5. Eğer bir yargıç bir davaya bakar ve bir karara varırsa
verdiği hükmü yazılı olarak takdim eder; daha sonra verdiği kararda bir hata ortaya
çıkarsa ve bu kendi hatasından kaynaklanırsa o zaman davada onun tarafından
kararlaştırılan para cezasının on iki katını öder ve halka ilan edilerek
yargıçlık makamından el çektirilir ve bir daha asla yargıçlık icra etmek için
oraya oturamaz.
12. Eğer tanık bulunamıyorsa yargıç azami sekiz ay olmak üzere
bir süre tanır. Sekiz aylık süre içinde tanık ortaya çıkmamışsa suçludur ve
henüz karara bağlanmamış davadaki para cezasını üstlenir.
17. Eğer bir kişi açık alanda kadın ya da erkek bir kaçak
köle bulursa ve onu efendisine getirirse kölenin sahibi ona iki şikel gümüş
ödeyecektir.
18. Eğer köle efendisinin adını söylemezse onu bulan kişi
saraya getirecektir; daha fazla araştırma yapıldıktan sonra efendisine geri
götürülecektir.
30. Eğer bir kabile reisi ya da bir adam evini, bahçesini ya da
arazisini terk eder ve ücret karşılığı kiraya verirse ve başka biri onun evinin,
bahçesinin ve arazisinin zilyedi olursa ve onları üç yıl süresince kullanırsa
onların ilk sahibinin geri dönüp evini, bahçesini ve arazisini geri istemesi halinde
ona geri verilmez ve onların zilyedi olan ve kullanan kişi onları kullanmaya devam
eder.
31. Eğer onları bir yıllığına kiralar ve bir yıl sonra geri
dönerse evi, bahçesi ve arazisi ona geri verilecek ve onlara tekrar sahip olacaktır.
32. Eğer bir kabile reisi ya da bir adam savaşta ele geçirilir ve
bir tüccar onların özgürlüğünü satın alırsa ve onları saraya geri getirirse
kendi evinde özgürlüğünü satın almaya yetecek araçlarının olması halinde
kendisinin özgürlüğünü satın alır; evinde kendi özgürlüğünü satın almaya
yetecek hiçbir şey yoksa kendi topluluğunun mabedi tarafından özgürlüğü satın
alınır; onun özgürlüğünü satın almak için tapınakta bir şey yoksa mahkeme onun
özgürlüğünü satın alır. Arazisi, bahçesi ve evi özgürlüğünü satın almak
için verilemez.
35. Her hangi bir kişi kralın kabile reislerine hediye ettiği
sığırı ya da koyunu satın alırsa parasını kaybeder.
36. Bir kabile reisinin, bir adamın ya da bir tebaanın
kiraladığı arazisi, bahçesi ve evi satılamaz.
37. Her hangi bir kimse bir kabile reisinin, bir adamın ya da bir
tebaanın kiradaki arazisini, bahçesini ya da evini satın alırsa onun satış
sözleşmesi tableti kırılır (geçersiz ilan edilir) ve parası yanar. Arazi, bahçe ve
ev sahibine geri verilir.
38. Bir mülkün kirasının ödeyerek başka her türlü
yükümlülükten muaf olma hakkına sahip olan bir kabile reisi, adam ya da tebaa
tarlası, evi ve bahçesi üzerindeki bu imtiyazını karısına ya da kızına
devredemez; borcuna karşılık veremez.
39. Ancak, satın aldığı bir tarlayı, bahçeyi ya da evi
karısına ya da kızına devredebilir, onların mülkiyetine katabilir veya borcuna
karşılık olarak verebilir.
40. Tarlasını, bahçesini ve evini bir tüccara ya da başka bir
kamu görevlisine satabilir, alıcı ise tarlayı, evi ve bahçeyi yararlanma hakkı
karşılığında elinde tutabilir.
42. Eğer bir kişi işlemek üzere bir tarlayı teslim alır ve o
tarladan hiçbir mahsul elde edemezse bu onun tarlada çalışmadığını ispatlar ve
komşusunun yetiştirdiği kadar tahılı tarla sahibine teslim etmelidir.
43. Eğer tarlayı işlemeyip nadasa bırakmışsa komşularının
ki kadar tahılı tarla sahibine verecektir ve nadasa bıraktığı tarlayı sabanla
sürüp tohum ektikten sonra sahibine iade edecektir.
44. Bir kimse
çorak bir araziyi ekilebilir bir hale getirmek için teslim almış; ancak, tembellik
yaparak o araziyi ekilebilir bir hale getirmemişse dördüncü yılda araziyi sabanla
sürmeli, tırmıklamalı ve çift sürmeli ve ondan sonra sahibine geri vermeli ve
ayrıca on gan (bir arazi ölçüm birimi)’lık bir arazi için on gur (bir ölçü
birimi) tahılı arazi sahibine vermelidir.
45. Bir
kimse tarlasını sabit bir kira karşılığı ziraat için kiralıyor ve kira bedelini
de alıyorsa; ancak, havaların kötü gitmesi nedeniyle ürün yok oluyorsa zarar
toprağı işleyene aittir.
46. Tarladan sabit bir kira almaz ve ürünün yarısı ya da üçte
biri karşılığı kiralarsa tarladan elde edilen mahsul mal sahibi ile araziyi işleyen
arasında orantılı olarak taksim edilir.
47. İlk yıl ürün almada başarılı olamadığı için
başkalarınca işlenen bir tarlayı teslim alırsa ilk tarlanın sahibi itiraz edemez,
tarla işlenir ve anlaşmaya göre mahsulü toplanır.
48. bir kimse borçlanmışsa ve bir fırtına tahılları yere
yatırmış ya da hasat başarılı olamamışsa veya susuzluktan tahıllar
büyüyememişse o yıl alacaklısına tahıl vermesi gerekmez; borç tabletini suda
yıkar ve o yıl için hiçbir kira ödemez.
49. Bir kimse bir tüccardan para alır ve tüccara susam ya da
mısır ekilebilen bir tarlayı verir ve tarlaya susam ya da mısır ekilmesini sipariş
ederse ve yetiştirici tarlaya susam ve mısır ekerse hasat edilen susamlar tarla
sahibine aittir ve tarla sahibi tüccardan aldığı para ve yetiştiricinin geçimini
sağlamak için tüccara mısır ile ödemede bulunur.
50. Ekili bir mısır ya da susam tarlası verilirse tarladaki
mısır ve susamlar tarla sahibine aittir ve kira olarak tüccara para ile ödeme yapar.
51. Ödeme için hiç parası yoksa o zaman kraliyet tarifesine
göre tüccardan aldığına karşılık kira olarak para yerine susam ya da mısır ile
ideme yapar.
53. Bir kimse su bendini uygun koşullarda tutmaz ve bakımını
yapmaz ve bu nedenle bend yıkılır ve tarlalar su altında kalırsa, o zaman barajı
yıkılan kişi para karşılığı satılır ve elde edilen para harap olmasına yol
açtığı mısırın karşılığı olarak verilir.
54. Eğer bu mısırların karşılığı olarak yeterli gelmiyorsa
malları da mısırları sular altında kalan çiftçiler arasında paylaştırılır.
55. Bir kimse mısırlarını sulamak için ark açarsa; ancak,
dikkatsizliği nedeniyle sular komşusunun tarlasını basarsa o zaman komşusunun mısır
kaybını öder.
56. Bir kimse suyun önünü açar ve komşusunun arazisinde su
taşkınına yol açarsa her on gan’lık arazi için on gur mısır ödemelidir.
57. Eğer bir çoban, arazi sahibinin izni ve koyunların sahibinin
bilgisi olmaksızın otlamaları için koyunların tarlalara girmesine izin verirse, o
zaman tarla sahibi mahsulünü hasat eder ve tarla sahibinin izni olmaksızın
sürüsünü tarlada otlatan çoban her on gan’lık arazi için 20 gur’luk mısırı
tarla sahibine öder.
58. Sürü otlamayı bıraktıktan ve şehrin kapısında ortak
sürüye katıldıktan sonra her hangi bir çoban onların tarlaya girmesine müsaade eder
ve onları orada otlatırsa bu çoban otlatmaya müsaade ettiği tarlanın zilyedi olur ve
hasatta her on gan’lık arazi için 60 gur mısır öder.
59. Bahçe sahibinin izni olmaksızın her hangi bir adam bir
ağacı kesip bahçeye devirirse yarım mina para öder.
60. Her hangi bir kimse bir tarlayı bahçıvana bahçe haline
getirmesi için bırakırsa ve o da bahçede çalışıp dört yıl süre ile bahçeye
bakarsa beşinci yılda bahçıvan ile bahçenin sahibi bu bahçeyi ikiye bölerler ve
bahçe sahibi kendi payını alır.
61. Bahçıvan bahçenin bir kısmını hiç kullanılmamış bir
vaziyette bırakarak tarlayı bahçe haline getirmeyi tamamlamamışsa işlenmemiş
kısım onun payı olarak tahsis edilir.
62. Bahçe olarak ona verilen tarlayı ekip biçmiyorsa ve
ekilebilir (mısır ya da susam) bir arazi ise, komşu tarladaki ürünlere göre, nadasa
bıraktığı yıllar süresince tarladan elde edilecek mahsulü arazi sahibine verir ve
tarlayı ekilebilir konuma getirdikten sonra sahibine iade eder.
63. Çorak arazileri ekilebilir hale getirdikten sonra sahibine geri
verirse tarla sahibi ona bir yıl için on gan başına on gur öder.
64. Her hangi bir kişi bahçesini bir bahçıvana işlemesi için
devrederse bahçıvan bahçenin mülkiyetine sahip oluncaya dek bahçe sahibine bahçede
üretilen ürünlerin 2/3’ünü verir.
65. Eğer bahçıvan bahçeyi işlemezse ve bahçedeki mahsul
perişan olursa, bahçıvan komşu bahçelerdeki ürünle orantılı olarak ödemede
bulunur. (Burada paragrafın ¾’üne karşılık gelen bir kısım kayıptır.
101. Gittiği ülkelerle ticaret anlaşması yoksa kazandığı
bütün parayı tüccara vermek amacıyla simsara bırakacaktır.
102. Bir tüccar yatırım için bir miktar parayı simsara emanet
ederse ve simsar gittiği yerde bir miktar zarar ederse ana parayı tüccara vermek
zorundadır.
103. Seyahatte iken düşmanlar sahip olduğu her şeyi ondan
alırlarsa simsar Tanrı adına yemin eder ve yükümlülükten kurtulur.
104. bir tüccar nakletmesi için simsara mısır, yün, yağ veya
başka bir mal verirse aracı aldığı miktarı belirten bir makbuzu tüccara vermelidir.
Bundan sonra tüccara verdiği para için de ondan bir makbuz alır.
105. Simsar dikkatsiz ise ve tüccara verdiği para için bir makbuz
almamışsa faturalanmamış parayı kendi parası olarak sayamaz.
106. Simsar tüccardan parayı teslim alırsa; ancak, tüccarla
arasında bir anlaşmazlık varsa (makbuzu reddediyorsa) o zaman tüccar Tanrı ve parayı
simsara verdiğine tanıklık eden şahitlerin huzurunda yemin eder ve simsar toplam
meblağın üç katını ona öder.
107. Eğer tüccar simsarı aldatırsa, yani simsar kendisine
verilen her şeyi geri getirdiği halde, tüccar kendisine geri verilen şeylere ilişkin
makbuzu inkar ediyorsa o zaman simsar tüccarı yargıçlar ve Tanrı önünde suçlar ve
simsarın kendisine verdiği şeyleri aldığını hala inkar ederse simsara toplam
meblağın altı katını öder.
108. Eğer bir meyhaneci (kadın) içilen içkinin bedeli olarak
brüt ağırlığına göre mısır kabul etmiyorsa ve para alıyorsa ve içki için
aldığı para mısırın değerinden daha az ise tutuklanır ve suya atılır.
112. Eğer bir kişi seyahate çıkar ve başka birisine gümüş,
altın, değerli taşlar veya başka her hangi bir taşınır mal emanet ederse ve ondan
tekrar geri almayı isterse ve emanet edilen kişi bütün malları belirlenen yere
getirmez ve tam aksine onları kendisi kullanırsa o zaman malları geri getirmeyen bu
kişi mahkum edilir ve kendisine emanet edilen her şeyin beş katını öder.
113. Her hangi bir kişinin para veya mısır sevkıyatı varsa ve
onları sahibinin bilgisi olmaksızın bir tahıl ambarından ya da bir kutudan almışsa;
bu durumda sahibinin bilgisi olmaksızın tahıl ambarından mısırı ya da kutudan
parayı alan kişi mahkum edilir ve aldığı mısırı geri öder. Ve ödediği komisyonu
kaybeder.
114. Eğer para veya mısır karşılığında bir hak talep etmez
ve güç kullanarak hakkını almaya kalkışırsa her bir olay için bir mina (yarım
kilo)’nın 1/3’ü kadar gümüş verir.
115. Eğer bir kişinin diğerinden para veya mısır alacağı
varsa ve onu buna karşılık hapsetmişse ve mahkum hapishanede doğal yollardan
ölmüşse, olay kapanır.
117. Eğer her hangi bir kişi borcunu ödeyemezse ve para için
kendisini, karısını, oğlunu ya da kızını satarsa veya zorla
çalıştırılmalarına izin verirse onları satın alan adamın ya da mal sahibinin
evinde üç yıl süresince çalışırlar ve dördüncü yılda özgür bırakılırlar.
118. Zorla çalıştırılmaları için kadın ya da erkek bir
köleyi vermeleri halinde tüccarın bunları kiraya vermesi ya da para ile satması
durumunda buna itiraz edilebilir.
119. Eğer bir kişi borcunu ödemekte başarısız olursa ve
kendisine bir çocuk doğuran kadın hizmetçiyi para karşılığı satarsa tüccarın
ona ödediği para köle sahibine geri verilir ve kadın hizmetçi özgür bırakılır.
120. Her hangi bir kişi diğer bir kişinin evinde muhafaza için
mısırlarını depolamışsa ve depolanan mısırlara her hangi bir zarar gelmişse ya da
evin sahibi tahıl ambarını açmış ve bir miktar mısır almışsa veya özellikle
mısırların kendi evinde depolandığını inkar ediyorsa; o zaman, mısırların sahibi
Tanrı’nın huzurunda (yeminle) hak iddia eder ve ev sahibi aldığı bütün
mısırları sahibine geri verir.
121. Her kim ki başkasının evinde mısırlarını depolar her
yıl için her beş ka mısır başına bir gur oranında ardiye ücreti öder.
122. Eğer bir kişi başkasına saklaması için gümüş, altın
ya da başka bir şey verirse verdiği her şeyi birkaç şahide göstermelidir, bir
sözleşme hazırlanmalıdır ve ondan sonra saklanması için teslim edilmelidir.
123. Eğer şahit ve sözleşme olmaksızın saklanması amacıyla
teslim ediliyorsa ve teslim alan kişi bunu inkar ediyorsa o zaman yasal olarak talep
edebileceği bir hak yoktur.
124. Eğer her hangi bir kişi gümüş, altın ya da başka bir
şeyi şahitler huzurunda saklanması için birisine teslim eder de teslim edilen kişi
bunu inkar ederse bu kişi bir hakimin huzuruna çıkarılmalı ve inkar ettiği her şeyi
sahibine tam olarak geri vermelidir.
125. Eğer bir kişi mallarını muhafazası için başka birine
bırakırsa ve hırsız ya da soyguncular sayesinde onun ve diğer adamın malları
ortadan kaybolursa ihmali nedeniyle kaybın oluşmasına yol açan evin sahibi ücret
karşılığında kendisine teslim edilen bütün malları tazmin eder. Ancak, evin sahibi
malların peşine düşerek onları hırsızlardan geri alabilir.
126. Mallarını kaybetmeyen bir kişi kaybettiğini belirtiyor ve
yanlış iddialarda bulunuyorsa; onları kaybetmemiş olsa bile eğer Tanrı huzurunda
mallarını kaybettiğini miktarı ile birlikte iddia ediyorsa kaybettiğini iddia ettiği
bütün malları tazmin edilir.
127. Eğer her hangi bir kişi rahibelere (Tanrı’nın
kızkardeşlerine) yada her hangi bir kişinin karısına iftira atarsa ve bunu ispat
edemezse bu adam hakim huzuruna çıkarılır ve alnı işaretlenir (derisi çizilerek ya
da belki de saçı kesilerek).
128. Bir adam bir kadını karı olarak alır; ancak, aralarında
her hangi bir ilişki söz konusu olmazsa bu kadın o adamın karısı olmaz.
129. Bir adamın karısı başka bir adam ile basılırsa
(suçüstü halinde) her ikisi de bağlanır ve suya atılır; ancak, koca karısını,
kral da kölelerini affedebilir.
130. Bir kişi, henüz erkek olarak bilinmeyen, hala babasının
evinde yaşayan ve onunla uyuyan başka bir adamın karısına (nişanlı ya da çocuk
annesi) tecavüz ederse ve bu adam öldürülür; ancak kadın masumdur.
131. Eğer bir adam başka birisinin karısını itham ederse;
ancak, o kadın başka bir adamla basılmazsa kadın yemin etmek zorundadır ve ancak
ondan sonra kendi evine dönebilir.
132. Bir adamın karısının başka bir adam ile ilgili olarak
dedikodusu yapılırsa; ancak, kadın diğer adamla uyurken yakalanamazsa kadın kocası
için nehre atılır.
133. Eğer bir kişi savaşta esir alınırsa ve evinde geçimi
sağlayacak şeyler olduğu halde karısı evini ve bahçesini terk edip başka bir eve
giderse; bahçesine bakmadığı ve başka bir eve gittiği için yasal olarak suçlu
bulunur ve nehre atılır.
134. Eğer bir kişi savaşta esir alınırsa ve evinde geçimi
sağlayacak şeyler olmazsa ve bu durumda karısı evini terk edip başka bir eve giderse
masumdur.
135. Eğer bir kişi savaşta tutsak edilirse ve evinde geçimi
sağlayacak şeyler olmazsa ve karısı başka bir eve giderek orada çocuklarına bakarsa
ve kocası geri geldiğinde evine dönerse, o zaman kadın evine geri dönebilir; ancak,
çocuklar babalarına ait olur.
136. Eğer bir kişi evinden ayrılırsa, kaçarsa bu kaçağın
karısı kocasına geri dönmeyebilir.
137. Bir adam kendisine bir çocuk veren karısından ya da
kendisine bir çocuk veren kadından ayrılmak isterse, o zaman karısına çeyizini geri
verir ve çocuklarına baksın diye tarlanın, bahçenin ve malların bir kısmının
kullanım hakkını verir. Çocuklarını büyüttüğü zaman çocuklara verilenlerden
bir parça, oğlanınkine eşit olan bir parça da ona verilir. Ondan sonra kalbinin
erkeği ile evlenebilir.
138. Eğer bir adam kendisine çocuk vermeyen karısından ayrılmak
isterse ona babasının evinden getirdiği çeyizi ve başlık parasını verir ve ondan
sonra onun gitmesine izin verir.
139. Başlık parası yoksa ayrılma parası olarak yarım kilo
altını ona vermelidir.
140. Eğer adam azad edilmiş bir köle ise yarım kilonun 1/3’ü
kadar altın verir.
141. Eğer bir adamın birlikte yaşadığı karısı onu terk etmek
isterse, borç altına sokarsa, evini virane haline getirirse ve kocasını ihmal ederse
yargı kararıyla suçlu bulunur. Kocası onun serbest kalmasını teklif ederse kendi
yoluna gider ve ayrılma parası olarak kadına hiçbir şey ödemez. Kocası onun serbest
kalmasını istemezse ve başka bir kadın alırsa kocasının evinde hizmetçi olarak
kalır.
142. Bir kadın kocası ile kavga ederse ve ona “Benim için uygun
biri değilsin” derse bu peşin hükmünün nedenlerini ileri sürmek zorundadır. Eğer
kadın suçsuzsa ve onun payına düşen bir hatası yoksa; buna karşılık kocası onu
terk etmiş ve ihmal etmişse, o zaman bu kadına hiçbir suç ithaf edilemez, çeyizini
alır ve babasının evine geri döner.
143. Eğer kadın masum değilse ve buna rağmen kocasını terk
etmiş, evine bakmamış ve kocasını ihmal
etmişse bu kadın suya atılır.
144. Bir adam bir kadın alır da bu kadın ona bir kadın hizmetçi
verirse ve çocuklarına bakarsa; ancak, buna rağmen adam başka bir kadın almak isterse
ona izin verilmez; bu adam ikinci bir kadın alamaz.
145. Bir adam bir kadını alır da kadın hiçbir çocuğa bakmazsa
ve bu durumda adam başka bir kadın almak isterse ve o kadını alıp evine getirirse bu
ikinci kadın karısı ile eşit düzeyde olmasına izin verilmez.
146. Eğer bir adam bir kadın alır da bu kadın ona karılık
yapsın diye bir kadın hizmetçi verir ve çocuklarına da bakarsa ve ondan sonra bu
hizmetçi kadın onun karısı ile eşit olmak isterse ona çocuk doğurduğu için onun
efendisi para karşılığı satamaz; ancak, onu kadın hizmetçiler arasında addederek
ve bir köle olarak tutabilir.
147. Eğer ona bir çocuk vermemişse o takdirde onun hanımı onu
para karşılığı satabilir.
148. Bir adam bir kadın alır da kadın hastalığa yakalanırsa ve
adam ikinci bir kadın almak isterse hastalığa yakalanan karısını boşayamaz; bunun
yerine onu inşa ettiği bir eve yerleştirir ve yaşadığı sürece ona yardım eder.
149. Bu kadın kocasının evinde kalmak istemezse babasının
evinden getirdiği çeyizi tazmin edilir ve kadın gidebilir.
150. Eğer bir adam karısına bir tarla, bahçe ve ev ile bunlara
ait bir vesika verirse ve kocasının ölümünden sonra oğulları buna itiraz
etmezlerse, o zaman anne tercih ettiği oğullarından birine mirasının tümünü
bırakabilir ve kardeşlerine hiçbir şey bırakmayabilir.
151. Bir adamın evinde yaşayan bir kadın kocasıyla hiçbir
alacaklının onu tutuklayamayacağına dair bir anlaşma yapar ve buna ilişkin bir belge
alırsa bu kadınla evlenmeden önce adamın borcu varsa alacaklı borca karşılık
kadını alamaz. Adamın evine girmeden önce kadın bir borç sözleşmesi yapmışsa
alacaklı da bu borç için kocayı alıkoyamaz.
152. Kadının eve girmesinden sonra her ikisi birlikte bir borcun
altına girmişlerse her ikisi de tüccara borcu ödemek zorundadır.
153. bir kadın başka bir adamın hesabına her ikisinin eşlerini
öldürürse suça katılın çiftlerin her ikisi de kazığa oturtulur.
154. Bir adam kendi kızıyla ensest ilişki içine girerse
bulunduğu yerden sürülür.
155. Bir kişi bir kızı kendi oğlu ile nişanlarsa ve oğlu da o
kızla ilişkiye girerse ve bundan sonra baba kızı kirletirse ve birlikte basılırlarsa
baba bağlanarak suya atılır.
156. Bir kişi bir kızı kendi oğlu ile nişanlarsa ve oğlu o
kızla ilişkiye girmeden babası kızı kirletirse yarım mina (250 gr) altın verir ve
kızın babasının evinden getirdiği her şeyi tazmin eder. Kız ise gönlünün erkeği
ile evlenebilir.
157. Her hangi bir kişi babasından sonra annesi ile ensest ilişki
suçunu işlerse her ikisi de yakılır.
158. Her hangi bir kişi babasından sonra çocuk doğuran şef anne
ile basılırsa babasının evinden kovulur.
159. Kayınpederinin evine menkul mal getiren ve başlık parasını
ödeyen her hangi bir kişi başka bir karı ararsa ve kayınpederine “senin kızını
istemiyorum” derse kızın babası onun getirdiği her şeyin sahibi olur.
160. Eğer bir kişi kayınpederinin evine taşınır mal getirir ve
karısı için başlık parası öderse ve ondan sonra kızın babası “Sana kızımı
vermeyeceğim” derse kendisi ile birlikte getirdiği her şeyi geri götürür.
161. Eğer bir kişi kayınpederinin evine taşınır mal getirir ve
karısı için başlık parası öderse ve ondan sonra arkadaşı ona iftira eder ve
kayınpederi genç kocaya “Sen benim kızımla evlenemezsin” derse kendisinin yanı
sıra getirdiği her şeyi eksiksiz ona vermek zorundadır; ancak, karısı arkadaşı ile
evlenemez.
162. Bir adam bir kadınla evlenir ve kadın adama oğullar
doğurursa ve daha sonra bu kadın ölürse kadının babasının çeyiz üzerinde hiçbir
hakkı yoktur; çeyizler oğlanlara aittir.
163. Bir adam bir kadınla evlenir ve kadın adama oğullar
doğurursa ve daha sonra bu kadın ölürse kayınpederinin evine ödediği başlık
parası ona geri verilmişse kadının kocası kadının çeyizi üzerinde hiçbir hak
iddia edemez; çeyiz kadının babasının evine aittir.
164. Eğer kayınpederi ona başlık parasını geri ödemezse
başlık parasını çeyizden alır ve arta kalanı kadının babasının evine verir.
165. Bir kişi seçtiği oğullarından birine bir tarla, bahçe ve
ev ile bunlara ait bir vesika verirse ve daha sonra baba ölürse ve kardeşler
malı-mülkü pay ederlerse; o zaman ilk önce babasının hediyesini ona vermelidirler ve
o da kabul etmelidir. Daha sonra babadan kalan mallar pay edilebilir.
166. Bir kişi oğlu için kadınlar alır da küçük oğlu için
hiçbir kadın almazsa ve ondan sonra ölürse kardeşler kalan malı paylaştıklarında
küçük kardeşin payının yanı sıra henüz hiç karı almamış olan küçük
kardeşe bir kadın sağlaması için bir başlık parasını ayırmalıdırlar.
167. bir adam bir kadınla evlenir de kadın adama çocuklar verirse
ve bu kadın öldükten sonra adam bir kadın daha alır ve o da adama çocuklar verirse
ve bundan sonra baba ölürse oğlanlar malları annelerinin durumuna göre pay edemezler,
sadece çeyizleri bu şekilde pay edebilirler; babadan kalan mallar herkese eşit bir
şekilde pay edilmelidir.
168. Bir kişi oğlunu evden kovmak ister ve bunu hakimin önünde
“Ben oğlumu kovmak istiyorum” diye ilan ederse hakim onun gerekçelerine bakar.
Oğlanın babanın onu haklı bir şekilde evden uzaklaştıracağı kadar büyük bir
suçu yoksa babası onu evden uzaklaştıramaz.
169. Babanın oğlunu baba-oğul ilişkisinden mahrum edeceği kadar
büyük bir suçu varsa baba onu bir kerelik affeder; ancak, oğlan ikinci defa aynı
suçu işlerse baba onu bütün baba-oğul ilişkisinden mahrum edebilir.
170. Bir adama karısı oğullar doğurursa ve kadın hizmetçisi de
oğullar doğurursa ve baba hala yaşarken kadın hizmetçinin doğurduğu oğullarına
“Benim oğullarım” derse ve onları da karısının oğulları arasında sayarsa ve
ondan sonra baba ölürse karısının ve kadın hizmetçinin oğulları babadan kalan
malları ortak bir şekilde bölüşürler. Karısının oğlu pay eder ve seçer.
171. Ancak baba hala yaşarken hizmetçisinin oğullarına “Benim
oğullarım” demezse ve ondan sonra ölürse hizmetçinin oğulları karısının
oğulları ile malları paylaşamazlar; ancak, hizmetçiye ve oğullarına özgürlükleri
verilir. Karısının oğullarının hizmetçinin oğullarını köleleştirmeye hakları
yoktur; karısı çeyizini (babasından), kocasının ona verdiği hediyeleri, vesika ile
ona verdiklerini alır ve kocasının evinde yaşar. Yaşadığı sürece onu
kullanabilir; ev para karşılığı satılamaz. Onun bıraktığı her şey çocuklarına
aittir.
172. Eğer kocası ona hediye vermemişse, hediye karşılığında
tazminat verilmelidir. Bir çocuğunun payına eşit olacak şekilde kocasının
mallarından bir pay alır. Eğer çocukları ona baskı yaparlarsa ve zorla evden
uzaklaştırmaya çalışırlarsa hakim meseleye bakar ve oğullar hatalı ise kadın
kocasının evini terk etmez. Kadın evden ayrılmayı arzu ediyorsa kocasının ona
verdiği hediyeyi oğullarına bırakmalıdır; ancak, babasının evinden getirdiği
çeyizi alabilir. Bundan sonra kalbinin erkeği ile evlenebilir.
173. Bu kadın gittiği yerdeki ikinci kocasına oğullar doğurursa
ve ondan sonra ölürse onun daha önceki ve sonraki oğulları çeyizi aralarında
paylaşırlar.
174. Eğer ikinci kocasına hiçbir oğul vermezse ilk kocasının
oğulları çeyize sahip olurlar.
175. Eğer bir devlet kölesi ya da azad edilmiş birinin kölesi
özgür birinin kızıyla evlenirse ve çocukları olursa kölenin efendisinin özgür
olanın çocuğunu köleleştirmeye hiçbir hakkı yoktur.
176. Ancak, eğer bir devlet kölesi ya da azad edilmiş birinin
kölesi bir adamın kızıyla evlenir ve evlendikten sonra kız babasının evinden çeyiz
getirirse ve her ikisi de ondan faydalanıp bir ev kurarlarsa ve bundan sonra köle
ölürse; o zaman, özgür doğan kadın çeyizini ve kocası ve kendisinin kazandığı
her şeyi alır. Bunları iki parçaya böler; bir parçasını kölenin efendisi alır,
diğerini ise kadın çocuklarına bakmak için alır. Eğer özgür doğan kadın
hediyeye sahip değilse kocasının ve kendisinin kazandığı her şeyi alır ve onları
iki parçaya ayırır: kölenin efendisi bir parçasını kendisi de çocuklarına
bakabilmek için diğerini alır.
177. Çocukları henüz büyümemiş olan bir dul başka bir eve
girmek (evlenmek) isterse hakim kararı olmaksızın bunu yapamaz. Eğer başka bir eve
girerse hakim ilk kocasının evinin durumunu inceler. Bundan sonra ilk kocasının evi
ikinci kocasına tevdi edilir ve kadın yönetici olur. Ve orada bir de kayıt
tutulmalıdır. O evin düzenini sağlar, çocuklarını büyütür ve evde bulunan
kapları satamaz. Dul bir kadının çocuklarının aletlerini satın alan kimsenin
parası yanar ve eşyalar sahiplerine iade edilir.
178. Bir merbut kadına ya da bir fahişeye babası bir çeyiz ve
bunun için bir vesika verirse; ancak, bu vesikada onu dilediği şekilde miras
bırakabileceği belirtilmemişse ve açıkça satma hakkına sahip olduğu
belirtilmiyorsa ve bu durumda babası ölürse o zaman kardeşleri bahçesini ve
tarlasını teslim alırlar ve hissesine göre ona mısır, yağ ve süt verirler ve onu
memnun ederler. Eğer kardeşleri hissesine göre ona mısır, yağ ve süt vermezlerse o
zaman bahçesi ve tarlası ona destek olur. Tarlanın ve bahçenin kullanım hakkına
sahiptir ve yaşadığı müddetçe babasının ona verdiği her şey onundur; ancak, o bu
malları ne satabilir ne de başkasına devredemez. Onun mirası kardeşlerine aittir.
179. Bir rahibe ya da bir fahişe babasından bir hediye ve
dilediği şekilde onu satabileceği açıkça belirtilen bir vesika elde etmişse ve
babası ölmüşse o zaman kime isterlerse mallarını ona verebilirler. Kardeşleri
hiçbir hak iddia edemez.
180. Bir baba kızına- evlenilebilir olsun ya da bir fahişe olsun
fark etmez- bir hediye verip de ölürse babasından kalan mirastan çocuklardan birinin
payı kadar bir pay alır ve yaşadığı sürece onun kullanım hakkından yararlanır.
Malları ise erkek kardeşlerine aittir.
181. Bir baba bir tapınak hizmetçisini ya da tapınak bakiresini
Tanrı’ya adarsa ve ona hediye vermez ve ölürse babasından kalan mirastan bir çocuk
payının 1/3’ü kadar alır ve yaşadığı sürece onun kullanım hakkından
yararlanır. Malları ise kardeşlerine aittir.
182. bir baba kızını Babil’in Mardi’sinin karısı olarak
adarsa ve ona hediye ya da bir tapu senedi vermeyip ölürse kardeşlerinden babasının
evindeki mirastan bir çocuğun payının 1/3’ünü alır; ancak, Marduk onun malını
kime dilerse ona bırakabilir.
183. Bir baba kızına bir cariye, bir çeyiz, bir koca ve bir tapu
senedi verirse ve ondan sonra ölürse babasından kalan maldan bir pay alamaz.
184. bir baba kızına bir cariye ile birlikte bir çeyiz ve koca
vermezse ve ölürse kardeşi babasının servetine göre ona bir çeyiz verir ve bir koca
bulur.
185. Bir adam bir çocuğu evlatlık alır ve oğlu olarak ona
ismini verirse ve onu besleyip büyütürse büyümüş bu çocuk bir daha geri istenemez.
186. Bir adam bir çocuğu evlatlık alırsa ve o çocuğu aldıktan
sonra analığına ve babalığına zarar verirse evlatlık alınan bu oğlan babasının
evine geri döner.
187. Saray hizmetlerinde çalışan bir metresin ya da bir
fahişenin oğlu geri alınamaz.
188. Bir zanaatkar bir çocuğu besleyip büyütmek için yanına
alırsa ve ona mesleğini öğretirse o çocuk geri alınamaz.
189. Ona mesleğini öğretmezse bu evlatlık oğlan babasının
evine geri döner.
190. bir adam oğul olarak evlatlık aldığı bir çocuğa bakmaz
ve onu diğer çocuklarla birlikte besleyip büyütmezse bu evlatlık oğlan babasının
evine geri dönebilir.
191. Bir oğlanı evlatlık olarak alan ve onu besleyip büyüten,
bir ev kuran ve çocukları olan bir adam
evlatlığını evden atmayı isterse bu evlatlık oğlan kendi yoluna gidemez.
Babalığı kendi servetinden bir çocuğun payının 1/3’ünü ona verdikten sonra
gidebilir. Tarla, bahçe ve evden ona bir şey verilmez.
192. Bir metresin ya da fahişenin oğlu babalığına ya da
analığına “Benim annem ya da babam değilsiniz” derse dili kesilir.
193. Bir metresin ya da fahişenin oğlu babasının evini özler ve
babalığını ve analığını terk edip babasının evine giderse gözleri
çıkarılır.
194. Bir adam çocuğuna bir sütanne tutarda çocuk onun ellerinde
ölürse ve sütanne anne ve babaya haber vermeksizin başka bir çocuğu emzirirse onlar
sütanne haber vermeksizin başka bir çocuğu emzirmekle suçlayabilirler ve onun
memeleri kesilir.
195. Eğer bir oğul babasına vurursa onun elleri balta ile
kesilir.
196. Eğer bir adam başka bir adamın gözünü çıkarırsa onun
gözü de çıkarılır. [Göze göz]
197. Eğer bir kişi başkasının kemiğini kırarsa onun kemiği
de kırılır.
198. Eğer bir kişi azad edilmiş bir adamın gözünü
çıkarırsa ya da kemiğini kırarsa bir mina (yarım kilo) altın öder.
199. Eğer bir adamın kölesinin gözünü çıkarırsa ya da
kemiğini kırarsa onun değerinin yarısını öder.
200. Bir adam kendisi ile eşit olan birinin dişini kırarsa onun
da dişi kırılır. [Dişe diş]
201. Bir kişi azad edilmiş bir adamın dişini kırarsa bir mina
altının 1/3’ünü verir.
202. Bir adam rütbece kendisinden daha üstün olan bir adamın
vücuduna vurursa halkın önünde öküz kırbacı ile 60 kırbacı hakeder.
203. Doğuştan özgür bir adam başka bir özgür doğan adama ya
da eşit derecedeki birine vurursa bir mina altın öder.
204. Azad edilmiş bir adam başka bir azad edilmiş adama vurursa
on şikel para öder.
205. Azad edilmiş bir adamın kölesi azad edilmiş bir adama
vurursa kulağı kesilir.
206. Bir kavga sırasında bir adam diğerine vurur ve onu yaralarsa
ve daha sonra “Onu kasıtlı olarak yaralamadım” diye yemin ederse doktorların
masrafını öder.
207. Bu adam yarası nedeniyle ölürse, öldüren benzer bir
şekilde yine yemin eder ve ölen kişi doğuştan özgür ise yarım mina para verir.
208. Eğer azad edilmiş biri ise bir minanın 1/3’ü kadar öder.
209. Bir adam henüz doğmamış çocuğunu kaybedecek şekilde
doğuştan özgür bir kadına saldırırsa onun kaybı için on şikel öder.
210. Bu kadın ölürse öldüren kişinin kızı öldürülür.
211. Özgür sınıfa ait bir kadın bir darbe nedeniyle çocuğunu
kaybederse buna neden olan para olarak beş şikel öder.
212. Bu kadın ölürse yarım mina öder.
213. Bir adam, başka bir adamın kadın hizmetçisine saldırır ve
kadın çocuğunu kaybederse o para olarak iki şikel öder.
214. Bu hizmetçi ölürse bir minanın 1/3’ü kadar öder.
215. Bir doktor operatör bıçağı ile derin bir yarık açarsa ve
onu tedavi ederse ya da bir operatör bıçağı ile (gözün üstünde) bir tümörü
açarsa ve gözü kurtarırsa on şikel alır.
216. Hasta eğer azad edilmiş bir adamsa beş şikel alır.
217. Başka birinin kölesi ise sahibi doktora iki şikel verir.
218. Bir doktor operatör bıçağı ile derin bir yarık açarsa ve
hastayı öldürürse ya da bıçak ile bir tümörü açıp gözü keserse doktorun
elleri kesilir.
219. Bir doktor operatör bıçağı ile azad edilmiş bir adamın
kölesinde derin bir yarık açarsa ve onu öldürürse o köleyi başka bir köle ile
ikame etmelidir.
220. eğer operatör bıçağı ile bir tümörü açar ve gözünü
çıkarırsa kölenin değerinin yarısını öder.
221. Eğer bir doktor kırık bir kemiği ya da insanların
hastalıklı kısımlarını iyileştirirse hastalar ona nakit olarak beş şikel
verirler.
222. Azad edilmiş bir adam ise üç şikel verir.
223. Köle ise sahibi doktora iki şikel verir.
224. Bir veteriner cerrah bir eşek ya da bir öküz üzerinde ciddi
bir ameliyat yapar ve tedavi ederse ücret olarak sahibi cerraha bir şikelin 1/6'sını
öder.
225. Bir veteriner cerrah bir eşek ya da bir öküz üzerinde ciddi
bir ameliyat yapar ve onu öldürürse sahibine değerinin ¼’ünü öder.
226. Ustasının bilgisi olmaksızın bir berber satılmayan bir
kölenin üzerindeki kölelik işaretini silerse bu berberin elleri kesilir.
227. Her hangi bir kişi bir berberi aldatır ve köle işaretini
satılık olmayan köle işaretiyle değiştirirse öldürülür ve evi yakılır. Berber
“Onu kasıtlı olarak işaretlemedim” diye yemin ederse suçlanmaz.
228. Bir inşaatçı bir bina inşa eder ve binayı tamamlarsa her
bir sar’lık yüzey için iki şikel ona ücret verir.
229. Bir inşaatçı her hangi bir kişi için bir bina inşa eder
ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa ve onun inşa ettiği bina yıkılıp sahibini
öldürürse inşaatı yapan öldürülür.
230. Eğer bina ev sahibinin oğlunu öldürürse inşaatı yapanın
da oğlu öldürülür.
231. Bina sahibinin kölesini öldürürse evin sahibine köle için
bir köle ödeme yapar.
232. Binanın bir kısmı harap olursa harap olan kısmın tümünü
tazmin eder ve inşa ettiği binayı düzgün bir şekilde inşa edinceye dek kendi
imkanlarıyla evi yeniden inşa eder.
233. Bir kişi başkası için bina yapıyorsa, bina henüz
tamamlanmamış olsa bile, duvarı devrilmişse inşaatı yapan kişi kendi imkanlarıyla
duvarı daha sağlam bir şekilde yapmalıdır.
234. Tekne inşa eden bir kişi birisi için 60 gur uzunluğunda bir
tekne yaparsa nakit olarak iki şikel ücret alır.
235. Tekne inşa eden bir kişi birisi için bir tekne yaparsa ve
tekneyi sıkı yapmazsa ve aynı yıl içerisinde tekne denize açıldığında hasar
görürse tekne yapımcısı tekneyi alır ve kendi imkanlarıyla sağlamlaştırır.
Sağlam tekneyi, tekne sahibine verir.
236. Bir kişi kendi teknesini bir gemiciye kiralarsa ve gemicinin
dikkatsizliğinden tekne enkaz haline gelir ve batarsa gemici tekne sahibine tazminat
olarak başka bir tekne verir.
237. Bir kişi bir gemici ve onun teknesini kiralarsa ve onu
mısır, giyecek, yağ, hurma ve benzeri uygun şeylerle doldurursa; ancak gemicinin
dikkatsizliğinden gemi batarsa ve taşıdıkları harap olursa o zaman gemici hem enkaz
haline gelen gemiyi hem de içindekileri tazmin etmelidir.
238. Bir gemici her hangi bir kimsenin gemisini kazaya uğratır da
gemiyi muhafaza ederse geminin değerinin yarısını öder.
239. Bir kişi bir gemici kiralarsa yıl başına altı gur mısır
öder.
240. Bir tüccar bir feribota çarpar ve onu enkaz haline getirirse
kaza geçiren teknenin sahibi Tanrı önünde adalet arar; feribot ile çarpışan tüccar
gemisinin sahibi diğer botun sahibine bütün hasar için tazminat ödemelidir.
241. Her hangi bir
kimse angarya için bir öküzü zorla alırsa nakit olarak bir minanın 1/3’ünü
öder.
242. Her hangi bir kişi bir yıllığına öküzleri kiralarsa
sabana koşulan öküzler için dört gur mısır öder.
243. Sığır sürüsünün kirası olarak sahibine üç gur mısır
ödenir.
244. Bir kimse bir öküz ya da bir eşek kiralarsa ve bir aslan onu
otlakta öldürürse zarar sahibine aittir.
245. Bir kimse bir öküzleri kiralar da onları kötü muamele ya
da darbe sonucu öldürürse öküze karşı öküz vererek tazmin etmelidir.
246. Bir kimse bir öküz kiralar da onun bacağını kırarsa ya da
boyun bağlarını keserse öküze karşı öküz vererek tazmin eder.
247. Bir kimse bir öküz kiralar da onun gözünü çıkarırsa
sahibine değerinin yarısını öder.
248. Bir kimse bir öküz kiralar da onun bir boynuzunu kırarsa ya
da kuyruğunu keserse veya burnunu yaralarsa sahibine değerinin dörtte birini öder.
249. Bir kimse bir öküz kiralar da Tanrı ölsün diye ona vurursa
onu kiralayan kişi Tanrı adına yemin eder ve suçsuz olduğu kabul edilir.
250. bir öküz caddeden (pazardan) karşı karşıya geçerken
birileri onu itip öldürürlerse sahibi mahkemede (kiralayana karşı) her hangi bir hak
talebinde bulunamaz.
251. Bir öküz boynuzla yaralanmış ise ve bu da onun boynuzlayan
bir öküz olduğunu gösteriyorsa ve onun boynuzları bağlanmamışsa ve öküz
doğuştan özgür olan birini boynuzlayıp öldürmüşse sahibi nakit olarak yarım mina
altın verir.
252. Eğer bir kişinin kölesini öldürürse bir minanın
1/3’ünü verir.
253. Bir kişi başka biriyle tarlasını işlemesi için anlaşır
ve ona ekmesi için tohum verirse, boyunduruğa koşulmuş bir çift öküz verirse ve o
kişi mısırı ya da diğer ürünü çalar ve kendisine ayırırsa elleri baltayla
kesilir.
254. Eğer kendisine tohumluk mısır ayırır ve boyunduruğa
koşulmuş öküz de kullanmazsa aldığı miktar kadar tohumluk mısır verir.
255. Eğer öküz boyunduruğunu başkasına kiraya verirse ya da
tarlaya ekmeyerek tohumluk mısırı çalarsa suçlu bulunur ve her bir yüz gan için
altmış gur mısır öder.
256. Onun topluluğu onun adına bunu ödemezse sığırlarla
birlikte (çalışması için) tarlaya gönderilir.
257. Bir kimse tarla işçisi kiralarsa bir yıl için sekiz gur
mısır öder.
258. Bir kimse bir öküz sürücüsü kiralarsa yıl başına ona
altı gur mısır öder.
259. Bir kimse tarladan bir su çarkı çalarsa sahibine nakit
olarak beş şikel öder.
260. Bir kimse (suyu nehirden ya da kanaldan almaya yarayan) bir su
kaldıracı ya da bir sabanı çalarsa nakit olarak üç şikel ödemelidir.
261. Bir kimse koyun ya da sığırlar için bir çoban kiralarsa
yıl başına sekiz gur mısır öder.
263. Kendisine verilen koyunu ya da sığırı öldürürse sahibine
sığır için sığır, koyun için koyun vererek tazmin eder.
264. Gözetlemesi için koyun ya da sığırın emanet edildiği,
üzerinde anlaşılan ücretini alan ve tatmin edilen bir çoban koyun ya da
sığırların sayısını azaltırsa ya da daha az doğumla artış gerçekleşirse
kaybettiği karı ya da artışı telafi etmelidir.
265. Kendisine bakması için koyun ya da sığır emanet edilen bir
çoban hatalı davrandıysa, doğal yoldan sürünün daha az artmasına yol açtıysa ya
da onları para karşılığı sattıysa mahkum edilir ve kaybın on katını sürü
sahibine verir.
266. Bir hayvan Tanrı tarafından öldürüldüyse (kaza) ya da bir
aslan onu öldürdüyse çoban Tanrı huzurunda masumiyetini ilan eder ve sahibi de bunun
kaza olduğunu kabul eder.
267. Bir çoban bir şeyleri ihmal ettiği için ahırda bir kaza
meydana gelmişse bu kazadan çoban sorumludur ve sığır ya da koyunu sahibine tazmin
eder.
268. Harman dövmek için bir kimse bir eşek ya da öküz kiralarsa
kira 20 ka mısırdır.
269. Harman dövmek için bir kimse bir eşek kiralarsa kira 20 ka
mısırdır.
270. Harman dövmek için bir kimse genç bir hayvan kiralarsa kira
10 ka mısırdır.
271. bir kimse bir çift öküz, yük arabası ve sürücüsünü
kiralarsa bir gün için 180 ka mısır öder.
272. Bir kimse yalnızca bir yük arabası kiralarsa bir
günlüğüne 40 ka mısır öder.
273. Bir kimse bir gündelikçi kiralarsa yıl başından beşinci
aya kadar (günlerin uzun ve işin zor olduğu Nisan-Ağustos arası) nakit olarak her
gün için altı gerah; altıncı aydan yılın sonuna kadar ise beş gerah öder.
274. Bir kimse usta bir zanaatkar kiralarsa ona ...’nın ücreti
olarak günde beş gerah, çömlekçilik ücreti olarak beş gerah, terzilik ücreti
olarak beş gerah, ...ipçilik ücreti olarak dört gerah, duvarcılık ücreti
olarak...gerah öder.
275. Bir kimse bir feribot kiralarsa günde üç gerah öder.
276. bir kimse bir yük gemisi kiralarsa günde iki buçuk gerah
öder.
277. Bir kimse 60 gur’luk bir tekne kiralarsa onun kirası olarak
günde bir şikelin 1/6’ı kadar para öder.
278. Bir kimse bir kadın ya da erkek köle satın alır ve bir ay
geçmeden benu hastalığına yakalanırlarsa köleleri satıcıya geri götürür ve
ödediği parayı geri alır.
279. Bir kimse bir kadın ya da erkek köle satın alır ve
üçüncü şahıslar üzerinde hak iddia ederlerse satıcı bundan sorumludur.
280. Yabancı bir ülkede bir kimse başka bir ülkeye ait olan bir
kadın ya da erkek köle alırsa ve bu kadın ya da erkek kölenin sahibinin ülkesine
döndüğünde onları tanırsa ve köleler ülkenin yerlileri ise para almadan onları
sahibine geri verir.
281. Onlar başka bir ülkeden ise alıcı onlar için tüccara
ödediği parayı deklare eder ve kadın ve erkek köleyi elinde tutar.
282. Bir köle efendisine “Sen benim efendim değilsin” derse ve
onlar o köleyi suçlarsa efendisi onun kulağını keser.
.
Bkz: “The Code of Hammurabi”, (Translated by
L.W.King), the Encyclopaedia Britannica. Bkz: http://www1.umn.edu/humanarts/