JAMES MILL:

İYİ DEVLET, 1820

james-mill.jpg (19046 bytes)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Temsili sistemde iyi bir devlet için gerekli olan güvenceler bulunabilir. O halde neler yapılmalıdır? Bir varsayıma göre iyi bir devletin ortaya çıkmasının imkansız olduğu söylenebilir. Bir organ olarak halk, kendi kendine devlet işlerini icra edemez. Kamu erkleri bir kişinin ya da birkaç kişinin, bir monarkın veya bir aristokrasinin idaresine emanet edilirse sonuç ölümcül olur ve bu tip basit formların kombinasyonunun imkansız olduğu ortaya çıkar.

Bu önermelerin doğru olmasına rağmen henüz iyi bir devletin elde edilebilir olduğu kanıtlanmamıştır. Kendi kendine kamu erklerini kullanamayan halk bu erkleri bir kişiye ya da bir gruba emanet etse de ve bu kişiler kendilerine emanet edilen bu erkleri kötü bir şekilde kullanmak için çok güçlü bir güdüye sahip olsalar da bu durumu engellemek için uygun kontroller oluşturmak mümkündür. Devletin bütün faaliyetlerinin yerinde anayasal kontrollere dayandığını ileri sürmek yerleşik ve revaçta olan fikirlere oldukça uygundur. Toplumun kendisi hariç, tüm erklerini emanet ettiği kötü bir devlette bir çıkarı olmayan hiçbir birey ya da birey topluluğu olmadığından, toplumun kendisi bu erkleri kullanmaktan aciz olduğundan ve bunları bazı bireylere ya da birey gruplarına emanet etmek zorunda olduğundan sonuç aşikardır: toplumun kendisi bu bireyleri denetlemelidir; aksi takdirde, onlar, kendi çıkarları peşinde koşarlar ve kötü bir devlet ortaya çıkarırlar.

Ancak, toplum nasıl denetleyecektir? Toplum, yalnızca birlik içerisinde olursa etkili olabilir.

Bununla birlikte, toplum temsilcilerini seçebilir. Buradaki problem, toplumun temsilcilerinin bir kontrol unsuru olarak faaliyet gösterip göstermeyeceğidir.

Bir temsil organında, kendisinin iyi bir devlet için bir güvence olması açısından, ne gereklidir?

Araştırmanın büyük kısmının bir parçası olan ve üzerinde tartışma çıkmasının ihtimal dahilinde olmadığı iki önermeyi ileri sürerek başlayalım.

I. Kontrol organı kontrol işini yapmaya yetecek düzeyde bir güce sahip olmak zorundadır.

II. Toplumla özdeş çıkarlara sahip olmalıdır; aksi halde gücünü zarar verici bir şekilde kullanacaktır.

I. Her koşulda bir gereklilik olan gücün derecesinin ne olacağını belirlemek için, işin üstesinden gelmek için gerekli olan gücün seviyesini göz önüne almak zorundayız. Sadece bu amaç için kafi olan gereklidir daha fazlası değil. O halde bir kontrol organı olarak temsilcilerin işin üstesinden gelmelerine yetecek gücü araştırmak zorundayız. Burada cevap kolayca verilebilir. Bu güç her nereye emanet edilirse edilsin, sahip olanların gücü kötüye kullanmada çıkarları olacaktır. Toplum, kamusal erkleri kime emanet ederse etsin, bunlar ister bir, isterse birkaç kişi olsun, bu gücü kötüye kullanmada belirli bir çıkara sahip olduklarını müşahede ediyoruz. Bu nedenle, erkler ister bir ya da birkaç kişi, isterse bunların bir kombinasyonu tarafından kendi meşum amaçlarına ulaşmayı garanti altına almak için kullanılsınlar, kontrol organı bunların üstesinden gelmek için yeterli güce sahip olmalıdır; aksi halde, onun uygulayacağı kontrol nafile bir kontroldür. Başka bir deyişle, ortada hiçbir kontrol yoktur.

Bu kanılar, sadece tartışma götürmez değildir; bunun yanı sıra, İngiliz Anayasası da aynı teoriye dayanmaktadır. Bu teoriye göre Avam Kamarası kontrol organıdır. Kral, Avam Kamarası tarafından kendisine karşı yapılacak herhangi bir muhalefeti bastırma gücüne sahipse ya da Kral ile birlikte Lordlar Kamarasının ortak iradesine karşı ortaya çıkan muhalefeti bastırma gücüne sahiplerse, onların kontrol edilebilmesi gücüne sahip olmayı zayıflatacağını da kabul eden bir doktrindir. Bu nedenle, her ikisinin müşterek gücünün üstesinden gelebilecek düzeyde bir güce sahip olmalıdır.

II. Bu kontrol organına verilmesi gerekli olan gücün derecesi ile ilgili olan bütün sorunlar, kamu kaynaklı bütün faziletlerin ortaya çıkmasına neden olan faaliyetlerin yeterliliği ile alakalı tüm sorunlar, böylece, kolay bir şekilde çözüme bağlanabilir. Bu konuda karşılaşılan en büyük zorluk kontrol organını oluşturma vasıtalarının ve esasen toplumun korunması için tesis edildiği halde toplumun aleyhine dönmeyecek bir gücün bulunmasındadır.

Güç, temsilciler denilen bir organa verilirse,  diğer  her insanın yapacağı gibi, eğer başarabilirlerse onların da gücü toplumun menfaatleri için değil; tam tersine, kendi menfaatleri için kullanacaklarına hiçbir şüphe yoktur. Bu nedenle, mesele şudur: onlar nasıl engellenecektir? Başka bir deyişle, temsilcilerin çıkarları ile toplumun çıkarları nasıl bağdaştırılacaktır?

Her temsilcinin iki farklı konumu olduğu düşünülebilir: kendisi dışındakilerin üzerinde güç kullanma yetisine sahip olduğu konumu ve başkalarının onun üzerinde güç kullanabildiği toplumun bir üyesi olma konumu.

Temsil konumuna göre her şey iyi bir şekilde düzenlenebilirse toplumun bir üyesi olma konumu nedeniyle kendisine de zarar vereceğinden, kötü idare ile kendisi için çok iyi şeyler yapabilmesi imkansız bir hale gelecektir ve amaca ulaşılacaktır. Kontrol organına tahsis edilen gücün miktarının belirli bir miktarın daha altına çekilemeyeceği görülmüştür. Kamunun gücünün ellerine emanet edildiği kişilerin bütün direnmelerinin üstesinden gelmek, yeterli olmak zorunluluğu vardır. Ancak, temsilcilere emanet edilen erk miktar olarak azaltılamıyorsa; bu yolun dışında,  bu erkin azaltılabileceği tek bir yol daha vardır: sürenin azaltılması.

O halde, araç budur; sürenin kısaltılması bu amaca ulaşmanın aracıdır. Toplumun basit bir üyesi olduğu zamana kıyasla temsilci konumunda geçirdiği zaman ne kadar kısaltılırsa, kısa temsilcilik süresi içerisinde görevi kötüye kullanma yoluyla elde ettiği karlara karşılık uzun vadedeki çıkarlarından yapacağı fedakarlıkları tazmin etmesi o ölçüde zorlaşacaktır.

Kaynak: C.Can Aktan ve İ.Yaşar Vural (Derleyen ve Çeviren) , Özgürlük Yazıları, Çizgi Kitabevi, 2003. (Metnin tercümesi Aktan ve Vural tarafından yapılmıştır. İzinsiz kullanılamaz.)

 E. K. Bramsted and K.J. Melhuish, Westerm Liberalism- A History in Documents From Locke to Croce, London: Longman, 1978. [James Mill, Essay on Government (1820), reprinted from the Supplement to the Encyclopaedia Britannica, London 1828, pp. 16-17, 18]