POSTMODERNİZMİN ELEŞTİRİSİ

Seyfettin Aslan ve Abdullah Yılmaz

 

 

Gellner, Giddens, Touraine, Habermas gibi modernliği savunanlar, modernliğin önlenmesinin, sadece değerlerinin değil dayandığı temelin de önlenmesi anlamına geleceğini ve epistemik ve politik kaosa sebep olacağını belirtmektedirler (Yılmaz, 1996: 101-102).

Kellner’e göre, ne Foucault ne de Derrida postmodern toplumsal teoriler ürettiler. Ayrıca ne Baudrillard ne de Lyotard modern ve postmodern arasındaki kırılma ya da kopuşta neyin söz konusu olduğunu yeterince teorileştirdiler. Sonuçta, toplumsal teorideki ilk postmodernizm tartışmaları moderniteyi postmoderniteden açıkça ayırmada ve postmodern durumu ya da postmodern toplumu üreten tarih ve toplumdaki kopuşu neyin ürettiğini belirtmede görülen başarısızlık tarafından lekelenir (Kellner, 1994: 244-245).

Öte yandan, Giddens “Modernliğin Sonuçları” adlı yapıtında postmodern bir döneme girildiğini yadsımaktadır. Giddens bu ünlü yapıtında modernliğin kurumlar düzeyinde çok boyutlu olduğunu sorgulamaktadır. Giddens’a göre modernliğin kurumsal boyutları: Kapitalizm (rekabetçi emek ve ürün piyasaları bağlamında sermaye birikimi), endüstriyalizm (doğanın dönüştürülmesi, ‘yapay çevre’nin gelişimi), askeri iktidar (savaşın endüstrileşmesi bağlamında şiddet araçlarının kontrolü) ve gözetleme (enformasyonun ve toplumsal denetlemenin kontrolü)’dir. Bu çerçevede Giddens “Modernlik yapısal olarak küreselleştiricidir” demektedir. Küreselleşmenin boyutları ise ulus-devlet sistemi, kapitalist dünya ekonomisi, askeri dünya düzeni ve uluslararası işbölümüdür. Böylece Giddens’a göre postmodern bir dönemde değil, modernliğin sonuçlarının radikalleşip evrenselleştiği bir dönemde yaşanılıyor. O’na göre, modernliğin temel parametreleri olan kapitalizm, endüstriyalizm ve ulus-devlet belirleyici önemlerini hala sürdürmektedirler (Kızılçelik, 1994:88).

Bu doğrultuda Agnes Heller ve Ference Feher’e göre de postmodernite, ne bir tarihsel dönem, ne de iyi tanımlanmış karekteristik özellikleri olan politik ya da kültürel bir eğilimdir. Tersine postmodernite; dış çizgilerini, moderniteyle ve moderniteye havale edilmiş sorunlarla problemi olanların, moderniteyi suçlamak isteyenlerin ve gerek modernitenin başarılarının gerekse çözümsüz açmazlarının bir dökümünü çıkaranların çizdiği, modernitenin daha geniş kapsamlı zaman ve mekanı içerisindeki bir özel kollektif zaman ve mekan olarak anlaşılabilir (Heller-Feher, 1993: 7).

Habermas değişik postmodern teorilerin modeniteye yönelttiği eleştirileri, aydınlanma karşıtı ve irrasyonel teorilerde görülebilecek tepkilerin bir biçimi olarak görmekte, dolayısıyla faşizmle tedirgin edici bir akrabalıkları bulunduğu uyarısında bulunmakta ve modernitenin tamamlanmamış bir proje olarak gelişme potansiyelinin olduğunu söyleyerek moderniteyi savunmaktadır (Kellner, 1994:251-251; Yılmaz, 1996: 100-101).

Habermas’ın eleştirisini yoğunlaştırdığı konular, postmodernistlerin argümantasyona rağbet etmemeleri, öznelciliği savunmaları, bilim, din, felsefe, sanat ayrımlarını hiçe saymaları, mantığın ve sözün hiyerarşik üstünlüğünü yıkarak, retoriği ve yazıyı öne çıkarmalarıdır, Habermas’a göre modernliğe muhalefet, bir yerde Batı demokrasilerinin elde ettiği başarıları, reformları meşru kılmaya yarayan kavramları hiçe saymak demektir. Postmodernistler sosyoloji bilimi ile ilgili olan, modern dünya, laikleştirme, rasyonalizasyon, merkantilizm, optimizasyon, batılılaşma, kapitalizm, endüstrileşme, post-endüstrileşme, teknikleştirme, entellektüelleştirme, nesnelleştirme, bilimselleştirme, ilerleme, aydınlanma, demokrasi ve pozitivizm kavramlarını genellikle birbirleriyle eş tutarak bunların hepsine karşı çıkmaktadırlar. Sosyolojinin konusu olan bütün bu kavramlar sonuçta modernliğin bir bilimi olan sosyolojinin geçersiz hale gelmesi demektir. Modernliğin bittiğini söylemek modernleşme ile birlikte bağımsız bir kimlik kazanan sosyolojinin de bittiği anlamına gelir (Kızılçelik, 1994: 93-94).

Gellner, postmodernizmi relativizmin bir türü olarak eleştirir. “Postmodernizm bir tür müsamahacılık; her şeye müsamaha gösteren toplumun entellektüel eşdeğeri. Bana göre tam bir saçmalık. Gerçeğin göreli olduğu; bütün inançların eşit ölçüde geçerli olduğu fikri temelden yanlış. Bu fikir çok garip bir şekilde, ahlaki açıdan çok geçerli olan bir fikre, bütün insanların eşit haklara sahip oldukları fikrine gönderme yapıyor. Madem bütün insanlar eşit haklara sahiptir, o halde bütün inanışlar eşit ölçüde doğrudur, demeye getiriyor. Bu tam bir saçmalıktır. Çünkü bazı inanışlar doğrudur, diğerleri değildir. Postmodernizm çok yanlış olduğu gibi; feci derecede cilalı, anlaşılması mümkün olmayan bir yazın üretti. Posmodernizme şiddetle karşıyım”(Gellner, 1993: 61) demektedir.

Gellner’ın da vurguladığı gibi: Lyotard’ın teorisindeki boşluklardan ve çıkmazlardan genelleme yapacak olursak, uygun bir postmodern toplumsal teorinin birkaç merkezi tatmin etmesi gerektiği söylenebilir. Ilk olarak, teorinizi tarihselleştirmeniz ya da dönemselleştirmeniz gerekir. Eğer modern toplumdan postmodern topluma bir geçişin olduğunu iddia ediyorsanız, önceki toplumsal düzenin (modernite), yeni toplumsal durumun (postmodernite) ve bu ikisi arasındaki kırılma ya da kopuşun görünümlerine ilişkin bin açıklama ortaya koymanız gerekir.” Dolayısıyla ne Foucalt, ne Baudrillard, ne Lyotard ne de Derrida postmodern toplumsal teoriler ürettiler. Postmodernistler, genel olarak, (Jameson istisna tutulabilir), modern ve postmodern arasındaki kırılma ya da kopuşta neyin söz konusu olduğunu yeterince teorileştiremediler. Postmodernizm, her bakımdan modernite üzerinde bir “asalak” konumundadır; modernitenin başarıları ve açmazlarıyla yaşar ve beslenir. Postmodernizm, modernizme saldırmanın dayanılmaz hafifliğidir, belki de “modernlik projesi”ne karşı bir başkaldırıdır (Kızılçelik, 1994: 94-95).

SONUÇ

Postmodernizm tartışmaları kültürel teori alanında, modernist sanat biçimleri ve pratiklerinden koptuğu iddia edilen bir dizi kültürel yapıntıyı tanımlayan mimari, edebiyat, resim vb. alanlarda yeni “Postmodern” kültür biçimlerinin işaretleri olarak başladı.

Felsefe alanında, Kartezyen-Lockeçu-Kantçı gelenekler içinde kurulmuş bulunan bunalım içindeki felsefe geleneğinin yerini alacak yeni bir Postmodern felsefe ihtiyaç olduğu iddiaları ortaya çıkmaya başladı.

Postmodernizm, meta-anlatılar karşısında kuşkuculuğu savunur ve metafizik, tarih felsefelerini ve herhangi bir totalleştirici düşünce biçimini reddeder.

Sonuç olarak, postmodern toplumsal teoriler üretilemediği gibi modern ve postmodern arasındaki kırılma ya da kopuşta neyin söz konusu olduğu da yeterince teorileştirilemedi. Buna rağmen Postmodernizm entellektüel bir olgu olarak özellikle batı dünyasında etkisini gittikçe arttırmakta ve büyük tartışmalara neden olmaktadır.

 

Kaynaklar

 

Çiğdem, Ahmet (1997). Akıl ve Toplumun Özgürleşimi, Vadi Yayınları, 2. Basım, Ankara.

Dochherty, Thomas D. (1995). “Postmodernizm: Bir Giriş”, PostModernist Burjuva Liberalizmi (Türçesi: Yavuz Alogan), Sarmal Yayınevi, Istanbul.

Fraser, Nancy-Nicholson, Linda (1994). “Felsefesiz Toplumsal Eleştiri: Feminizm ve Postmodernizm Arasında Bir Karşılaşma”, (Çev: Mehmet Küçük), Modernite versus Postmodernite (Derleyen: Mehmet Küçük), Vadi Yayınları, Ankara.

Gellner, Ernest (1993). Mülakat (Konuşan: Şahin Alpay), Türkiye Günlügü, Cedit Yayınları, Sayı 24, Ankara.

Harvey, David (1997). Postmodernliğin Durumu, (İngilizce’den Çeviren: Sungur Savran), Metis Yayınları, İstanbul.

Heller, Agnes-Feher, Ference (1993). Postmodern Politik Durum (Türkçesi: Şükrü Argın, Osman Akınhay), Öteki Yayinevi, Ankara.

Huyssen, Andreas, (1994). “Postmodernin Haritasını Yapmak”, (Çev: Mehmet Küçük), Modernite versus Postmodernite (Derleyen: Mehmet Küçük), Vadi Yayınları, Ankara.

Jeanniere, Abel (1994). “Modernite Nedir?” (Çev: Nilgün Tutal-Küçük), Modernite versus Postmodernite (Mehmet Küçük), Vadi Yayinları, Ankara.

Kellner, Douglas (1994). “Toplumsal Teori Olarak Postmodernizm: Bazı Meydan Okumalar ve Sorunlar” (Çev: Mehmet Küçük), Modernite versus Postmodernite, (Haz: Mehmet Küçük), Vadi Yayınları, Ankara.

Kızılçelik, Sezgin (1994). “Postmodernizm: ‘Modernlik Projesine’ Bir Başkaldırı”, Türkiye Günlügü, Sayı: 30.

Küçük, Mehmet, (1994). “Postmodernin Modern Karakteri Ya da Dönemleştirmenin İronisi”, Modernite versus Postmodernite (Derleyen: Mehmet Küçük), Vadi Yayınları, Ankara.

Laclau, Ernest (1995). “Politika ve Modernitenin Sınırları”, PostModernist Burjuva Liberalizmi (Türçesi: Yavuz Alogan), Sarmal Yayınevi, Istanbul.

Lyotard, J. F. (1997). Postmodern Durum, Vadi Yayınları, (İngilizce’den Çeviren: Ahmet Çiğdem), Ankara.

Paz, Octavio (1994). “Şiir ve Modernite” (Çev: Nilgün Tutal-Küçük), Modernite versus Postmodernite (Derleyen: Mehmet Küçük), Vadi Yayınları, Ankara.

Rorty, Richard (1994). “Habermas, Lyotard ve Postmodernite”, (Çev: Mehmet Küçük), Modernite versus Postmodernite (Derleyen: Mehmet Küçük), Vadi Yayınları, Ankara.

Rosenau, Pauline Marie (1998). Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri, (Çeviren: Tuncay Birkan), Bilim ve Sanat/Ark Yayınları, Ankara.

Şaylan, Gencay (1996). Çağdaş Düşünce Akımları Postmodernizm (Ders Notları), TODAİE Yayınları, Ankara.

Therborn, Göran (1996). “Modernlik Yoluyla Modernliğe Giden Yollar”, Postmodernizm ve İslâm Küreselleşme ve Oryantalizm, (Derleme: Abdullah Topçuoğlu-Yasin Aktay), Vadi Yayınları, Ankara.

Topçuoğlu, Abdullah – Aktay, Yasin (1996). “Giriş”, Postmodernizm ve İslâm Küreselleşme ve Oryantalizm, (Derleme: Abdullah Topçuoğlu-Yasin Aktay), Vadi Yayınları, Ankara.

Touraine, Alain (1995). Modernligin Eleştirisi (Çev: Hülya Tufan), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul.

Yılmaz, Aytekin (1996). Modernden Postmoderne Siyasal Arayışlar, Vadi Yayınları, Ankara.