AVRUPA GÜVENLİK VE İŞBİRLİĞİ KONFERANSI,

YENİ BİR AVRUPA İÇİN PARİS ŞARTI

21 Kasım 1990

 

Biz, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansına Taraf Devletlerin Devlet ya da Hükümet Başkanları, köklü değişikliklerin ve tarihi beklentilerin yer aldığı bir dönemde Paris’te bir araya geldik. Çatışma dönemi ve Avrupa’nın bölünmüşlüğü artık sona ermiş bulunuyor. İlişkilerimizin bundan böyle saygı ve işbirliği üzerine kurulacağını ilan ederiz.

Avrupa, kendisini geçmişin mirasından kurtarıyor. İnsanların cesareti, halkların iradelerinin gücü ve Helsinki Nihai Senedi’ndeki fikirlerin kuvveti Avrupa’da yeni bir demokrasi, barış ve birlik dönemi açmıştır.

Bugün, halklarımızın onlarca yıldır besledikleri umut ve beklentilerin gerçekleştirilmesi; insan haklarına ve temel hürriyetlerine dayalı demokratik sisteme kesin bağlılık, ekonomik özgürlük ve sosyal adalet yoluyla refah ve tüm ülkeler için eşit güvenlik zamanıdır.

Nihai Sened’in On İlkesi, son on beş yıldan bu yana daha iyi ilişkiler kurulması için bize nasıl ışık tuttuysa, arzuladığımız bu gelecekte de bize rehber olacaktır. Bütün AGİK yükümlülüklerinin tam olarak uygulanması, ülkelerimizin emellerinin gerçekleştirilmesine imkan sağlayacak girişimler için temel teşkil etmelidir.

İnsan Hakları, Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü

Milletlerimizin tek yönetim sistemi olarak, demokrasiyi kurmayı, sağlamlaştırmayı ve güçlendirmeyi taahhüt ederiz. Bu çabamızda aşağıdaki hususlara sadık kalacağız;

İnsan hakları ve temel hürriyetler, tüm insanların doğumlarıyla birlikte iktisap ettikleri vazgeçilmez haklarıdır ve kanunlarla garanti altına alınmışlardır. Bunların korunması ve geliştirilmesi devletin başta gelen görevidir. Bunlara saygı, zorba bir devlete karşı asıl güvenceyi oluşturur. Bunlara uyulması ve tam olarak uygulanması hürriyetin, adaletin ve barışın temelidir.

Demokratik yönetim, düzenli olarak yapılan hür ve adil seçimlerle ifadesini bulan hak iradesine dayalıdır. Demokrasinin temelinde insana saygı ve hukukun üstünlüğü yatar. Demokrasi, ifade hürriyetinin, toplumun her kesimine karşı hoşgörünün ve herkes için fırsat eşitliğinin en iyi güvencesidir.

Temsili ve çoğulcu karakteriyle demokrasi, seçmene karşı sorumluluğu, kamu görevlilerinin kanunlara uyma yükümlülüklerini ve tarafsız bir şekilde dağıtılan adaleti kapsar. Kimse kanunların üzerinde olamaz.

Ayırım gözetmeksizin herkesin: düşünce, vicdan, din ya da inanç hürriyetine, ifade hürriyetine,

Örgütlenme ve toplantı düzenleme hürriyetine, seyahat etme hürriyetine sahip olduğunu;

Hiç kimsenin: keyfi tutuklama ya da gözaltına alınmaya, işkenceye veya diğer zalimane, insan onuruyla bağdaşmayan ya da aşağılayıcı muameleye veya cezaya tabi tutulamayacağını;

Yine herkesin: haklarını bilmeye ve kullanmaya, hür ve adil seçimlere katılmaya, herhangi bir suçla itham edilmeleri halinde adil ve açık yargılanmaya, tek başına ya da topluca mülk edinmeye ve ferdi teşebbüse, ekonomik, sosyal ve kültürel haklardan yararlanmaya hakkı olduğunu teyit ederiz.

Ulusal azınlıkların etnik, kültürel, dil ve dini kimliklerinin korunacağını, ulusal azınlıklara mensup kişilerin bu kimliklerini ayrıma tabi tutulmaksızın ve kanun önünde tam bir eşitlikle, hür olarak ifade etmeye, korumaya ve geliştirmeye hakları olduğunu teyit ederiz.

Herkesin, haklarının ihlal halinde, ulusal ve Uluslararası alanda, yasal yollara başvurma hakkını garanti altına alacağız.

Bu ilkelere tam saygı, yeni Avrupa’yı üzerinde inşa etmeyi amaçladığımız temeli oluşturmaktadır.

Ülkelerimiz, demokratik kazanımları vazgeçilmez hale dönüştürebilmek amacıyla işbirliği yapacaklar ve birbirlerini destekleyeceklerdir.

Ekonomik Hürriyet ve Sorumluluk

Ekonomik hürriyet, sosyal adalet ve çevre sorumluluğu refah için vazgeçilmez unsurlardır.

Demokrasi içinde kullanılan ve hukukun üstünlüğü çerçevesinde korunan kişinin hür iradesi, başarılı bir ekonomik ve sosyal gelişme için gerekli temeli oluşturur. İnsan haysiyetine saygı gösterip, üstün tutan ekonomik faaliyeti teşvik edeceğiz.

Hürriyet ve siyasi çoğulculuk, dengeli ekonomik gelişmeye, refaha, sosyal adalete, istihdamı arttırmaya, ekonomik kaynakların verimli kullanılmasına zemin hazırlayacak Pazar ekonomilerinin geliştirilmesi olan ortak hedefimizin zorunlu unsurlarıdır. Pazar ekonomisine geçiş yönünde çaba harcayan ülkelerdeki değişimin başarısı önem taşımakta olduğu kadar hepimizin de çıkarınadır. Bu bize, ortak amacımız olan daha yüksek bir refah seviyesini paylaşma imkanını verecektir. Bu amaçla işbirliği yapacağız.

Çevrenin korunması ülkelerimizin paylaşmaları gereken bir sorumluluktur. Bu alandaki ulusal ve bölgesel çabaları desteklerken, daha geniş kapsamlı ortak hareket ihtiyacına da eğilmek mecburiyetindeyiz.

Taraf Devletler Arasında Dostane İlişkiler

Avrupa’da artık yeni bir çağ açılırken, Avrupa devletleri, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada arasında dostane ilişkiler ile işbirliğini geliştirmeye ve pekiştirmeye, halklarımız arasındaki dostluğu teşvik etmeye kararlıyız.

Avrupa’da demokrasiyi, barışı ve birliği desteklemek ve geliştirmek için Helsinki Nihai Senedi’nin On İlkesine tam bir sadakatle uyacağımızı taahhüt ederiz. On ilkenin geçerliliğinin devam ettiğini ve bu ilkelerin yürürlükte tutulması hususundaki kararlılığımızı teyit ediyoruz. Tüm ilkeler, her biri öteki ilkeler göz önünde tutularak yorumlanmak suretiyle, eşit değerde ve çekincesiz uygulanır. Bu ilkeler ilişkilerimizin temelini oluştururlar.

Birleşmiş Milletler Yasası ile yüklendiğimiz mükellefiyetler ve Helsinki Nihai Senedi’nin getirdiği taahhütlere uygun olarak, herhangi bir ülkenin toprak bütünlüğüne ya da siyasi bağımsızlığına karşı kuvvet kullanmaktan veya kuvvet kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da bu belgelerin ilke ve amaçlarıyla bağdaşmayan bir tarzda eylemde bulunmaktan sakınacağımız taahhüdünü tekrarlarız. Birleşmiş Milletler Yasası ile yüklenilen mükellefiyetlere uymamanın, Uluslararası hukukun ihlali olduğunu hatırlatırız.

Anlaşmazlıkları barışçı yollarla çözme taahhüdümüzü teyit ederiz. Taraf Devletler arasındaki çatışmaların önlenmesi ve çözümü için mekanizmalar geliştirmeyi kararlaştırmış bulunuyoruz.

Avrupa’nın bölünmüşlüğü sona ererken, güvenlik ilişkilerimize, birbirimizin bu alandaki tercih hürriyetine tam anlamıyla saygı göstererek, yeni bir nitelik kazandırmak yönünde çaba harcayacağız. Güvenlik bölünemez ve her Taraf Devletin güvenliği ayrılmaz bir şekilde diğer devletlerinkine bağlıdır. Dolayısıyla aramızda güveni ve güvenliği güçlendirmek ve silahların kontrolü ve silahsızlanmayı teşvik etme yolunda işbirliği yapacağımızı taahhüt ediyoruz.

İlişkilerinin geliştirilmesi konusunda Yirmi İki Ülkenin Ortak Deklarasyonunu memnuniyetle karşılıyoruz.

İlişkilerimizin temelinde demokratik değerlere, insan haklarına ve temel hak ve hürriyetlere ortak sadakatimiz yatacaktır. Devletlerimiz arasında barış ve güvenliği güçlendirmek için demokrasinin ileriye götürülmesinin, insan haklarına saygı ve riayetin elzem olduğuna eminiz. Halkların eşit haklara sahip olduklarını ve Birleşmiş Milletler Yasası ile Uluslararası hukukun, devletlerin toprak bütünlüklerini konu alanlar dahil, ilgili normlarına uygun olarak, kendi kaderlerini tayin hakkına sahip bulunduklarını tekrar teyit ederiz.

Siyasi danışmayı artırmak ve ekonomik, sosyal, çevresel, kültürel ve insanı sorunları çözümlemek amacıyla işbirliğini genişletmeye kararlıyız. Bu ortak amaç ve aramızda giderek artan karşılıklı bağımlılık onlarca yıldan bu yana devam eden güvensizliğin üstesinden gelinmesinde, istikrarın güçlendirilmesinde ve birleşik Avrupa’nın inşaasında bize yardımcı olacaktır.

Avrupa’nın bir barış kaynağı olmasını, diğer ülkelerle görüş alışverişine, diyaloga ve işbirliğine açık bulunmasını ve ilerideki tehlikelere karşı ortak mukabele arayışlarına katılmasını istiyoruz.

Güvenlik

Demokrasinin güçlendirilmesi ve güvenliğin artırılması aramızdaki dostane ilişkileri katkı sağlayacaktır.

Yirmi iki Taraf Devlet arasında silahlı kuvvetlerde indirime gidilmesini sağlayacak Avrupa’da Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşmasının imzalanmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Taraf Devletler arasında saydamlığa ve güvenin artmasına yol açacak yeni bir dizi güven ve güvenlik artırıcı önlemlerin kabulünü onaylıyoruz. Bunlar Avrupa’da istikrarın ve güvenliğin güçlendirilmesi yönünde önemli adımlardır.

AGİK süresi çerçevesinde güvenliğe ve işbirliğine getirilen yeni yaklaşımların yanısıra, Avrupa’da Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşmasının sonucu olarak, silahlı kuvvetlerde şimdiye değin görülmemiş ölçülerde indirime gidilmesi, Avrupa’da güvenliğin yeni bir anlam kazanmasına ve ilişkilerimize yeni bir boyut getirilmesine yol açacaktır. Bu çerçevede devletlerin kendi güvenlik düzenlemelerini seçme özgürlüklerini bütünüyle tanıyoruz.

Birlik

Yekvücut ve hür Avrupa yeni bir başlangıç aşamasındadır. Halklarımızı bu büyük çabaya katılmaya davet ederiz.

Almanya konusunda 12 Eylül 1990 tarihinde Moskova’da imzalanan Nihai Çözüm Antlaşmasını büyük bir memnuniyetle kaydediyor ve Alman halkının Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı Nihai Senedi ilkelerine uygun olarak ve komşularının tam mutabakatıyla tek bir devlet altında birleşmiş olmasını samimi bir memnuniyetle karşılıyoruz. Almanya’nın ulusal birliğinin sağlanması, istikrar, barış ve işbirliği yolundaki sorumluluklarını müdrik birleşik ve demokratik bir Avrupa’da adil ve kalıcı barış düzeninin tesisine önemli bir katkıdır.

Hem Kuzey Amerika ve hem de Avrupa ülkelerinin katılmış olmaları AGİK’in temel niteliğidir; bu husus, geçmişte elde edilen başarıları gözler önüne serdiği gibi AGİK sürecinin geleceği için de elzemdir. Ortak değerlere vazgeçilmez bağlılığımız ve ortak mirasımız bizi birbirimize kenetleyen bağlardır. Uluslarımızın zengin çeşitliliği ile tüm alanlarda işbirliğini genişletmek taahhüdümüzde birlik içindeyiz. Önümüzdeki engeller ancak ortak hareket, işbirliği ve dayanışma ile aşılabilir.

AGİK ve Dünya

Uluslarımızın kaderi diğer tüm ulusların kaderine bağlıdır. Birleşmiş Milletleri ve onun Uluslararası  barışın, güvenliğin ve adaletin tesisi yönündeki rolünün güçlendirilmesini bütünüyle destekliyoruz. Birleşmiş Milletlerin, yasasında kutsallaşan ilke ve amaçlarına bağlılığımızı bir kez daha teyit ediyor ve bu ilkelerin ihlalini kınıyoruz. Birleşmiş Milletlerin, dünya olaylarındaki artan rolünü ve devletlerimiz arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesine koşut olarak etkinliğinin artmasını hoşnutlukla karşılıyoruz.

Dünyanın büyük bir bölümünde korkunç boyutlara ulaşan ihtiyaçları müdrik olarak, kendimizi diğer tüm ülkelerle dayanışmaya adıyoruz. Dolayısıyla bu gün Paris’ten dünyanın tüm uluslarına çağrıda bulunuyoruz. Temel insani değerler manzumesini korumak ve yüceltmek yolundaki ortak çabalarda tüm ülkelere katılmaya hazırız.

GELECEK İÇİN REHBER İLKELER

İnsani Boyut

AGİK’in tüm ülke ve hükümlerinin bütünüyle uygulanması yönündeki kesin taahhüdümüzden hareket ederek, halklarımızın ihtiyaç ve emellerine cevap vermek üzere, işbirliğimizin dengeli ve kapsamlı bir şekilde geliştirilmesine yeni bir ivme kazandırmaya karar vermiş bulunuyoruz.

İnsan haklarına ve temel hürriyetlere duyduğumuz saygının vazgeçilmez olduğunu beyan ederiz. AGİK’in insani boyutla ilgili hükümlerini bütünüyle uygulayacak ve geliştireceğiz.

İnsani Boyut Konferansı Kopenhag Toplantısı Belgesi’nden hareketle demokratik kurumların güçlendirilmesi ve hukukun üstünlüğü uygulamasının geliştirilmesi için işbirliği yapacağız. Bu amaçla, Oslo’da 14-15 Kasım 1991 tarihlerinde bir uzmanlar semineri düzenlenmesini kararlaştırmış bulunuyoruz.

Ulusal azınlıkların toplumlarımızın hayatına zengin katkılarını arttırmak azmiyle, durumlarının daha da iyileştirilmesine çalışacağız. Barış, adalet, istikrar ve demokrasinin yanısıra halklarımız arasındaki dostane ilişkilerin de ulusal azınlıkların etnik, kültürel, dil ve dini kimliklerinin korunmasını ve bu kimliğin kuvvetlendirilmesi için gerekli şartların yaratılmasını gerektirdiğine ilişkin derin inancımızı teyit ederiz. Ulusal azınlıklarla ilgili sorunların ancak demokratik bir siyasi çerçevede tatminkar olarak çözümlenebileceğini beyan ederiz. Ulusal azınlıklara mensup fertlerin haklarına, evrensel insan haklarının bir parçası olarak, bütünüyle saygı gösterilmesi gerektiğini de kabul ediyoruz. Ulusal azınlıkların daha iyi korunması ve ulusal azınlıklar konusundaki işbirliğinin artırılması yönündeki acil gereksinmeyi müdrik olarak, Cenevre’de 1-19 Temmuz 1991 tarihlerinde ulusal azınlıklar konusunda bir uzmanlar toplantısı düzenlenmesini kararlaştırmış bulunuyoruz.

Her çeşit ırkçı ve etnik nefret, Yahudi düşmanlığı, yabancı düşmanlığı, ayrımcılık ile dini ve ideolojik gerekçelere dayanan zulümle mücadeleye kararlı olduğumuzu ifade ederiz.

AGİK yükümlülüklerine uygun olarak seyahat özgürlüğü ve vatandaşlarımız arasındaki temaslar ile serbest bilgi ve fikir akışının özgür toplumların ve serpilen kültürlerin idamesi ve gelişmesi için zaruri olduğunu vurgularız. Ülkelerimiz arasında turizmin ve ziyaretlerin artmasını memnuniyetle karşılıyoruz.

İnsani boyut mekanizması yararlılığını ispatlamıştır ve bunun bir sonucu olarak bu mekanizmanın, diğer hususlar meyanında, uzmanların ya da insan hakları konularında tecrübe sahibi tanınmış şahsiyetlerin hizmetlerinden yararlanılmasını öngören yeni usulleri içerecek şekilde genişletilmesinde kararlıyız. Bu mekanizma çerçevesinde fertlerin, haklarının korunması sürecine katılmasını sağlayacağız. Dolayısıyla, bu alandaki taahhütlerimizi özellikle İnsani Boyut Konferansı  Moskova toplantısında, devletlerimizin taraf bulunabileceği mevcut Uluslararası anlaşmalardaki yükümlülüklerini sınırlamaksızın, geliştirmeyi üstleniyoruz.

Güvenlik

Avrupa’da değişmekte olan siyasi ve askeri ortam, askeri güvenlik alanındaki ortak çabalar için yeni imkanlar yaratmaktadır. Avrupa’da Konvansiyonel Kuvvetler Antlaşması ile Güven ve Güvenlik Artırıcı Önlemler Görüşmeleri’nde sağlanan önemli gelişmeleri daha da ileri götüreceğiz. Güven ve Güvenlik Artırıcı Önlemler Görüşmeleri’ni, aynı görev yönergesiyle sürdürmeyi ve Helsinki’de 1992’de yapılacak AGİK İzleme Toplantısı’ndan önce sonuçlandırma yollarını aramayı taahhüt ederiz. İlgili Taraf Devletlerin Avrupa’da konvansiyonel kuvvetler müzakerelerini aynı görev yönergesiyle sürdürme ve Helsinki İzleme Toplantısı’ndan önce sonuçlandırma kararlarını da memnuniyetle karşılıyoruz. Ulusal bir hazırlık döneminden sonra Taraf Devletler arasında güvenlik alanında daha kapsamlı bir işbirliğine gidilmesi ve Helsinki İzleme Toplantısı’nı takiben 1992 yılına kadar bütün Taraf Devletlere açık yeni silahsızlanma ve güven ve güvenlik artırıcı önlemler müzakerelerine başlanması amacına yönelik olarak otuz dört Taraf Devlet arasında görüşme ve danışmalarda bulunulmasını bekliyoruz.

Mümkün olan en kısa zamanda toplanacak ve kimyasal silahları yasaklayacak denetlenebilir, global ve kapsamlı bir Sözleşmenin sonuçlandırılması çağrısında bulunuyor ve bu Sözleşmeyi imzalayan ilk devletler olma arzumuzu izhar ediyoruz.

Serbest Semalar girişiminin önemini teyit ediyor ve görüşmelerin mümkün olan en kısa zamanda başarıyla sonuçlandırılması çağrısında bulunuyoruz.

Avrupa’da çatışma tehdidi azalmış olmakla birlikte, diğer tehlikeler toplumlarımızın istikrarını tehdit etmektedir. Taraf Devletlerin bağımsızlıklarını, egemen eşitliklerini ya da toprak bütünlüklerini ihlal eden faaliyetlere karşı demokratik kurumları savunmada işbirliği yapmaya kararlıyız. Bunlar içinde dış baskı, zorlama ve yıkıcılık gibi yasadışı faaliyetler de vardır.

Terörizmin her eylemini, metodunu ve tatbikini caniyane olarak tanımlayarak kayıtsız şartsız kınıyor ve terörizmin hem ikili ve hem de çok taraflı işbirliği yoluyla yok edilmesi için çalışmaktaki kararlılığımızı ifade ediyoruz. Uyuşturucu madde kaçakçılığına karşı mücadelede de yine ortak hareket edeceğiz.

Devletlerin kuvvete başvurmaktan veya kuvvete başvurma tehdidinde bulunmaktan kaçınma görevlerini tamamlayan temel unsurlardan birini de uyuşmazlıkların barışçı yollardan çözümünün oluşturduğunu ve her ikisinin de Uluslararası barış ve güvenliğin korunması ve güçlendirilmesi için zorunlu faktörleri teşkil ettiğini müdrik olarak, doğması muhtemel çatışmaları siyasi yollarla etkin biçimde önleme yollarını aratmakta kalmayacak, aynı zamanda, ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkları barışçı yollardan çözmek için Uluslararası hukuka uygun mekanizmalar geliştireceğiz. Dolayısıyla, bu alanda yeni işbirliği yolları ve özellikle üçüncü tarafların zorunlu katılımını da içeren uyuşmazlıkların barışçı yollardan çözümü yöntemleri geliştirmeyi üstleniyoruz. 1991 yılı başında Valetta’da yapılacak uyuşmazlıkların barışçı yollardan çözümü toplantısının yarattığı imkandan bu çerçevede tam olarak yararlanılması gerektiğini vurgularız. Dışişleri Bakanları Konseyi, Valetta toplantısı raporunu dikkate alacaktır.

Ekonomik İşbirliği

Pazar ekonomisine dayanan ekonomik işbirliğinin ilişkilerimizin vazgeçilmez bir unsuru olduğunu ve bunun müreffeh ve birleşik Avrupa’nın kurulmasında araç, teşkil edeceğini vurgularız. Sonuçlarını kuvvetle desteklediğimiz Ekonomik İşbirliği Bonn Konferansı Belgesi’nde de ifadesini bulduğu gibi demokratik kurumlar ve ekonomik özgürlük, ekonomik ve sosyal gelişmeyi hızlandırır.

Ekonomik, bilimsel ve teknolojik alanlardaki işbirliğinin AGİK’in temel direklerinden biri haline geldiğine dikkat çekeriz. Taraf Devletler bu alandaki gelişmeleri periyodik olarak gözden geçirmeli ve bu sürece yeni katkılarda bulunmalıdırlar.

Aramızdaki genel ekonomik işbirliğinin genişletilmesi, hür teşebbüsün teşvik edilmesi ve ticaretin GATT kurallarına göre artırılması ve çeşitlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Sosyal adaleti ve gelişmeyi güçlendirecek, halklarımızın refahını daha da ileriye götüreceğiz. Bu çerçevede, işsizlik sorununa karşı etkin politikalar geliştirilmesinin önemini müdrikiz.

24’ler Grubunun esasen üstlenmiş olduğu gibi, demokratik ülkelerin pazar ekonomisine geçiş ve kendine yeten ekonomik ve sosyal büyüme ortamının yaratılması çabalarını desteklemeyi sürdürme gereğini teyit ederiz. Bu ülkelerin Uluslararası ekonomik ve mali sistemle, faydalarının yanısıra kurallarını da kabul edecek şekilde bütünleşmeleri gereğine dikkat çekeriz.

AGİK süresince ekonomik işbirliğinin artan önemi çerçevesinde kalkınmakta olan Taraf Devletlerin çıkarlarının göz önüne alınması gerektiğini düşünüyoruz.

İnsan haklarına saygı, insan hakları ve temel hürriyetlerin geliştirilmesi ile bilimsel gelişme arasındaki bağlantıyı hatırlatırız. Bilim ve teknoloji alanındaki işbirliği ekonomik ve sosyal kalkınmada temel bir rol oynayacaktır. Dolayısıyla Taraf Devletler arasındaki mevcut teknolojik uçurumun üstesinden gelebilmek maksadıyla bu alandaki işbirliği uygun bilimsel ve teknolojik enformasyon ile bilginin daha büyük oranda paylaşılması yönünde seyretmelidir. Taraf Devletleri insan potansiyelini ve hür teşebbüs ruhunu geliştirmek için birlikte çalışmaya teşvik ederiz.

Ekonomik ve sosyal kalkınma için ülkelerimiz arasında enerji, nakliye ve turizm alanlarında işbirliği yapılmasına gerekli hızı kazandırmaya kararlıyız. Çevre sorunlarına dikkat edilmek kaydıyla, enerji kaynaklarının ekonomik ve akılcı bir şekilde geliştirilmesi için en uygun şartların yaratılması yolundaki pratik adımları bilhassa memnuniyetle karşılıyoruz.

Avrupa Topluluğu’nun siyasi ve ekonomik gelişmesindeki önemli rolünü kabul ediyoruz. Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (ECE/UN), Bretton Woods Kurumları, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ve Uluslararası Ticaret Odası (ICC) gibi Uluslararası ekonomik örgütlerin de, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) kurulmasıyla güçlenecek olan ekonomik işbirliğinin daha da ileriye götürülmesinde önemli görevleri olacaktır. Hedeflerimize ulaşabilmek için bu örgütlerin faaliyetlerinde etkin bir eşgüdüme gidilmesi gerekliliğini vurgular ve bütün ülkelerin bu faaliyetlere katılmaları için yöntemler bulunması ihtiyacına işaret ederiz.

Çevre

Çevre sorunlarının ivedilikle üstesinden gelinmesi gereğini ve bu alanda tek tek ve birlikte çaba gösterilmesinin taşıyacağı önemi müdrikiz. Hava, su ve toprakta sağlam bir ekolojik dengenin yeniden tesisi ve idamesi için çevremizi korumak ve geliştirmek maksadıyla çabalarımızı yoğunlaştırmayı taahhüt ederiz. Bu amaçla, çevreye ilişkin ortak yükümlülükler ve hedeflerin oluşturulmasında AGİK sürecinden azami ölçüde yararlanmaya ve böylelikle Sofya Çevre Koruma Toplantısı Raporu’nda öngörülen faaliyetleri sürdürmeye kararlıyız.

Çevrenin geliştirilmesinde fertlere ve kamuya teşebbüs imkanı sağlayacak iyi bilgilendirilmiş bir toplumun rolünün önemine dikkat çekeriz. Bu amaçla, uygulanan politika, proje ve programların çevre üzerindeki etkilerinin halka açıklanmasının yanısıra, çevreyle ilgili toplum bilincini ve eğitimi geliştireceğimizi beyan ederiz. Gerekli önlemleri alabilmek için imkanları yetersiz kalan ülkeleri destekleme zaruretinin bilinciyle temiz ve düşük atık teknolojisine geçilmesine öncelik veriyoruz.

Çevre konusundaki politikaların etkin bir şekilde uygulanabilmeleri için bunların uygun yasal önlemler ve idari düzenlemelerle desteklenmesi gerektiğini belirtiriz.

Mevcut taahhütlere uyulup uyulmadığını düzenli bir şekilde değerlendirecek ve ayrıca, çevrenin durumu ile çevreye yönelebilecek muhtemel tehlikeler konusunda bilgi vermeyi ve bilgi alışverişini mümkün kılacak daha iddialı yükümlülüklerin geliştirilmesi için yeni önlemler alınması gerektiğini vurgularız. Avrupa Çevre Ajansı’nın (EEA) kurulmasını da memnuniyetle karşılıyoruz.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (ECE/UN) ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) gibi çevrenin korunmasıyla ilgilenen Uluslararası örgütlerde izlenecek politikaların gözden geçirilmesi, sorunlara yönelik çalışmalar yapılmasını ve tatbiki faaliyetlerde bulunulmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Bu örgütler arasındaki işbirliğinin geliştirilmesinin ve etkin bir koordinasyona gidilmesinin gerekliliğini de vurgularız.

Kültür

Ortak Avrupa kültürümüzün ve paylaştığımız ortak değerlerin kıtanın bölünmüşlüğüne son verilmesindeki önemli katkısını takdir ediyoruz. Bu itibarla, yaratıcı özgürlüğe ve tüm zenginliği ve çeşitliliğiyle kültürel ve manevi mirasımızın korunmasına ve güçlendirilmesine bağımlılığımızı vurgularız.

Avrupa’daki son değişikliklerin ışığı altında Krakow Sempozyumunun taşıdığı artan önemi vurguluyor ve kültür alanında daha yoğun bir işbirliğine gidilmesi için bu sempozyumca rehber ilkeler belirlenmesini bekliyoruz. Avrupa Konseyi’ni bu sempozyuma katkıda bulunmaya davet ediyoruz.

Halklarımız arasında daha fazla yakınlık oluşturmak amacıyla Taraf Devletlerin birbirlerinin şehirlerinde kültür merkezleri açmalarını ve aynı zamanda görsel-işitsel alanda da yoğun işbirliği yapılmasını ve müzik, tiyatro, edebiyat ve sanat alanlarında daha geniş temaslarda bulunulmasını destekliyoruz.

Kültürel mübadelede, eğitimin her alanında işbirliği ve diğer Taraf Devletlerin dillerinde eğitim ve öğretim yoluyla, özellikle gençler arasında karşılıklı anlayışı güçlendirmek üzere ulusal politikalarımız çerçevesinde özel çaba harcamaya kararlıyız. Bu çabaların ilk sonuçlarını 1992’de yapılacak Helsinki İzleme Toplantısı’nda gözden geçireceğiz.

Göçmen İşçiler

Misafir oldukları ülkelerde kanunlara uygun olarak ikamet eden göçmen işçiler ve ailelerinin sorunlarının ekonomik, kültürel ve sosyal yönleri kadar insani bir boyutu bulunduğunu da kabul ediyoruz. Haklarının korunması ve geliştirilmesi ile ilgili Uluslararası yükümlülüklerin yerine getirilmesinin ortak kaygımız olduğunu teyit ediyoruz.

Akdeniz

Avrupa’da meydana gelen temel siyasi değişikliklerin Akdeniz bölgesine olumlu bir yansımada bulunacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla, Avrupa’nın istikrarı için önemli bir faktör oluşturan Akdeniz’de işbirliği ve güvenliği güçlendirme çabalarını sürdüreceğiz. Sonuçlarını hepimizin desteklediği Akdeniz Palma de Mallorca Toplantısı Raporu’nu memnuniyetle karşılıyoruz.

Bölgede devam eden gerginliklerden endişe duyuyor ve belirgin önemli sorunlara Nihai Senet İlkelerine saygıya dayalı, barışçı yollarla adil, geçerli ve kalıcı çözümler bulunması için çabalarımızı artırma kararlılığımızı tekrarlıyoruz.

Taraf olmayan Akdeniz ülkeleriyle ilişkilerimizi çeşitlendirmek ve ahenkli bir şekilde geliştirmek için uygun şartları yaratmak istiyoruz. Bu ülkelerle yoğunlaştırılmış işbirliği, ekonomik ve sosyal gelişmeyi teşvik etmek ve böylelikle istikrarı pekiştirmek amacıyla yürütülecektir. Bu sonuca ulaşmak için, Avrupa ve onun Akdeniz’deki komşuları arasındaki refah uçurumunu büyük ölçüde kapatmaya yönelik olarak bu ülkelerle birlikte çalışacağız.

Hükümet-dışı Kuruluşlar

Hükümet-dışı kuruluşların, dini ve diğer grupların ve fertlerin AGİK hedeflerine ulaşılmasındaki önemli rollerini hatırlatır ve faaliyetlerini, Taraf Devletlerin, AGİK çerçevesindeki yükümlülüklerini yerine getirmeleri amacıyla, kolaylaştırmaya çalışacağımızı açıklarız. bu kurumlar, gruplar ve fertler, önemli görevlerini yerine getirebilmek için, AGİK’in faaliyetlerine ve yeni yapılarına uygun bir şekilde katılmalıdırlar.

AGİK SÜRECİNİN YENİ YAPI VE KURUMLARI

İnsan haklarına, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne saygıyı pekiştirmek, Avrupa’da barışı güçlendirmek ve birliği geliştirmek yönündeki ortak çabalarımız, siyasi diyaloga yeni bir vasıf kazandırmaya ve işbirliğine, dolayısıyla AGİK yapılarının geliştirilmesine bağlıdır.

Gelecekte ilişkilerimizin şekillendirilmesi için her seviyedeki danışmanların artırılması büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla aşağıdaki kararları almış bulunuyoruz.

Biz, Devlet ya da Hükümet Başkanları, bundan sonra 1992’de Helsinki’de yapılacak AGİK İzleme Toplantısı vesilesiyle buluşacağız. Ondan sonra da müteakip izleme toplantılarında bir araya geleceğiz.

Dışişleri Bakanlarımız, Konsey olarak, her yıl asgari bir defa düzenli olarak toplanacaklardır. Bu toplantılar AGİK süreci içindeki siyasi danışmanların merkezi forumunu teşkil edecektir. Konsey, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansıyla ilgili konuları gözden geçirecek ve gerekli kararları alacaktır. Konsey’in ilk toplantısı Berlin’de yapılacaktır. Kıdemli Memurlar Komitesi, Konsey toplantılarını hazırlayacak ve kararlarını yürütecektir. Komite, güncel sorunları gözden geçirecek, Konsey’e tavsiyede bulunmak dahil, uygun kararları alabilecektir.

Acil sorunları görüşmek üzere Taraf Devletler temsilcilerimizin katılacakları toplantılar düzenlenmesi kararlaştırılabilecektir. Konsey, aciliyet kasbeden konularda Kıdemli Memurlar Komitesi’nin toplanması için kurallar geliştirilmesini inceleyecektir.

Diğer bakanların toplanmalarına da Taraf Devletlerce karar verilebilir.

Bu danışmalara idari destek sağlamak amacıyla Prag’da bir Sekretarya kuruyoruz.

İzleme toplantıları, Taraf Devletlerin gelişmeleri değerlendirebilmeleri, taahhütlerinin uygulanmasını gözden geçirmeleri ve AGİK süreci içinde atılacak diğer adımları incelemelerine imkan hazırlamak üzere, kural olarak, iki yılda bir yapılacaktır.

Çatışma riskini azaltmada Konsey’e yardımcı olmak üzere Viyana’da Çatışma Önleme Merkezi kurulmasını kararlaştırmış bulunuyoruz.

Taraf Devletler arasında seçimler konusunda temasları kolaylaştırmak ve bilgi değişimini sağlamak amacıyla Varşova’da Hür Seçimler Bürosu kurmaya karar vermiş bulunuyoruz.

Parlamenterlerin AGİK sürecinde oynayabilecekleri önemli rolü göz önünde tutarak, özellikle bütün Taraf Devletler parlamento üyelerine kapsayan bir AGİK parlamenter asamblesi kurulması yoluyla, parlamenterleri AGİK’e daha geniş katılımda bulunmaya davet ediyoruz. Bu amaçla, bu alandaki mevcut deneyimlerden ve mevcut çalışmalardan yararlanarak, böyle bir AGİK parlamento yapısının faaliyet alanlarını, çalışma yöntemlerini ve iç tüzüğünü görüşmek üzere parlamenterler seviyesinde temaslar yapılmasını bekliyoruz.

Dışişleri Bakanlarımızdan bu konuyu Konsey’in ilk toplantısında ele almalarını istiyoruz.

Yeni bir Avrupa İçin Paris Yasası’nda bulunan bazı hükümlerin usul ve organizasyonuna ilişkin yöntemler, Paris Yasası ile birlikte kabul edilen Tamamlayıcı Belge’de belirtilmiştir.

Konseyi, Tamamlayıcı Belge’nin yanısıra, mevcut belgedeki kararların uygulanmasını temin için gerekli olabilecek tedbirleri almakla ve Avrupa’da güvenlik ve işbirliğinin güçlendirilmesi için yeni çabaları incelemekle görevlendiriyoruz. Konsey, Tamamlayıcı Belge’de gerekli gördüğü her değişikliği yapabilir.

İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, Rusça ve İspanyolca dillerinde yazılan Yeni Bir Avrupa İçin Paris Yasası’nın aslı, arşivlerinde saklanmak üzere Fransız Cumhuriyeti Hükümeti’ne verilecektir. Taraf Devletler Fransız Cumhuriyeti Hükümeti’nden Paris Yasası’nın aslına uygun nüshasını alacaklardır.

Paris Yasası’nın metni, dağıtımı ve mümkün olan en yaygın şekilde öğrenilmesi için bütün Taraf Devletlerce yayınlanacaktır.

Fransız Cumhuriyeti Hükümeti’nden, Birleşmiş Milletler Yasası’nın 102. maddesi gereği kayda alınmasına imkan olmayan Yeni Bir Avrupa İçin Paris Yasası’nın metnini, Birleşmiş Milletlerin resmi belgesi olarak örgüt üyesi tüm üyelere dağıtılması için Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine göndermesi istenmiştir.

Fransız Cumhuriyeti Hükümeti’nden, Paris Yasası’nın metnini metinde adı geçen diğer tüm Uluslararası örgütlere göndermesi de rica edilmiştir.

Biz, Taraf Devletlerin aşağıda belirtilen yüksek temsilcileri, Zirve Toplantısı’nın sonuçlarına verdiğimiz büyük siyasi önemi müdrik olarak ve kabul ettiğimiz kararlar uyarınca hareket etme kararlılığımızı beyan ederek, aşağıya imzalarımızı atıyoruz.

 



* Başbakanlık, Basın ve Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü., Yeni Bir Avrupa İçin Paris Yasası, Ankara: 1990.