İNGİLTERE’NİN ÖZGÜR HALKININ ANLAŞMASI

(LEVELLER SONUÇ BİLDİRGESİ)

1 Mayıs 1649

Leveller Sonuç Bildirgesi, Leveller hareketinin anayasal programının resmi bir özeti olarak değerlendirilebilir. Bildirge oy verme hakkını ve her yıl toplanması öngörülen parlamento ile ilgili reformları belirlemektedir. Yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında katı bir güçler ayrılığı ilkesi oluşturmakta ve bu amaçla halkın taleplerine cevap verebilmeleri ve yöneticilerin gücünü sınırlama amacıyla parlamento üyeliği ve kamu dairelerinde rotasyon ilkesinin uygulanması önerilmektedir. Tekeller, üretim, satış ve tüketim vergileri, hukuki reformlar yasal düzenlemeye tabi kılınırken dini tolerans konusu önemini korumaktadır.

 

lilburne.jpg (10676 bytes)

JOHN LILBURNE

Giriş

Eğer elem ve keder insanları akıllı yapıyorsa ve akıl da mutluluğa götürüyorsa uzun yıllardır yoksulluğun ve kederin pençesinde debelenen ve dünyadaki diğer yerlerle kıyaslandığında acı ve kederde onlardan eksiği olmayan bu halk, bu nedenle, kesin olarak böyle bir akıl ve tecrübe seviyesinden uzak değildir. Tanrı’dan, keder üstüne kederle karşılaşan vicdanlarımızı temizlemesini, ümitsizlik içindeki halkımızı aydınlığa ulaştırmasını, eskiden beri bu yönde çabalayan halkımızı bir araya getirmesini ve barıştırmasını, doğduğumuz ülke olan milletler topluluğunun barış ve refahını sağlamada mutluluğumuzun kaynağı olan krallığımıza itibar kazandırmasını niyaz ediyoruz.

Ve bu nedenle, bu ülkenin özgür halkına 14 Nisan 1649’daki bildirideki vaadimize göre (onun adil ve gerekli olduğuna ikna olmuştuk), bütün korku ve problemlerimize bir son verecek etkili her hangi bir aracı bilmeden, bu son anlaşmayı teklif ediyoruz.

Başlangıçta yüksek mevkidekiler tarafından korkutma olmasına rağmen   bu bir tür sorun çözme yoludur. Bununla birlikte gerçeğin doğasına göre, kendine özgü anlaşmazlığı hal yolunu ortaya koymuş ve insanları iyiye yöneltme yönündeki çabalarımızın ve içten arzularımızın tamamen beyhude olmaması ve hayal kırıklığı yaratmaması açısından ümitlerimize gerçek bir temel oluştursun diye bir çok insanın kalplerinde ve muhabbetlerinde kök salmıştır.

Her şeyin yaşamı, en doğru uygulama ve davranıştır; ancak, her insanın vicdanı ilk önce kendisine bakmalıdır ve çok fazla fırsat ve süre hayal etmemelidir. Bize çamur atıldığında güvendiklerimiz tehlikeli yaratıklar haline geleceklerdir. Bu anlaşma, bu ülkenin hükümeti ile ilgili bütün niyet ve arzularımızın ve bizim  güvendiğimiz ve razı olduğumuz şeylerin tam bir  ifadesi ve son hedefidir. Bizim tarafımızdan söylenilen ya da yapılan veya bundan şüphelenilen her hangi bir şeyle daha da kötü bir duruma geleceğimize inanması için her hangi bir kişiye haklı bir neden sağlamayız. Ancak, bu kişiler bizim güzel isimlerimizi kirletecek kadar Hıristiyanlığa aykırı olanların çıkarlarını gözetmezler, yine de bizler, ne kurtarıcımız İsa ne de O’nun 12 havarilerinin masumiyeti onların çıkarlarını, doktrinlerini ve alışkanlıklarını ortadan kaldıracak şekilde bu tip adamların çenelerini kapatamadığında bile bu anlaşmanın herhangi bir kısmına muhalefet eden bu tip çıkar sahiplerine tahammül etmek zorundayız. Ve bu nedenle, iftiralarını bize karşı kullanırken ya da fısıldarken arkadaşları insanların çıkarlarının nerede  olduğunu en azından düşünürlerse aklıselimi bulacaklardır ve esenliğe kavuşmamızda bizi büyük bir çabayla destekleyeceklerdir.

Tanrı’ya kalplerimizi bu konuya sevkettiği ve bize vakit verdiği için niyaz ederiz. Yapmamız gerekenler için bize daha neler bahşedileceğini yalnızca kendimizi gönüllü olarak irade ve emrine  teslim ettiğimiz  ilim ve irfan sahibi bilebilir. Anak’ın oğlu gibi düşmanlarımızın gözüyle ve manevi zaafiyet gözüyle bakarsak bir şeylere sahibiz; ancak, adil bir gerekçe ve adil olan Tanrı’ya güven açısından ve iman gözüyle bakarsak bize karşı olanlardan daha fazla bizle beraber olan olduğunu görürüz.

John Lilburn

 William Walwyn

Thomas Prince

Richard Overton

(Londra Kulesindeki nedensiz esaretimiz döneminde, 1 Mayıs 1649)

 

Aşağıda Anlaşmanın kendisi yer almaktadır:

Bizim aramızda oluşan rahatsızlık ve bölünmeler ile sınırsız ve keyfi bir iktidarın uygulamaları nedeniyle meydana gelen doğal olmayan ve vahşi savaşın uzun ve yorucu davasından sonra sayısız eziyetler ve hoşgörülemez baskılarla karşı karşıya kaldık. Ve sekiz yıllık tecrübe ve beklentilerden sonra daha önce kullanılan bütün çabalar ve uygulanan çareler ümitsizliğimizi azaltacak yerde artırmıştır. Eğer tekrar bölünmekten ve parçalanmaktan hızlı bir şekilde kendimizi korumazsak yalnızca esaretten kurtulmamız için Tanrı’nın ihsan ettiği bütün harikulade zaferlerin faydalarından mahrum kalmayacağız; bunun yanı sıra yoksulluk ve sefalete duçar olacağız ve ondan sonra düşmanlarımız tarafından yok edileceğiz.

Bu fırsatın kullanmak için samimi bir şekilde istekli olursak Tanrı bu ülkeyi özgür ve mutlu kılmamız için, farklılıklarımızı uzlaştırmamız için, mükemmel bir dostluğa ulaşmamız ve aramızda bir kere daha arkadaşlığı tesis etmemiz için bize fırsat verecektir. Her türlü yozlaşma ürünü çıkar ve özel avantaj sonucu oluşacak ön yargılardan kurtararak ve çabalarımızın her hangi bir şahsın kötülüğüne ya da fikirlere karşı düşmanlığa yönelik olmadığını bütün dünyaya ilan ederek Tanrı’nın huzurunda vicdanlarımızı temiz tutmalıyız. Ancak, milletler topluluğunun barışı ve refahı için, ümitsizliğin ve her türlü kederin ortadan kaldırılması için bu etkileri ortaya çıkarabilmek için Tanrı’nın iyi bir yürek, araç ve fırsat verdiği biz, İngiltere’nin özgür insanları O’nun ilim ve irfanına ve O’nun adına teslim olarak  ve zafer ve övgülerin kaynağı adaletini arzu ederek hükümetimizi sorgulamak, bütün keyfi yetkileri ortadan kaldırmak, hem üst düzeydeki hem de bütün alt düzeydeki iktidar sahiplerinin yetkilerini sınırlandırmak ve   bilinen bütün şikayetleri ortadan kaldırmak konusunda muvafakata vardık.

Binaenaleyh aşağıda üzerinde görüş birliğine vardığımız şeyleri bütün dünyaya ilan ediyoruz.

I. İngiltere’deki Yüksek Otorite ve bu otoriteyle birleşen bütün bağlı ülkeler bundan böyle daha fazla olmamak koşuluyla 400 kişiden oluşacak bir halk Temsilciliğinde yaşayacaklardır. Bu kişilerin seçiminde (doğal haklara göre) 20 yaş ve üzerinde olan herkes (hizmetçi olanlar, dilenciler ya da son krala silahla ya da gönüllü katkıda bulunarak hizmet etmiş olanlar hariç) söz hakkına sahiptir. Krala hizmet etmiş olanlar Yüksek vekilliğe on yıllık bir süre için seçilemezler. Bahsedilen 400 kişinin ülkenin ilgili yerlerine nispi olarak dağıtımının yapılması, seçimin yapılacağı yerler, oy kullanma ve sayım usulleri, seçimlerin eşitlik içinde yapılması ve tamamlanması ile ilgili bütün koşullar ve alacakları maaşlar gibi konuların bütünü sonraki temsilciler burada ifade edilen zamanda ve emniyet içinde belirli bir kapasiteyi yerine getirebilecekleri ve   gelecekteki temsilciler için bu koşulların daha da mükemmel olacağı bir tarzda mevcut parlamento tarafından oluşturulması kararlaştırılmıştır.

II. Daha azı olmamak şartıyla 400 üyenin 100’ü liyakatli temsilciler olarak addedilirler ve baş temsilci seçilir. Oturumların yeri ve sözcünün seçimi ve bu tip diğer konular şimdiki ve gelecekteki temsilcilerin inhisarındadır.

III. Bütün kamu görevlileri sorumluluk sahibidirler ve yoz faaliyetlerini sürdüren hiçbir grup, maaş alan hiçbir kamu görevlisi, ordu ve garnizonlarda görevli olanlar, kamu gelirlerini toplamakla görevli olanlar ve hazine görevlileri her hangi bir temsilciliğin üyesi olarak seçilemezler ve bir yargıç her hangi bir zaman üyeliğe seçilirse yüksek vekillik yaptığı sürece artık yargıç olarak görev yapamaz. Ve aynı gerekçe ile aynı kişiler kural olarak tebaa olma kapasitesine sahiptirler.

IV. Mevcut parlamentonun hiçbir üyesi bir sonraki temsilcilik için seçilme niteliğine sahip değildir ve gelecekteki herhangi bir temsilciliğin her hangi bir üyesi kendisinden hemen sonra gelen meclise seçilme ehliyetine sahip değildir. Ancak, temsilciler dava vekili olabilir, ya da görevi süresince vergi toplayıcısı, hazineci olarak ya da diğer kamu görevlerinde çalışabilir.

V. Aynı kişinin iktidarda uzun süre bulunmasından ortaya çıkan çeşitli rahatsızlık ve tehlikelerden kaçınmak için mevcut parlamentonun 1649 yılının ilk Ağustos’unun ilk Çarşambası sona erdiğinde kapanması ve böylece hiçbir güç ve otoriteye sahip olmamasını; bu arada bu anlaşmadaki gerçek niyete uygun olarak yeni ve eşit temsilcilerin seçilmesini düzenlemesini ve yönetmesini; gelecek temsilcilerin 1649 Ağustos’unun ilk Perşembesinde yetkili temsilciler olarak erk ve otoriteye sahip olmalarını kararlaştırdık.

VI. Mevcut parlamento bu seçimlerin düzenlemezse veya yeni temsilcileri toplamazsa ya da vekillerin icraatları bir yolla engellenirse; bu durumda yeni temsilcileri belirlenen yerlerde, belirlenen şekilde ve burjuva ve şövalyelerin tercihine göre adet olduğu gibi seçmeyi sürdüreceğiz; bu anlaşmanın bir, üç ve dördüncü başlıklarında daha önce bahsedildiği gibi yalnızca seçen ve seçilenlerle ilgili istisnaları gözlemleyeceğiz. İster bizim yeni ve daha sonraki temsilciler tarafından uzak tutulmamız isterse Yüksek Otoritenin genel özgürlüklere ve ulusun esaretten kurtarılması çabalarına muhabbet beslemedikleri bildirilen kişilerin ellerine düşmesi son derece mantıksız bir şey olacaktır.

VII. Halkın seçmediği ya da seçmeyeceği kişilerin eline Yüksek Otoritenin düşmesini engellemek için;

Yeni parlamentonun yukarıda bahsedilen Ağustos ayının ilk perşembesinde açılması üzerinde (Tanrı’nın izniyle) anlaştık ve kararlaştırdık. Sözcünün seçiminin düzenlenmesini ve bu sorunun  halledilmesini ve benzeri konuları onların takdirlerine bırakıyoruz; ancak, iktidarın kullanımı ve bu gücün kapsamı, bu anlaşmanın kurallarına ve direktiflerine uyulması konularında gerçekleştirilmesi gereken üyelerin seçiminde, gelecek yıllardaki eşit dağılımın kurallarının oluşturulmasında kendi iradelerine göre verecekleri  en iyi karar çerçevesinde mevcut parlamento yetkili kılınmıştır.

VIII. Yalnızca yukarıda bahsedilen şekilde seçilen kişilerin sayesinde Yüksek Otoriteyi tam anlamıyla korumak için, bir sonraki ve gelecekteki bütün temsilcilerin bir yılın bütün süresi içerisinde tam erke sahip olmaya devam edebilmeleri; tüm üyelerin önceki temsilcilerin boşluğunu karşılayacak kapasitede olmalarını sağlayacak şekilde halkın yılda bir defa, Tanrı dilerse sonsuza dek, her Ağustos’un ilk perşembesi parlamentoyu seçmesi; aynı anlayışla bir sonraki ya da herhangi bir müstakbel parlamentonun toplanması ve en az dört ay müdahale olmaksızın her gün oturumuna devam etmesi; ondan sonra yıl bitmeden gerekli gördüklerinde iki aylık bir tatile çıkmaları; oturuma ara verildiği zaman içinde Danıştay yerine bu anlaşma ile tezat oluşturmayacak tedbirleri alarak, talimatları vererek ve onları yayınlayarak kendi üyeleri arasından teşekkül edecek  bir komitenin devlet işlerine bakması konuları üzerinde anlaşmaya vardık ve bunu ilan ediyoruz.

IX. Bundan böyle yüksek otoritenin gücü ve devlet işleri konusunda müphemlik ve ihmalkarlık olmamalı ve bunlarla ilgili herkes bilgili ve heyecanlı olmalıdır. Temsilcilerin gücünün diğer kişi ya da kişilerin rızası olmadan artmaya devam etmeyeceğini kararlaştırdık ve bunu ilan ediyoruz.

1. Barışın ve yabancı ülkelerle yapılan ticaretin muhafaza altına alınması;

2. Son kralın üçüncü yılında ilan edilen ve yürürlüğe giren Haklar Dilekçesi’nde  yer alan, canımızın, bedenimizin, özgürlüklerimizin, mal ve mülklerimizin emniyetini ve güvenliğini sağlayanların korunması;

3. Milletler topluluğunun refahını,  şikayetlerin çözüme bağlanmasını, özgürlüğümüzün genişletilmesini ve bu amaçlara ulaşılmasını sağlayan her şey ile gelirlerin artırılmasının sağlanması.

Güvenlik açısından, iktidarın kendi hakimiyetleri için kullanılması, iktidardakilerin bizim özgürlüklerimiz karşısında tarafgirlik yapması ve iktidarın emanet edildikleri kişilerin yozlaşma ile çıkarlar temin etmeleri gibi keder verici tecrübelerin varlığı nedeniyle, ilave bazı hükümler konusunda şu kararları aldığımızı ilan ediyoruz:

X. Temsilcilerimize, Tanrı’ya inanma, din ya da inanç konusunda herhangi bir şeyi cezalandırma veya başka yollarla zorlamak için; kendi vicdanına göre dinini uygulaması veya   her hangi bir kişinin inançlarını ifade etmesini engellemek için kanun, yemin ya da and oluşturmaya ya da iktidarda kalmayı sürdürmeye yetki ve güç vermedik. Hiçbir şey daha fazla ümitsizliğe neden olamaz ve kalpler çağlar boyunca yanmaya devam edemez; o halde, dini konularda ve vicdani meselelerde hiçbir şey daha fazla zulme ve tecavüze yol açamaz.

XI. Temsilcilerimize, her hangi bir kişiyi kara veya denizlerdeki savaşlarda hizmet vermesi için zorlamaları ya da zorla askere almaları için yetki vermiyoruz. Her  adamın vicdanı, kendi hayatını tehlikeye attığında ya da diğer kişilerin hayatına kastederken bunu adil bir sebeple yaptığı konusunda tatmin olmalıdır.

Şiddetli kinleri ve bütün düşmanlıkları ortadan kaldırmak kadar bütün farklılıkları asayiş içinde tutmak şimdi imkan dahiline girmiştir.

XII. Mevcut parlamentonun sona ermesinden sonra hiç kimsenin son savaşlara ya da toplumsal farklılıklara ilişkin söylediği ya da yaptığı hiçbir şeyden dolayı sorgulanamayacağını; bunun aksi olursa, mevcut parlamentonun belirlemesine göre halkın özgürlüğüne karşı kralla işbirliği yapanların sorgulanabileceğini kararlaştırdık. Kamu gelirlerinin toplanmasından sorumlu olanlar aynı şey için sorumlu olmaya devam edeceklerdir.

XIII. Kanunlardan veya hukuki bir muameleden kaynaklanan; bir imtiyaz, bağış, patent, rütbe ya da doğum nedeniyle elde edilen; herhangi bir yerde ikamet etmekten, sığınmacı olmaktan ya da parlamentonun verdiği imtiyazdan ortaya çıkan herhangi bir şahsa ait bütün imtiyaz ve ayrıcalıklar bundan böyle hükümsüz ve geçersizdir ve yeniden elde edilemez.

XIIII. Daha önce kanun böyle bir yetki vermemişse, ne onlara ne de başka herhangi bir mahkemeye ya da yargı organına her hangi bir kişi ya da malı-mülkü üzerinde yargısal karar vermeye yetkili kılmadık, zira yargıçları ya da insanları ister biz herhangi bir kanunun icrasına müdahale edebilmeleri için yetkilendirelim isterse kendi yetki alanları çerçevesinde olsun fark etmez; kanunun olmadığı yerde haddi aşma da olmaz.

XV. Uzun süredir devam eden şikayetleri ortadan kaldırabiliriz ve o münasebetle, yapabildiğimiz kadar, rahatsızlıkların bütün nedenlerini yok ederiz ve artık ne sorunları ortadan kaldırmak için parlamentonun belirsiz eğilimlerine bağlı kalırız ne de hiçbir fayda veya semere elde etmeden alışkın olunduğu üzere dilekçeden dilekçeye koşarız ya da kendi kendimize sorun üretmeye devam ederiz; kendi varlıklarının devamı için avantaj elde etme ve bizim üzerinde durmadığımız bazı yoz çıkarlarla ilgili olanlar hariç her hangi bir kimsenin neden onların ortadan kaldırılmadığı konusunda bir şikayette bulunmadığı ile alakalı olarak bir neden bulamayız.

Kabul ve ilan ediyoruz ki;

XVI. Cezai olaylarda kendileri aleyhine sorulan soruları cevaplandırmayı reddeden her hangi bir kişiyi ya da kişileri cezalandırmaya ya da ceza almalarına sebep olmaya her hangi bir temsilcinin yetkisi yoktur.

XVII. Sonraki parlamentonun sona ermesinden sonra, ne bütün temyiz aşamalarını geçen her hangi bir dava konusunda en son hükmün tespitinde altı aydan daha fazla süren her hangi bir hukuki muameleyi sürdürmeye ya da belirlemeye ne de kendi dava konularında dava açmaktan her hangi bir kişiyi ya da kişileri veya onlar adına dava açmaları istenen kişileri engellemeye yetkileri yoktur.

Bu anlaşmada yer alan ve bütün yönleriyle tarafımızdan mükemmel bir hale getirilemeyen bu nitelikteki benzer hükümlerin itimada şayan temsilcilerin fevkalade çalışmaları ile düzeltilmesine niyetlenilmiştir.

XVIII. Her hangi bir kişi ya da kişilerin serbest ticarete açık olan deniz ötesi her hangi bir ulusla alışveriş ya da ticaret yapmalarını engellemek veya kısıtlamak için her hangi bir kanun çıkarmaya ya da çıkan kanunları uygulamayı sürdürmeye yetkileri yoktur.

XIX. Gelecek parlamentonun açılışından sonraki dört ay sonundan itibaren, tahsil masrafları çok yüksek olan ve aşırı bir yük oluşturan her hangi bir yiyecek ya da mal üzerine gümrük vergileri veya satış vergileri koymaya yetkili değillerdir. Madem ki gelirler halktan alınan vergilerle artırılabilir, bu tip yükler ve yükümlülükler ne daha fazla ihya edilmelidir, ne de yukarıda belirtilen zamandan sonra başka her hangi bir yolla gelirler artırılmalıdır. Gelirler, ülkedeki menkul-gayrimenkul mallar üzerine konacak eşit oranlı bir vergi ile artırılabilir.

XX. Menkul ya da gayrimenkul malların veya onların bir kısmının borçların ödenmesinden istisna edilmesini ya da her hangi bir tür borcu için her hangi bir şahsın hapsedilmesini sağlayacak bir kanun yapmaya ya da böyle bir kanunun yürürlükte kalmasını sağlamaya yetkileri yoktur. Böyle bir şey hem Hıristiyanlığa aykırıdır ve kredi verenlere bir avantaj sağlamaz hem de milletler topluluğuna bir iftira ve peşin hüküm oluşturur.

XXI. Cinayet ya da toplumu tahrip etmeye yönelik benzeri haince saldırılar hariç her hangi bir insanın yaşamını ortadan kaldırmak için veya bu anlaşmayı zor kullanarak yok etmeye çalışmak için kanun yapmaya ya da mevcut kanunları sürdürmeye yetkileri yoktur. Ancak, işlenecek suçlara eşit ceza verilmesi için azami çabayı göstermelidirler: insanların yaşamları, organları, özgürlükleri ve malları önemsiz ve saçma vesileler üzerine sorumlu tutulamaz ve her türden insanın aşağılık bir sefaletten ve yolsuzluklardan korunması için özel bir çaba gösterilmelidir. Vatana ihanet haricindeki her hangi bir temel suç nedeniyle insanların malı-mülkü müsadere edilemez. Diğer bütün ana suçlarda jurinin vicdanına göre mahkum olan taraflara cezalarının karşılığı verilebilir.

XXII. Her hangi bir kişinin yaşamını, özgürlüğünü veya malını savunurken kendi lehine şahitlik yapmaktan mahrum bırakmak ya da son Kral Charles’ın üçüncü yılında yayınlanan Haklar Dilekçesi’nin içerdiği haklar ve imtiyazlardan yoksun bırakan bir kanunu çıkarmaya ya da mevcudu uygulamaya yetkisi bulunmamaktadır.

XXIII. Gelecek Parlamentonun sonuna kadar aşar vergisinden kaynaklanan ve şikayete neden olan durumu sürdürmeye yetkileri yoktur. Bu zaman dilimi içerisinde ister cezai yöntemler isterse diğer yöntemler kullanılsın yolsuzluk yapan herkese karşı tatminkar bir işlem yapılmalıdır.

XXIV. Her hangi bir kiliseye ait cemaate papaz empoze etmeye yetkileri yoktur. Tam tersine her kiliseye ait cemaatin üyelerine, kendilerinin uygun bulduklarını, kendilerinin katkıda bulunmak ya da sözleşme yapmak istediklerini seçmek konularında özgürlük sağlanmalıdır.

XXV.  Diğer her hangi bir yargılama şekli ya da yaşamın, özgürlüğün veya malların mahkumiyeti için bir kanun yapmaya ya da mevcudu devam ettirmeye yetkileri yoktur; velev ki insanlar tarafından özgür bir şekilde seçilen, bir sonraki parlamentonun sona ermesinden önce oluşturulan ve bir çok yerde daha önce olduğu gibi empoze edilmemiş ve toplanmamış olarak komşular arasından on iki kankardeşi adam olmuş olsun.

XXVI. Her hangi bir kişinin milletler topluluğunda her hangi bir makamda görev alma yetkisini, görüş açıklama ya da Papa’nın ya da benzeri bir yabancı otoritenin kullandığı hariç olmak üzere dini uygulamalardaki yetkisini elinden almaya salahiyeti yoktur.

XXVII. İlçelerde, şehirlerde, kasaba ve kazalarda her hangi bir kamu görevlisini empoze etmeye yetkileri yoktur; ancak, halk bu anlaşma ile temsilci seçmeye yetkilidir, bir yıldan daha uzun olmayacak bir süre içinde ve sonrada yıldan yıla kanunları uygulayacak tüm kamu temsilcilerini seçebilirler ve bu seçim partilerin ve fraksiyonların mahsurlarından kaçınmanın etkili bir aracı olur.

Gümrük ve Satış vergilerinin alınmasından dolayı hiçbir kişinin haklı bir şikayetinin olmaması için aşağıdakileri kararlaştırdık:

XXVIII. Bundan sonraki ve gelecekteki bütün parlamentolar kamu hazinesinin dışında kalan tüm hisse senetlerinin, borçların, bakiyelerin ve zararların tam olarak ifasını ve halkın güvenini tam olarak sağlamalıdır; ve yapılmış ve yapılacak olan tüm kamu alımları ve sözleşmelerini en iyi ve sağlam bir biçimde yapmalıdır ve bir sonraki parlamentonun kısmen ya da tamamen onaylayacağı arazi, para, mevki gibi ya da parlamento tarafından temsilciler meclisinin her hangi bir üyesine, lordlardan her hangi birine veya bu ikisinin üyesi olmuş birine  verilecek diğer tüm hediyeleri muhafaza etmelidir.

Milletler topluluğu büyük bir tehlike ile karşı karşıya kalır kalmaz askeri otorite sivil otoriteye her ne şekilde olursa olsun üstün olacaktır.

XXIX. Kabul ve ilan ediyoruz ki temsilciler tarafından verilen izin hariç hiçbir askeri kuvvet toplanamaz ve askeri kuvvetlerin toplanmasında şu kurallar tam olarak yerine getirilir: Her bir ilçenin, şehrin ve kasabanın zorla silah altına alınacak asker sayısının toplamına göre yüzde olarak toplayacağı askeri, bu askerlerin teçhiz edilmesini ve bunlara yapılacak ödemeyi tespit ederler ve her  bölgedeki seçmenlere alaylara, taburlara ve bölüklere ait olan bütün subayları atama hakkına ve gerekli gördüklerinde görevlerinden alabilme yetkisine sahiptirler. Yalnızca generalleri ve albay rütbesinin üzerindeki subayların aday gösterilmesi ve atanmaları ile ülkenin özgürlüğü, güvenliği ve barış için onlara gerekli olan hizmetlerin ısmarlanması ve tanzim edilmesi konularında temsilcilerin hakları saklıdır.

Bu tip tahripkar suç ve cürümler için hiçbir ceza ihdas edilmemişse insanların devlette değişiklik yapmakta, güç ve zamanlarını keyfi ve zalimane bir şekilde kullanmak ve her şeyi anarşi ve karışıklığa sevketme yerine   güven oluşturmak için kullanmakta çok az çaba gösterdikleri ya da hiçbir şey yapmadıkları konusunda kötü tecrübelere sahibiz.

XXX. Bu nedenle, bizler kabul ve ilan ediyoruz ki her ne suretle olursa olsun, ne bu anlaşmanın her hangi bir kısmını reddetmek ya da kabul etmemek, ne de insanların mülkünü eşit düzeye indirmek, mallarını ellerinden almak veya her şeyi kamunun malı yapmak hiçbir temsilcinin yetkisinde değildir. Eğer her hangi bir temsilci, bir temsilci olarak, bu anlaşmayı ortadan kaldırmaya çabalarsa muhalefet şerhini ilan etmemesi durumunda parlamentolardaki her üyenin vatana ihanetten canları yanacaktır ve buna uygun bir muameleye tabi tutulacaklardır ve her hangi bir kişi ya da kişiler anlaşmayı zorla  tahrip etme çabasına ya da tertibine girişirse bunlara ihanet örneğinde olduğu gibi muamele edilecektir.

Her hangi bir şahıs silah gücü ile temsilcilerin seçimini sabote ederse isyan suçunun cezasına çarptırılır; seçme ve seçilme kapasitesine sahip olmayan bir kişi kendisini bunların arasında gösterirse ya da her hangi bir şahıs bunlara karşı kaba bir şekilde ya da ahlaksızca davranırsa,  bu kişiler kötü muamele ile suçlanabilirler ve büyük jüri raporu ile mesul tutulabilirler ve jürinin kararına ve takdirine göre cezalandırılabilir ya da para cezasına çarptırılabilirler. Bu sözleşmenin her hangi bir kısmına aykırı olan ya da olabilecek tüm kanunlar geçersiz ve hükümsüzdür.

Özgür insanlar olarak, bize bu lütufkar fırsatı verdiği için ve bütün boyunduruklardan kurtulmada, üzerimizdeki yükleri ortadan kaldırmada, tutsakların ve baskı altındakilerin özgür kılınmasında zafere ulaşmamızda bize verdiği şevk için Tanrıya şükran borçluyuz. Yukarıda adı geçen bizler gücümüzün yettiğini yaptık ve bizler Tanrı’ya güvendik ve Tanrı bu nedenle tüm saldırı ve çatışma fırsatlarını ortadan kaldırdı, bu ülkeye sürüp gidecek bir barış ve refah sağladı ve her şeye kadir olan Tanrı’nın izniyle, kalplerimizdeki ve vicdanlarımızdaki içtenlik tarafımızdan imzalanan bu anlaşmanın her kısmı için açık bir kanıt oldu. 1649 yılının Mayıs’ının ilk günü.

Bkz: G.E. Aylmer, The Levellers in the English Revolution, London: Thomas and Hudson, 1975:159-167.