İyi
düzenlenmiş bir birliğin sağlayacağı sayısız avantaj arasında hiç biri ihtilaf
nedeniyle ortaya çıkan şiddetin kontrol edilmesi ve ortadan kaldırılmasından daha
iyi bir gelişmeye yol açamaz. Bu tehlikeli kusurun ortaya çıkardığı eğilimi
seyrettikleri zaman, popüler eyaletlerin dostları, devletin nitelikleri ve kaderi
konusunda asla alarma geçmezler. Bu nedenle, bu duruma uygun bir çözüm sunan her hangi
bir plana, bu planla alakalı ilkeleri ihlal etmeden, yeterli değeri vermekte başarı
gösteremezler. Meclislerde ortaya çıkan istikrarsızlık, adaletsizlik ve
karışıklık, gerçekte, popüler eyaletlerin her yerde zayıflamasına yol açan
ölümcül bir hastalıktır. Zira, bu eyaletler, özgürlük düşmanlarının sahte
belagatlarını türettikleri en elverişli ve en gözde mevzu olmaya devam etmektedirler.
Hem eski hem de modern popüler modellere dayanarak Amerikan anayasaları tarafından
yapılan değerli ilerlemeler çok da fazla takdir edilmedi; ancak, umulduğu ve
beklendiği gibi bu konudaki tehlikenin
etkili bir şekilde önlendiğini söylemek tartışma götürmez bir tarafgirlik olur.
Eyaletlerin son derece istikrarsız olduğu, kamu mallarının rakip partilerin
arasındaki çekişmelerde heder edildiği ve gerekli tedbirlerin azınlık partisinin
haklarını ve adaleti gözeterek değil, güçlü çoğunluğun ve konu ile alakalı
üstün güç sahiplerinin gözetilerek alındığı yolunda faziletli ve saygılı
vatandaşlarımızdan her yerde şikayetler duyulmaktadır. Bununla birlikte bu
şikayetlerin temelsiz olmasını diliyoruz ama bilinen gerçekler, bunların belirli
ölçüde doğru olduğunu bize göstermektedir. Gerçekten de durumumuzun samimi bir
şekilde gözden geçirilmesi halinde katlandığımız bazı sıkıntıların hatalı bir
şekilde eyaletlerin faaliyetlerine bağlandığı görülebilir. Ancak, aynı zamanda,
diğer bazı faktörler de bizim kötü kaderimizle izah edilemez. Bunlar arasında,
özellikle, konuya duyulan yaygın güvensizlik ve kıtanın bir ucundan diğerine akseden
kişisel haklarla ilgili tehlikeli durum yer almaktadır. Bunlar bütünüyle değilse
bile önemli ölçüde hizipçi kişilerin kamu yönetimimizi bozması sonucu oluşan
adaletsizlik ve istikrarsızlığın etkileridir.
Hiziplerle,
vatandaşların ister çoğunluğunu isterse azınlığını meydana getirsinler, belirli
ortak amaç ve hislerle bir araya gelen ve harekete geçen ya da diğer vatandaşların ve
toplumun daimi çıkarlarının aksi yönde çıkarlara sahip olan kesimini kastediyorum.
Hiziplerin
nedenlerini ortadan kaldırmak için iki yöntem bulunmaktadır. Bunlardan ilki, hizbin
kendi varlığı için de gerekli olan özgürlüğün tahrip edilmesidir. İkincisi ise,
her vatandaşın aynı his, görüş ve çıkarlarla donatılmasıdır.
Hastalığın
kendisinden bile daha kötü olduğu için ilk çareden bahsetmek mümkün değildir.
Ateş için hava ne ise hizipler için özgürlük odur. Ancak, bölünmeye neden oluyor
diye siyasi hayat için elzem olan özgürlüğü ortadan kaldırmak, canlıların
tahribine yol açan ateşte pay sahibi olması nedeniyle canlı yaşam için gerekli olan
havanın yok edilmesini dilemekten daha az aptalca bir şey değildir.
Birinci
tedbir kadar uygulanamaz nitelikte olan ikinci tedbir de mantıksızdır. İnsanoğlunun
aklı hataya düşebildiği ve insanlar bunu tecrübe etme özgürlüğüne sahip olduğu
müddetçe farklı görüşler ortaya çıkacaktır. İnsanların aklı ile kendi
çıkarlarını düşünmeleri arasındaki bağlantı var olduğu sürece görüşleri ve
hisleri birbirlerinin üzerinde karşılıklı etkilere sahip olacaklardır... Mülkiyet
hakkını ortaya çıkartan insanların yeteneklerindeki farklılık, çıkarların
tekdüze olabilmesi önünde başa çıkılamaz bir engeldir. Bu melekelerin korunması
devletin ilk amacıdır. Mülkiyetin kazanılmasındaki farklı ve eşit olmayan
yeteneklerin korunması, bunun sonucunda farklı türde mülkiyet ve mevkie sahip olma ve
bunların mal sahiplerinin her birinin görüş ve hisleri üzerindeki etkileri toplumun
farklı çıkar ve partiler arasında bölünmesine yol açar.
Bu nedenle
hiziplere ayrılmanın görünmeyen nedenleri insanoğlunun doğasında gizlidir ve bizler
onlara sivil toplumun farklı koşullarına göre farklı derecelerdeki faaliyetlerde
rastlarız. Din, devlet ve uygulama kadar düşünceyle ilgili diğer bir çok konu ile
ilgili farklı düşünceler için gösterilen gayretler, güç ve üstünlük mücadelesi
için ihtirasla farklı liderlere ya da talihi diğer insanlar için ilginç olan
kişilere bağlanmak insanoğlunu farklı partilere böler, karşılıklı husumete tahrik
eder ve ortak çıkarları için işbirliği yapmaları yerine onları birbirlerini
sindirme ve baskı altına almaya yöneltir. İnsanoğlunun karşılıklı düşmanlık
içine girmesi eğilimi o kadar güçlüdür ki hiçbir elverişli durum ortaya çıkmaz,
en anlamsız ve gerçekten uzak farklılıklar bile dostça olmayan hisleri tutuşturmak
ve en şiddetli çatışmaları tahrik etmek için yeterli olmaktadır. Yine de
hizipleşmelerin en yaygın ve en devamlı kaynağı mülkiyetin farklı şekillerde ve
eşit olmayan dağılımıdır. Mal ve mülk sahibi olanlarla olmayanlar toplumda daima
farklı çıkarlara sahip olmuşlardır. Alacaklı olanla borçlu olan da benzeri bir
ayrım içerisindedir. Arazi sahiplerinin çıkarı, sanayicilerin çıkarı,
tüccarların çıkarı ve daha önemsiz derecedeki çıkarlar medeni ulusların ortaya
çıkardığı zorunlulukların sonucunda artmaktadır ve farklı his ve görüşleri
harekete geçirerek ulusları farklı sınıflara bölmektedir. Bu farklı ve çatışan
çıkarların düzenlenmesi modern yasaların en temel görevini oluşturmaktadır ve devletin normal ve gerekli olan faaliyetleri
içerisinde parti ve grupların yansımalarını da kapsamaktadır.
Hiçbir
kimseye kendi davasında hakim olma izni verilmez, zira
çıkarları vereceği hükümde kesinlikle aleyhte tesir eder ve muhtemelen
dürüstlüğünü ortadan kaldırır. Benzer bir şekilde, bir grup insanın da aynı
anda hem yargıç hem de taraf olması uygun değildir... Özel borçlarla ilgili bir
kanun teklif edilebilir mi? Bu alacaklıların bir tarafta, borçluların ise diğer
tarafta olduğu bir sorudur. Adalet her ikisinin arasında dengeyi sağlamalıdır.
Sayıca en fazla olan taraf, yani en güçlü grup davayı kazanmayı umacaktır. Yurtiçi
üreticiler teşvik edilmeli midir ve belirli bir ölçüde yabancı üreticilere
kısıtlama getirilmeli midir soruları arazi sahipleri ile sanayicilerin farklı
şekillerde cevaplandıracakları sorulardır ve muhtemelen her iki grup da kamu yararı
ve adalet için küçük bir özen bile göstermeyeceklerdir. Mülkiyetin farklı türleri
üzerinden alınan vergilerin payı daha da fazla tarafsızlığı gerektiren bir konudur.
Yine de hakim olan tarafa adaletin kurallarını çiğnemek için büyük fırsat ve
teşviklerin verildiği bir yasa muhtemelen yoktur...
Aydın
devlet adamlarının bu çatışan çıkarları uzlaştırabileceği ve bu çıkarları
kamu yararına hizmet eder bir hale getirebileceğini söylemek beyhude bir laftır.
Aydın devlet adamları ne her zaman yönetimde olurlar ne de, bir çok durumda,
taraflardan birinin diğerlerinin haklarına ya da toplumun çıkarlarına itibar etmemesi
suretiyle elde ettiği çıkarlar üzerinde nadiren geçerli olan dolaylı ve karşıt
mülahazaları dikkate almaksızın, bu tip bir uzlaştırma yapılabilir.
Kaynak: C.Can Aktan
ve İ.Yaşar Vural (Derleyen ve Çeviren) , Özgürlük Yazıları, Çizgi
Kitabevi, 2003. (Metnin tercümesi Aktan ve Vural tarafından
yapılmıştır. İzinsiz kullanılamaz.)
Roy
P. Fairfield, (Edited.)., The Federalist Papers,
New York: Anchor Books, 1961. S.16-19.