REKABETİN TEŞVİKİNDE DEVLETİN ROLÜ  coşkun c. aktan & istiklal y. vural

Piyasa ekonomisinde firmaların davranışlarını belirleyen temel motif karın azamileştirilmesi olduğu için rekabet sürekli olarak tehdit altında olan ve sürekli olarak devlet tarafından gözetilmesi gereken bir ideal durumu ifade eder. Ulusal firmaların dünya piyasalarında rekabet güçlerini artırması ve sürdürmesi için yurtiçinde rekabet ortamının iyileştirilmesi ve yabancı firmaların ve devletlerin rekabeti bozucu uygulamalarına karşı gerekli tedbirlerin alınması gereklidir. Devletin temel görevi rekabetçi bir ortam oluşturmak ve bu ortamın sürekliliğini sağlamaktır.

Devletler rekabetin teşvik edilmesinde pasif ve aktif olmak üzere iki farklı yaklaşımı benimseyebilirler (Lachmann, 1999:19-21). Pasif yaklaşımda firmaların davranışlarını ve iktisadi faaliyetlerini kısıtlayan ortamın ortadan kaldırılması amaçlanır. Bu amaçla fiyatların serbestleştirilmesi, makro-ekonomik istikrarın sağlanması, korumacı dış ticaret politikaları ile keyfi ve açık olmayan sanayi politikalarının uygulamadan kaldırılması, piyasalarda tekelleşmelerin engellenmesi ve kamu tarafından sunulan hizmetlerin azaltılarak etkin ve modern bir hale getirilmesi gerçekleştirilebilir.

Ancak, pasif yaklaşımın, firmaların makro-ekonomik, sosyal ve çevresel açılardan uluslararası alanda başarılı bir şekilde rekabet edebilmelerini sağlayacak bir ortamı oluşturmayı hedefleyen aktif bir yaklaşım ile de desteklenmesi gereklidir. Bu yaklaşım, firmaların global piyasalarda karşılaşacakları rekabetin üstesinden gelmelerini sağlayacak öğeleri içermelidir. Bu öğelerin en önemli olanları şunlardır: Yurtiçi ve yabancı piyasalardaki koşullar, teknoloji ve fiyatlar konusunda enformasyon; etkin iletişim ve ulaşım sistemleri; teknolojik ve örgütsel know-how; nitelikli beşeri kaynaklar; üretimi desteklemek için fiziki, ekonomik ve sosyal altyapıda iyileştirmeler ve girişimcilik kapasitesinin teşviki. Bu faktörler, kamu kesimi ile özel kesim arasında ahenkli bir işbirliğinin yanı sıra üniversite ve eğitim sistemi ile sanayi arasında güçlü bir ilişki ile geliştirilebilir. Öte yandan devletlerin olumlu dışsallıkları (örneğin, teknik-teknolojik ilerleme, beşeri kaynakların eğitimi) teşvik edecek; olumsuz dışsallıkları (örneğin, çevresel zarar ve bozulmalar) ise caydıracak şekilde piyasa aksaklıklarını düzeltme yönünde çaba göstermeleri gereklidir. Bu doğrultuda sağlam bir para ve maliye politikası devreye sokulabilir, sermaye piyasalarındaki aksaklıklar düzeltilmeye çalışılır, sosyal güvenlik ve vergi sistemi yeterli ve etkin bir hale getirilebilir ve siyasi ve ekonomik istikrarı sürdürecek uygulamalar gündeme getirilebilir. Ayrıca, hukuk sisteminin genel ve fikri mülkiyet haklarını koruması rekabetçi bir piyasa sisteminin oluşturulması açısından atılması gerekli adımlardan biridir. Keza, hukuki güvenliğin ve güçlü kurumların varlığı  firmaların uzun vadedeki ekonomik kararlarının etkinliğini artırır. Bu nedenle rekabet hukukunun açık, etkin ve global ölçütlerde oluşturulması, rekabet kurumu tarafından rekabeti bozucu firma davranışlarının zamanında engellenmesi ve birey ve firmaların yasal haklarının yargı organlarınca korunması iktisadi gelişme ve ulusal firmaların global ölçekte rekabet gücüne sahip olmaları için son derece önemli birer unsurdur.

Devamı var............


Kaynak: C.Can Aktan ve İstiklal Y. Vural, "Rekabetin Korunması ve Desteklenmesi: Rekabet Politikası", Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi, 2004.