdan etkin olmayabilir. Öte yandan, günümüzde uluslararası iktisadi ilişkiler oligopolcü piyasa yapısı içerisinde çoğunlukla sürdürülmektedir. Keza yüksek maliyetli ar-ge giderlerini finanse edebilmek için firmaların piyasada geçici de olsa tekel oluşturmaları bir çok sektörün temel özelliğidir. Yaratıcı tahribat sonucunda firmaların sahip olduğu geçici tekelci yapı kısa vadede piyasada rekabeti azaltıcı bir etki oluştursa da uzun vadede firmaların yenilik ve icatlar yoluyla mikro-ekonomik açıdan daha etkin olmalarına yol açmaktadır. Ancak, piyasada hakim pozisyonda olan firmaların yenilik ve icatta bulunmaya, girişimciliklerini artırmaya ve sonuçta teknolojik ilerlemelerin ortaya çıkmasına yol açan temel unsur kendilerinin durumunu sarsacak potansiyel rakiplerin var olmasıdır. Bu nedenle mal ve hizmetlerin üretim ve dağıtımının en etkin bir biçimde organize edilmesinin en iyi yolu rekabetçi piyasaların ve rekabetin varlığıdır.

Bununla birlikte belirli koşullar altında rekabetin toplumsal refah ve tüketici fiyatları, firmaların teknik etkinliği, ekonomik büyüme, gelir dağılımı ve teknolojik yenilikler gibi çok sayıdaki gösterge üzerinde olumlu etkilere sahip olduğu konusunda genel bir uzlaşı söz konusudur (OECD, 2002). Rekabet firmaların verimliliklerini artırmalarına yardımcı olur. Verimliliklerini artıran firmalar daha düşük maliyet ve fiyatla daha çok üretimde bulunurlar ve neticede firma ve endüstrilerin rekabet güçleri artar ve iktisadi kalkınma olumlu yönde etkilenmiş olur.

1. Rekabetin İktisadi Kalkınma Üzerindeki Etkileri: Teori

 

2. Rekabetin İktisadi Kalkınmaya Etkisi: Ampirik Bulgular


Daha fazla bilgi için bkz:

Kaynak: C.Can Aktan ve İstiklal Y. Vural, "Rekabetin Korunması ve Desteklenmesi: Rekabet Politikası", Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi, 2004.