ADAM SMITH:

SERBEST TEŞEBBÜSÜN AVANTAJLARI, 1776

smith.gif (20517 bytes)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tercihe ya da kısıtlamaya dayanan tüm sistemler geçip gitmiş, doğal özgürlüğün açık ve basit sistemi kendi düzenini tesis etmiştir. Adalet kanunlarını ihlal etmediği müddetçe, her insanın kendi dilediği biçimde ve serbestçe kendi çıkarının peşine düşmesine ve kendi sanayisini ve sermayesini diğer insanlarınki ile rekabete sokmasına müsaade edilir. İktidar, görevini yerine getirirken sürekli olarak sayısız aldanmalara maruz kalacağından ve hiçbir insanın aklı ya da bilgisi uygun performans için yeterli olmayacağından, görevini yerine getiremeyecektir; özel kişilerin sanayisini teftiş etme ve bu sanayii istihdama yöneltmek görevi toplumun çıkarına son derece uygundur. Doğal özgürlükler sistemine göre, yönetenlerin büyük bir öneme sahip olan, belirgin olan ve kolayca idrak edilebilen üç görevi vardır: birincisi, toplumu diğer bağımsız toplulukların işgalinden ve tecavüzlerinden koruma; ikincisi, mümkün olduğu kadar toplumun her üyesini diğer üyelerinin zulüm ve adaletsizliklerinden koruma görevi ya da tam anlamıyla adil olan bir idarenin tesisi görevi ve üçüncüsü, toplumun tümüne maliyetinden daha fazla yarar sağladığı halde elde edilecek faydanın bir bireyin ya da az sayıdaki bireylerin karşılaştığı maliyeti karşılamaya yeterli olmayan bazı kamu kurumlarının ya da faaliyetlerinin oluşturulması, gerçekleştirilmesi ve sürdürülmesi görevi.

Bu nedenle her birey gücünün yettiği kadar hem yurtiçi endüstrinin desteklenmesi için hem de en yüksek değerde ürün üretecek bir düzeyde bu sanayiin idare edilmesi için kendi sermayesini kullanmaya çalışacaktır. Bunu yaparken yalnızca kendi çıkarını güdecektir ve diğer bir çok durumda olduğu gibi kendi niyetinin bir parçası olmayan bir amacı gerçekleştirmek için görünmez bir el tarafından yönlendirilecektir. Bu amacın içinde bir yerinin olmaması toplum için kötü bir şey de değildir. Kendi çıkarını güderek toplumun çıkarını gerçekten artırmaya çalıştığından daha fazla, toplumun daha etkin olmasına hizmet edecektir. Ticareti kamu yararı için kullanmaya çalışan kişilerce bundan daha iyi bir şeyin yapıldığını görmedim. Ticareti kamu yararı için yönlendirmek, gerçekte, tüccarlar arasında pek de yaygın olmayan ve vazgeçmeleri için çok az sözün kullanılabileceği yapmacıklı bir tavırdır.

Sermayesini kullanabileceği ve en yüksek değerde ürünün üretilebileceği yurtiçi endüstrilerin türünün ne olacağını her birey, yerel şartları dikkate alarak, herhangi bir devlet adamı ya da kanun koyucunun onun adına yapabileceğinden daha iyi bir şekilde belirleyebilir. Kendi sermayesini istihdam etmeye çalışan özel sektörü yönlendirmeye çalışan devlet adamları yalnızca çok gereksiz olan bir itina ile kendi üzerlerine bir yük almazlar; bunun yanı sıra, yalnızca bir tek adama, bir meclise ya da senatoya değil bir otoriteye tam anlamıyla güven duyulacağını varsayarlar ve bu durum kendini yeterli zannetme konusunda   yeterli zan ve aptallığa sahip olan bir adamın ellerinde son derece tehlikeli bir durumun oluşmasına yol açar.

Yurtiçi endüstrinin ürünleri için yurtiçi piyasayı monopol haline getirmek, herhangi bir imalat sanayiinde, sermayelerini kullanmaları çerçevesinde özel sektörü bir ölçüde yönlendirmek ve hemen her durumda faydasız ve zararlı bir regülasyon anlamına gelir. Yurtiçinde üretilen mallar yabancı ülkelerde üretilenler kadar ucuz ise bu regülasyon tamamen faydasızdır. Eğer böyle değilse, o zaman da zararlıdır. Satın aldığından daha fazla maliyetle yurtiçinde üretmemek bir ailedeki her akıllı efendinin düsturudur.

Kaynak: C.Can Aktan ve İ.Yaşar Vural (Derleyen ve Çeviren) , Özgürlük Yazıları, Çizgi Kitabevi, 2003. (Metnin tercümesi Aktan ve Vural tarafından yapılmıştır. İzinsiz kullanılamaz.)

 J. Salwyn Schapiro, Liberalism-Its Meaning and History, London:1958. (Adam Smith, An Inquiry into the Nature and Causes of the Wealth of Nations, ed. E. Cannan, London: 1930, II, pp.184-185; I, p.421.)