WILHELM VON HUMBOLDT:

İNSANIN ÖZGÜRLÜĞÜ ÜZERİNE, 1792

humboldt.jpg (10263 bytes)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İnsanoğlunun gerçek amacı, yani ebedi ve değişmez akli ilkeler tarafından salık verilen ve geçici arzularca belirlenmeyen amacı, kemale erinceye kadar kendi güçlerini en üst düzeye çıkacak şekilde geliştirmektir. Bu oluşumun gerçekleşmesi için özgürlük en başta gelen ve onsuz olmaz koşuldur. Bununla birlikte,  özgürlüğün ötesinde insanların potansiyellerinin gelişmesi için özgürlükle yakından bağlantılı olan başka şeyler de, yani koşulların değişmesi de gereklidir. En özgür ve en bağımsız bir insan bile monoton koşullar içinde yaşıyorsa kendisini belirli bir ölçüye kadar geliştirebilir. Diğer taraftan bu değişikliğin özgürlüğün bir sonucu olduğu da doğrudur; ancak, insanları kısıtlamak yerine insanları çevreleyen şeylere keyfi bir biçimde şekil veren bir tür baskıyı da ortaya çıkarır. Buna rağmen bu fikirlerin berraklığı onlara ayrı bir yerin verilmesine hizmet eder.

Her insan, her hangi bir zamanda yalnızca bir başat yeteneğini kullanarak eyleme geçer ya da daha ziyade aynı anda bütün varlığını tek bir faaliyete hasreder. Bu nedenle birden fazla hedefe yönelttiği zaman enerjisini azaltacağından dolayı insanlar tek yönlü bir amaca yönelik bir yapıdadırlar. İnsanlar birbirinden ayrı olarak kullandığı yeteneklerini birleştirmeye... ve hayatın her safhasında eşzamanlı bir rolü oynamaya çabalarsa ve değişik objeleri ayrı ayrı kullanma yerine onları uyumlu bir şekilde bir araya getirerek çalıştırdığı güçleri çeşitlendirmeye ve artırmaya gayret sarf ederse bu tek yanlılıktan sakınabilir. Bireylerin geçmişle gelecek arasındaki bağlantılarını sağlayan şey diğer insanlarla birliğin gerçekleştiği toplumda ortaya çıkar. Hayatının bütün aşamalarında her insan yalnızca bütün insanların karakterini yansıtan mükemmelliklerden birini başarabilir. Bu nedenle dernekler vasıtasıyla her bir üye diğer üyelerin ruh zenginliklerine kendisini uygun bir hale getirmek zorunda kalır. Ulusların en ilkellerinde bile olsa genel tecrübeye göre cinsler arasındaki ilişki bu tip bir rol-yapıcı nitelik gösterir. Birliğe duyulan özlem kadar farklılıkların ifade edilmesi arzusu güçlü olsa da cins ayrımının söz konusu olmadığı diğer derneklerde ayrımcılık yapmak zorlaşmaktadır. Dikkatli bir şekilde yapılan çalışmalar ile bu fikirler bizim kadim milletler ve özellikle Grekler arasındaki belirli ilişkileri daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır. Bunlar, bayağı bir tabirle ‘ortak aşk’ olarak nitelendirilmekte ve yanlış bir şekilde sadece dostluk tabiri ile adlandırılmaktadırlar. Bu tip ilişkilerin etkinliği genellikle birliğe dahil kişilerin bağımsızlığı ile ilişkinin samimi olması durumunun bir arada gerçekleştiği bir ortama bağlıdır. Bu tip bir samimiyetin olmadığı bir durumda hiç kimse diğer kişileri yeterince anlayamaz. Öte yandan, bağımsızlığı ön plana alan bir tutum da kişilerin kendi karakterlerinin bir parçası olan bazı endişelerin asimile edilmesi için gereklidir. Ancak her ikisi de bireylerin güçlü olmasını ve bir üyenin diğerlerini anlamasını engelleyecek kadar büyük olmayan ya da diğerlerinin sahip olduğu niteliklere hayranlık duymaya ve bu nitelikleri kendi karakteri haline getirmeye yol açacak kadar da küçük olmayan bazı farklılıklar da gereklidir. Bu bireysel enerji ve farklılıklar özgünlüğü ortaya çıkarır. Bu nedenle insanoğlunun sahip olduğu bütün büyük niteliklerin dayandığı, her insanın durmaksızın çabaladığı ve dostlarını etkilemek isteyen kişilerin asla gözden ırak tutamayacağı şey bu özgünlüktür... Bu hususiyet, eylem özgürlüğü ve faaliyetlerin çeşitliliğinden kaynaklanır ve neticede eylem özgürlüğünü ve faaliyetlerin çeşitliliğini yeniden üretir. Cansız maddelerde bile ebedi ve değişmez kanunlara uygun olarak düzenli safhalarla ilerler ve kendini yetiştiren bireyde ortaya çıkar. ...Herkes her iki özelliği de kendi içinde barındırdığı sürece dış dünyanın güzelliği ve çeşitliliğini anlayabilir, tasavvur edebilir. Neden ve sonuç arasındaki bu uygun olma durumuna ne kadar yaklaşılacağı insanların dış dünyadaki bu izlenimleri sadece hissedip kavrama yerine kendilerinde aktif bir hale getirmelerine bağlıdır.

Kaynak: C.Can Aktan ve İ.Yaşar Vural (Derleyen ve Çeviren) , Özgürlük Yazıları, Çizgi Kitabevi, 2003. (Metnin tercümesi Aktan ve Vural tarafından yapılmıştır. İzinsiz kullanılamaz.)

 E. K. Bramsted and K.J. Melhuish, Westerm Liberalism- A History in Documents From Locke to Croce, London: Longman, 1978. [Wilhelm von Humboldt, Ideen zu einem Versuch, die Grenzen der Wirksamkeit des Staates zu bestimmen (1792); Werke, Berlin 1903, Band I, pp.106-8]