AVRUPA GÜVENLİK VE İŞBİRLİĞİ KONFERANSI

SONUÇ BİLDİRGESİ

(HELSİNKİ BELGESİ)

 

1 Ağustos 1975

 

3 Temmuz 1973’te Helsinki’de açılan ve 18 Eylül 1973’ten 21 Temmuz 1985’e kadar Cenevre’de süregelen Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı, 1 Ağustos 1975’te Helsinki’de toplanan Amerika Birleşik Devletleri, Avusturya, Birleşik Krallık, Belçika, Bulgaristan, Çekoslovakya, Danimarka, Demokratik Almanya, Federal Almanya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Kanada, Kıbrıs, Lihtenştayn, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Monako, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, San Marino, Sovyetler Birliği, Türkiye, Vatikan, Yugoslavya ve Yunanistan Yüksek Temsilcileri tarafından sonuçlandırılmıştır.

Halklarının yararı için ilişkilerini geliştirmek ve yoğunlaştırmak ve aralarında ve dünyanın öteki Devletleriyle barış içinde yaşamanın yanısıra, Avrupa’da barış, güvenlik, adalet ve işbirliğine katkıda bulunmak siyasal isteminden yola çıkarak;

Sonuç olarak, Konferansın sonuçlarına tam bir işlerlik kazandırmak ve gerek kendi Devletleri arasında, gerekse tüm Avrupa’da bu sonuçlardan sağlanacak yararları devşirme ve böylece, uluslararası yumuşama sürecini genişletmeye, derinleştirmeye ve sürekli ve kalıcı bir duruma getirmeye kararlı olarak;

Katılan Devletlerin Yüksek Temsilcileri aşağıdaki hükümleri resmen benimsemiştir:

Avrupa’da Güvenliğe İlişkin Sorunlar

Avrupa’da Güvenlik ve İşbirliği Konferansına katılan Devletler; aralarında daha iyi ilişkiler geliştirme ve halklarının herhangi bir tehditten ya da güvenliklerine karşı bir girişimden arınmış olarak gerçek ve sürekli bir barış içinde yaşayabileceği koşulları sağlama amaçlarını yeniden belirterek;

Uluslararası yumuşamayı hem sürekli, hem de giderek daha canlı ve evrensel kapsamlı bir sürece dönüştürmek için çaba göstermenin gereğine ve Avrupa’da Güvenlik İşbirliği Konferansı sonuçlarının uygulanmasının bu sürece önemli katkıda bulunacağına inanarak;

Avrupa’da Güvenlik ve İşbirliği Konferansında öne sürülen amaçları başarma konusunda Konferansa katılan Devletlerin ortak niyetleri kadar halkları arasındaki dayanışmanın; aralarında her alanda daha iyi ve daha yakın ilişkilerin gelişmesine ve önceki ilişkilerin niteliğinden kaynaklanan çatışmaları gidermeye ve karşılıklı anlayışı geliştirmeye yol açacağını gözönüne alarak;

Ortak tarihlerinin bilinciyle ve gelenek ve değerleri arasındaki ortak öğelerin ilişkilerini geliştirmelerinde kendilerine yardımcı olabileceğini bilerek, konumlarının ve görüşlerinin özgünlüğünü ve çeşitliliğini gözönünde bulundurarak güvensizliği giderip güven duygusunu geliştirmek ve bölünmelere yol açan sorunları çözerek insanlık yararına işbirliği yapmak amacıyla çabalarını birleştirme olanaklarını araştırma isteğiyle;

Avrupa’da ve tüm Dünyada barışla güvenlik arasındaki yakın ilişkinin bilinciyle herbirinin dünya barış ve güvenliğinin güçlendirilmesine ve tüm haklara temel hakların, ekonomik ve toplumsal gelişme ve gönencin sağlanmasına katkılarının gereğine inanarak; aşağıdaki hükümleri kabul etmiştir:

Katılan Devletler Arasındaki İlişkileri Yöneten İlkeler Bildirgesi

Katılan Devletler;

Barış, güvenlik ve adalete ve dostça ilişkilerle işbirliğinin sürekli geliştirilmesine bağlılıklarını yeniden belirterek;

Halkların çıkar ve beklentilerini yansıtan bu bağlılığın katılan her Devlet için bugün ve gelecekte geçmiş deneyimlerin artırdığı bir sorumluluk oluşturduğunu bilerek;

Birleşmiş Milletler üyeliği gereğince ve Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkeleri uyarınca Birleşmiş Milletlere ve onun Uluslararası barış, güvenlik ve adaletin güçlendirilmesi, Uluslararası sorunların çözümlenmesi ve devletler arasında dostça ilişkiler ve işbirliğinin geliştirilmesi yolundaki rol ve etkinliğinin artırılmasına tam ve etkin desteklerini yeniden belirterek;

Aşağıda öne sürülen ve Birleşmiş Milletler Antlaşmasına uygun olan ilkelere ve bu ilkeleri uygularken Birleşmiş Milletler Antlaşmasının amaç ve ilkelerine uygun davranışta bulunma yolundaki ortak istemlerini dile getirerek;

Büyüklüğü, coğrafi konumu ve ekonomik gelişme düzeyi ya da siyasal, ekonomik ve toplumsal sistemi ne olursa olsun, her Devletin tüm öteki katılan Devletlerle ilişkilerinde, tümü birincil önem taşıyan ve karşılıklı ilişkilerini yönetecek olan aşağıdaki ilkelere saygı göstermeye ve bunları uygulamaya koymada kararlı olduğunu ilan eder:

 

I.                    Egemen Eşitlik, Egemenliğin, Niteliğindeki Haklara Saygı

Katılan Devletler, herbirinin egemen eşitliğine ve kişiliğine ve özellikle, her Devletin yargı eşitliği, toprak bütünlüğü ve özgürlük ve siyasal bağımsızlık hakları dahil, egemenliğinin niteliğinde bulunan ve egemenliğin kapsadığı tüm haklarına saygı gösterir. Yine katılan Devletler, herbirinin yasa ve düzenlemelerini belirleme hakları gibi, siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel sistemlerini özgürce seçme ve geliştirme haklarına da saygı duyar.

Tüm katılan Devletlerin Uluslararası hukuk çerçevesi içinde eşit hak ve ödevleri vardır. Uluslararası hukuka ve bu Bildirgenin anlayışına uygun olarak öteki Devletlerle ilişkilerini dilediğince kurup yürütme konusunda her birinin hakkına saygı gösterir. Uluslararası hukuk uyarınca, barışçı yollardan ve sözleşmelerle sınırlarının değişebileceğini gözönünde bulundurur. Aynı zamanda, Uluslararası örgütlere üye olup olmamakta, bağlaşma anlaşmaları dahil, ikili ya da çok yanlı anlaşmalara taraf olup olmamakta özgür oldukları gibi, yansız kalma hakları da vardır.

II.                  Güç Tehdidine Başvurmaktan ya da Güç Kullanmaktan Kaçınma

Katılan Devletler, genel olarak Uluslararası ilişkilerinde olduğu gibi, karşılıklı ilişkilerinde, herhangi bir Devletin toprak bütünlüğü yada siyasal bağımsızlığına karşı güç tehdidinde bulunmaktan ya da güç kullanmaktan ya da Birleşmiş Milletlerin amaçlarıyla ve bu Bildirgeyle bağdaşmayan bir başka biçimde davranmaktan kaçınırlar. Bu ilkeye aykırı olarak güç tehdidinde ya da güç kullanmaya başvurmayı hiçbir gerekçe haklı gösteremez.

Buna göre, katılan Devletler, bir başka katılan Devlete karşı, güç tehdidine başvurma ya da dolaylı dolaysız güç kullanma niteliğinde bir davranışta bulunmaktan kaçınır. Bunun gibi, bir başka katılan Devleti egemenlik haklarını tam kullanmaktan alıkoymak amacıyla herhangi bir güç gösterisinden kaçınır. Yine bunun gibi, karşılıklı ilişkilerinde güç kullanarak misillemede bulunmaktan kaçınır.

Anlaşmazlıkları ya da anlaşmazlığa yol açabilecek sorunları çözüme bağlama yolu olarak güç tehdidine ya da güce başvurulamaz.

III.               Sınırların Çiğnenemezliği

Katılan Devletler, Avrupa’daki tüm Devletlerin sınırları gibi, birbirlerinin sınırlarını da çiğnenmez sayar ve bu nedenle bugün ve gelecekte bu sınırlara saldırıda bulunmaktan kaçınır.

Buna göre, katılan Devletlerden herhangi birinin topraklarının bir bölümünü ya da tümünü ele geçirme ya da zorla alma yolunda bir istemde ya da davranışta bulunmaktan da kaçınır.

IV.                Devletlerin Toprak Bütünlüğü

Katılan Devletler, katılan Devletlerden her birinin toprak bütünlüğüne saygı gösterir.

Buna göre, katılan bir Devletin toprak bütünlüğü, siyasal bağımsızlığı ya da birliğine karşı Birleşmiş Milletler Antlaşmasının amaç ve ilkeleriyle bağdaşmaz herhangi bir eylemden, özellikle bir güç tehdidinde bulunmaktan ya da güç kullanma niteliği taşıyan bir davranıştan kaçınır.

Bunun gibi, katılan Devletler, bir başkasının toprağını uluslararası hukuka aykırı olarak askeri bir işgal ya da doğrudan ya da dolaylı başka bir güç kullanma konusu yapmaktan ya da gibi önlemlere ya da bunları kullanma tehdidine başvurarak ele geçirmekten kaçınır. Bu gibi hiçbir işgal ya da ele geçirme yasal sayılamaz.

V.                  Anlaşmazlıkların Barışçı Yoldan Çözümü

Katılan Devletler, aralarındaki anlaşmazlıkları, Uluslararası barış ve güvenliği tehlikeye sokmayacak ve adaleti zedelemeyecek biçimde barışçı yollarla çözüme bağlar.

İyiniyet ve işbirliği anlayışla, uluslararası hukuk temeli üzerinde kısa sürede ve adaletli bir çözüme ulaşmak üzere çaba gösterir.

Bu amaçla, taraf oldukları anlaşmazlıklarda önceden kabul edilmiş her hangi bir çözüm yöntemi dahil, görüşmeler, incelemeler, arabuluculuk, uzlaşma, hakemlik, yargısal çözümlere ya da kendi seçecekleri başka barışçı yollara başvurur.

Yukarıda sayılan barışçı yollardan herhangi biriyle bir çözüme ulaşılamadığında, bir anlaşmazlığın tarafları, bu anlaşmazlığı sonuca bağlamak üzere karşılıklı olarak uzlaşabilecekleri bir yol aramayı sürdürür.

Öteki Devletler gibi, aralarında anlaşmazlık bulunan katılan Devletler, bu durumu, uluslararası barış ve güvenliği tehlikeye sokacak ve böylece anlaşmazlığa barışçı bir çözüm bulmayı daha da güçleştirecek ölçüde büyütülebilecek herhangi bir eylemden kaçınır.

VI.                İçişlerine Karışmama

Katılan Devletler, karşılıklı ilişkileri ne olursa olsun, bir başka katılan Devletin iç yargı yetkisi içine giren iç ve dış işlerine doğrudan ya da dolaylı, tek tek ya da topluca herhangi bir karışmada bulunmaktan kaçınır.

Buna göre, bir başka katılan Devlete karşı herhangi bir biçimde bir silahlı karışmadan ya da böyle bir karışma tehdidinde bulunmaktan kaçınır.

Bunun gibi, hangi koşulda olursa olsun, bir başka Devletin egemenliğinin niteliğinde bulunan haklarını kendi çıkarlarına bağlı kılmak ve böylece herhangi bir yarar sağlamak üzere tasarlanmış herhangi bir başka askeri ya da siyasal, ekonomik ya da başka zorlamalarda bulunmaktan kaçınır.

Buna göre, ötekilerin yanısıra, doğrudan ya da dolaylı olarak terörist eylemlere yardımcı olmaktan ya da başka bir katılan Devletin rejimini zorla çökertmeye yönelik yıkıcı ve benzeri eylemlerde bulunmaktan kaçınır.

VII.             Düşünce, Vicdan, Din ya da İnanç Özgürlüğü Dahil İnsan Haklarına ve Temel Özgürlüklere Saygı

Katılan Devletler ırk, cinsiyet, dil ya da din ayrımı gözetmeksizin herkes için düşünce, vicdan, din ya da inanç özgürlüğü dahil, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı gösterir.

Herbiri insan kişiliğinin niteliğindeki onurdan doğan ve bu kişiliğin özgür ve tam gelişmesi için temel olan kişisel, siyasal, ekonomik, toplumsal, kültürel ve öteki hakların etkin biçimde kullanılmasını güdüleyerek özendirir. Bu çerçeve içinde katılan devletler, bireyin, tek başın ya da başkalarıyla birlikte kendi vicdanı uyarınca din ya da inancını açıklama ve uygulama özgürlüğünü tanır ve ona saygı gösterir.

Ülkelerinde ulusal azınlıklar bulunan katılan Devletler, bu azınlıklardan olan kişilerin yasa önünde eşitlik hakkına saygı göstererek onlara insan hakları ve temel özgürlüklerden gerçekten yararlanmaları için tam fırsat tanır ve bu amaçla bu alandaki yasal çıkarlarını korur.

Katılan Devletler, insan hakları ve temel özgürlüklere saygının, kendileri ve tüm Devletler arasında dostça ilişkiler ve işbirliğinin gelişmesini sağlamak için gerekli barış, adalet ve refahın temeli olduğunu görüşüyle bu hak ve özgürlüklerin evrensel önemini tanır.

Karşılıklı ilişkilerinde insan hakları ve temel özgürlüklere sürekli saygı göstererek, Birleşmiş Milletlerle işbirliği dahil, bu hak ve özgürlüklere evrensel ve etkin olarak saygı gösterilmesini özendirmek için birlikte ve ayrı ayrı çaba gösterir.

Bireyin bu alanda bilgili olmak hakkını ve hak ve ödevlerine göre davranmasını kabul eder.

Katılan Devletler, insan hakları ve temel özgürlükler alanında Birleşmiş Milletler Antlaşmasının amaç ve ilkelerine ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine uygun olarak davranır. Bu alanda, ötekilerin yanısıra bağlı olabilecekleri Uluslararası insan Hakları Sözleşmeleri dahil Uluslararası belgeler ve sözleşmelerde konmuş olan yükümlülüklerini de yerine getirir.

VIII.           Halkların Hak Eşitliği ve Kendi Yazgılarını Belirlemeleri

Katılan Devletler, halkların hak eşitliğine ve kendi yazgılarını belirleme haklarına saygı gösterir. Her durumda Birleşmiş Milletler Antlaşmasının amaç ve ilkelerine ve Devletlerin toprak bütünlüğüne ilişkin olanlar dahil, ilgili Uluslararası hukuk kurallarına uygun davranır.

Tüm halkların hak eşitliği ve halkların kendi yazgılarını belirleme haklarından ötürü, her zaman tam bir özgürlük içinde dışarıdan karışma olmaksızın iç ve dış siyasal statülerini ne zaman ve nasıl isterse belirleme ve siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişmelerini dilediği gibi sürdürme hakları vardır.

Katılan Devletler, tüm Devletler arasında olduğu gibi kendi aralarında dostça ilişkilerin geliştirilmesi için halklarını hak eşitliğine ve kendi yazgılarını belirleme haklarına saygının ve bunların etkin biçimde kullanılmasının evrensel önemini tanır.

IX.                Devletler Arasında İşbirliği

Katılan Devletler, Birleşmiş Milletler Antlaşmasının amaç ve ilkeleri uyarınca her alanda birbirleriyle ve tüm Devletlerle işbirliğini geliştirir. Katılan Devletler, işbirliğini geliştirirken, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı çerçevesinde ortaya konan alanlara, her biri tam eşitlik koşullarında katkıda bulunarak, özel önem tanır.

Aralarındaki işbirliğini eşitlik temeli üzerinde geliştirirken, katılan Devletler, aralarında karşılıklı anlayış ve güveni, dostça ve iyi komşuluk ilişkilerini ve Uluslararası barış, güvenlik ve adaleti geliştirmeye çaba gösterir. Yine işbirliğini geliştirirken, halkların refahını artırmaya ve ötekilerin yanısıra, ekonomik, bilimsel, teknolojik, toplumsal, kültürel ve insancıl alanlarda artan karşılıklı bilgilerden ve ilerleme ve gelişmelerden sağlanacak yararlarla halklarının beklentilerini gerçekleştirmeye katkıda bulunmak üzere aynı ölçüde çaba gösterir. Bu yararların herkese sağlanabilmesi için uygun koşulları geliştirme yolunda girişimde bulunur ve ekonomik gelişme düzeyleri arasındaki ayrımların azaltılmasında herkesin, özellikle de tüm dünyada gelişmekte olan ülkelerin çıkarı bulunduğunu gözönüne alır.

Hükümetlerin, kuruluşların, örgütlerin ve kişilerin, bu işbirliği amaçlarının başarılmasına katkıda bulunmak bakımından olumlu bir rol oynayacağını kabullenir.

Yukarda belirlenen biçimiyle işbirliğini güdülerken, halkların yararına daha ileri ve daha kalıcı bir temel üzerinde, aralarında daha yakın ilişkiler geliştirmeye çalışır.

X.                  Yükümlülüklerin Uluslararası Hukuka Göre İyiniyetle Yerine Getirilmesi

Katılan Devletler, ister uluslararası hukukun genel olarak benimsenmiş ilke ve kurallarından doğsun, ister taraf oldukları anlaşma ve öteki sözleşmelerden Uluslararası hukuka uygun olarak doğan yükümlülükler olsun, uluslararası hukuka göre üstlendikleri yükümlülükleri iyiniyetle yerine getirir.

Yasalarını ve düzenlemelerini belirtme hakkı dahil, egemenlik haklarını kullanırken, Uluslararası hukuka göre üstlendikleri yasal yükümlülüklerine uygun davranır ve ayrıca Avrupa Güvenlik İşbirliği Konferansı son belgesinin hükümlerini gereği gibi gözönünde bulundurarak uygular.

Katılan Devletler, Birleşmiş Milletler Antlaşmasına göre Birleşmiş Milletler üyelerinin yükümlülükleriyle bir anlaşma ya da başka bir Uluslararası sözleşmeye göre üstlendikleri yükümlülükler arasında bir uyuşmazlık olduğunda, yükümlülüklerini, Birleşmiş Milletler Antlaşmasının 103. maddesi uyarınca bu antlaşmaya göre yerine getireceklerini kabul ederler.

Yukarıda öne sürülen tam ilkelerin öncelikli önemi vardır ve bu nedenle, her biri, ötekiler gözönüne alınacak biçimde yorumlanarak aynı ölçüde ve çekincesiz uygulanır.

Katılan Devletler, bu bildirgede öne sürülmüş olan tüm ilkelere tam anlamıyla saygı göstermeye ve tümü tarafından bu ilkelerin saygı görerek uygulamasından doğacak yararların her birine sağlanması için bu ilkeleri karşılıklı ilişki ve işbirliğinde her bakımdan uygulamaya kararlılıklarını dile getirir.

Katılan Devletler, yukarıdaki ilkeleri ve özellikle “Yükümlülüklerin Uluslararası Hukuka Göre İyi Niyetle Yerine Getirilmesi” başlıklı onuncu ilkenin ilk cümlesini gereğince gözönünde bulundurarak, bu bildirgenin, hak ve yükümlülüklerini ve bunların kaynaklandığı anlaşmalarda öteki sözleşme ve düzenlemeleri etkilemediğini belirtir.

Katılan Devletler, bu ilkelere saygının aralarında her alandaki normal ve dostça ilişkilerin ve işbirliğinin gelişmesini özendireceğine inançlarını dile getirir. Yine bu ilkelere saygının konum ve görüşleri konusunda aralarında karşılıklı anlayışın geliştirilmesine katkıda bulunacak olan siyasal değinimlerin gelişmesini özendireceğine inançlarını da belirtir.

Katılan Devletler, tüm öteki Devletlerle olan ilişkilerini, bu bildirgede yeralan ilkelere uygun olarak yürütmeyi amaçladıklarını ilan ederler.

a.                   Yukarıdaki Kimi İlkelere İşlerlik Kazandırmaya İlişkin Sorunlar:

i.                     Katılan Devletler;

Güç tehdidine ya da güce başvurmaktan kaçınma ilkesine saygı göstererek işlerlik kazandıracaklarını yeniden belirterek ve bunu uluslararası yaşamın etkin bir kuralı durumuna getirmenin gereğine inanarak;

Birbirleriyle ilişkilerinde, ötekilerin yanısıra,  Katılan Devletler Arasındaki İlişkileri Yöneten İlkeler Bildirgesine uygun olarak;

-                      Uygun gördükleri tüm yol ve biçimlerde, birbirleriyle olan ilişkilerinde güç tehdidinde bulunmaktan ya da güç kullanmaktan kaçınma ödevine işlerlik ve anlam kazandırmak;

-                      Bir başka katılan devlete karşı, Birleşmiş Milletler Antlaşmasının amaç ve ilkeleriyle ve Katılan Devletler Arasındaki İlişkileri Yöneten İlkeler bildirgesinin hükümleriyle bağdaşmayan bir silahlı güç kullanmaktan ve özellikle işgal ya da saldırıdan kaçınmak;

-                      Bir başka katılan devleti, egemenlik haklarını tam olarak kullanmaktan alıkoymak amacıyla herhangi bir güç gösterisinden kaçınmak;

-                      Bir başka katılan devletin egemenliğinin niteliğinde bulunan haklarını kendi çıkarlarına bağlı kılmak ve böylece herhangi bir yarar sağlamak üzere tasarlanmış herhangi bir ekonomik zorlamadan kaçınmak;

-                      Kapsam ve nitelikçe sıkı ve etkin bir uluslararası denetim altında genel ve tam bir silahsızlanmanın son başarısı yolunda atılmış adım sayılabilecek etkin önlemleri almak;

-                      Birleşmiş Milletlerin amaçlarıyla ve Katılan Devletler Arasındaki İlişkileri Yöneten İlkeler Bildirgesi ile bağdaşmayan bir saldırı savaşı propagandasından ya da güç tehdidinde bulunmaktan ya da güç kullanmaktan sakınma ödevi uyarınca her biri uygun saydığı tüm yollara başvurarak halkları arasında bir güven ve saygı ortamı geliştirmek;

-                      Aralarında beliren ve süregelmesi durumunda Avrupa’da uluslararası barış ve güvenliğin korunmasını tehlikeye sokabilecek olan herhangi bir anlaşmazlığı, sadece barışçı yollarla sonuca bağlamak; her şeyden önce de, Birleşmiş Milletler Antlaşmasının 33. maddesinde konmuş olan barışçı yollardan bir çözüm aramak üzere her çabayı göstermek;

-                      Katılan Devletler arasındaki anlaşmazlıkların barışçı yollardan çözümünü engelleyecek herhangi bir eylemden kaçınmak;

İlkelerine saygı göstermeye ve bunları yerine getirmeye karar verdiğini ilan eder.

ii.                    Katılan Devletler;

Anlaşmazlıkların Barışçı Yollardan Çözümlenmesi İlkesinde belirlendiği biçimde de anlaşmazlıklarını çözmeye kararlılıklarını yeniden belirterek;

Anlaşmazlıkların barışçı yollardan çözümünün, barış ve güvenliğin sürdürülmesi ve güçlendirilmesi için yeterli olmasa da gerekli bir koşul olan güç tehdidinde bulunmakta ya da güç kullanmaktan kaçınma ilkesinin bütünleyici öğesi olduğuna inanarak;

Anlaşmazlıkların barışçı yollardan çözümü için ellerindeki yöntemleri güçlendirmeye ve geliştirmeye istekli olarak;

1.                   Anlaşmazlıkların barışçı yollardan çözümü için yürürlükteki yöntemleri olgunlaştırmayı amaçlayan ve genel kabul görebilecek olan bir yöntemin araştırılması ve geliştirilmesine çalışmaya ve bu amaca ulaşmak üzere Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansının ikinci aşamasında İsviçre tarafından sunulmuş olan “Anlaşmazlıkların Barışçı Yollardan Çözümü İçin Bir Avrupa Sistemi Sözleşmesi Taslağı”yla buna ilişkin ve böyle bir yöntemin geliştirilmesine yönelik öteki öneriler üzerinde çalışmayı sürdürmeye karar vermiştir.

2.                   İsviçre’nin çağrısı üzerine yukarıdaki 1. fıkrada belirlenen görevi, “Konferansın İzlenmesi” bölümünde konmuş olan Konferansın İzlenmesi çerçevesi içinde ve işlemler uyarınca yerine getirmek üzere tüm katılan devletlerden uzmanların katılacağı bir toplantı düzenlemeye karar vermiştir.

3.                   Bu uzmanlar toplantısı, katılan devletlerin Dışişleri Bakanları tarafından atanacak temsilcilerin toplantısından sonra 1977’de, Konferansın İzlenmesi bölümüne göre zamanlanarak yapılacak ve bu toplantının sonuçları hükümetlere sunulacaktır.

KONFERANSIN İZLENMESİ

Katılan Devletler, Avrupa’da Barış ve İşbirliği Konferansında sağlanan gelişmeyi gözönüne alıp değerlendirdikten sonra;

Konferansın, daha geniş bir dünya bağlamı içinde Avrupa’da güvenlik ve işbirliğini geliştirme sürecinin önemli bir adımını oluşturduğunu ve sonuçlarının bu sürece anlamlı bir katkıda bulunacağını da gözönüne alarak;

Sonuçlarına tam işlerlik kazandırmak ve böylece Avrupa’da güvenlik ve işbirliği sürecini daha ileri götürebilmek için Konferansın Son Belgesinin hükümlerine işlerlik kazandırmayı amaçlayarak;

Konferansın varmak istediği amaçlara ulaşabilmek için, tek yanlı, iki yanlı ve çok yanlı çabalarını yoğunlaştırmaları ve yukarıda belirlenen uygun biçimlerde, Konferans tarafından başlatılan çok yanlı süreci sürdürmeleri gerektiğine inanarak;

1.                   Konferansı izleyen dönemde;

a.                   İlgili eylemlere olanak veren her durumda tek yanlı olarak,

b.                   Öteki katılan devletlerle görüşmeler yoluyla iki yanlı olarak,

c.                    Katılan Devletlerin uzman toplantılarında ve aynı zamanda, eğitsel, bilimsel ve kültürel işbirliği bakımından Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu ve UNESCO gibi uluslararası örgütler çerçevesinde çok yanlı olarak,  konferansın Sonuç Belgesinin hükümlerini dikkate almaya ve uygulamaya karar vermiştir.

2.                   Ayrıca;

a.                   Konferansın ele aldığı sorunlar bağlamında karşılıklı ilişkilerin derinleştirilmesi, Avrupa’da güvenlik ve işbirliğinin geliştirilmesi ve gelecekte yumuşama sürecinin hızlandırılması konusunda ve bunun gibi, sonuç belgenin hükümlerinin uygulanması ve konferansta belirlenen ödevlerin yerine getirilmesi konusunda tam bir görüş alışverişinde bulunarak;

b.                   Bu amaçlarla, gelecekteki benzer toplantılarla bir yeni konferansın olasılığı dahil başka toplantılar yapılması konusunda uygun yöntemleri saptamak amacıyla Dışişleri Bakanlarınca atanacak temsilciler düzeyinde bir toplantıya başlamak üzere temsilcileri arasında toplantılar düzenleyerek konferans tarafından başlatılmış olan çok yanlı süreci sürdürmeye karar vermiştir.

Katılan Devletlerin aşağıda imzası bulunan yüksek temsilcileri, konferansın sonuçlarına tanıdıkları yüksek siyasal önemin bilinciyle ve bu metinde yeralan hükümler uyarınca davranmaya kararlı olduklarını ilan ederek, bu belgeye imzalarını koymuştur.

 



* Muzaffer Sencer (Der. ve Çev)., İnsan Hakları –Ana Kuruluşlar ve Belgeler-, Ankara: TODAİE Yayını, 1986. 244-246; Savaş Taşkent (Der), İnsan Haklarının Uluslararası Dayanakları,3.b.  İstanbul: Basisen Eğitim ve Kültür Yayınları, No 27,  1995; Adnan Gülerman ve Diğerleri, İnsan Hakları ve Özgürlükleri, İstanbul: Petrol-İş Yayınları, 1992. 431-42.