İYİ KURALLAR

Coşkun Can Aktan & Tarık Vural

 

 

“Oyun oynanıyorken herhangi bir oyun kurallarında bir değişiklik üzerinde anlaşma sağlamak, oyun başlamadan önce bir kurallar bütünü üzerinde anlaşma sağlamaktan kesinlikle daha zordur.”

James M. Buchanan*

 

İyi bir sosyal düzen oluşturabilmek ve bunu sürdürebilmek için iyi kurallar gereklidir. Peki, iyi kurallar ne demektir? “İyi kural” deyince bundan ne anlaşılır veya ne anlaşılmalıdır? Bir aile yaşamında, okulda, işde ya da devlet yönetiminde ve bunların hepsini kapsayan sosyal yaşam içerisinde olması gereken idealler kurallar nelerdir? 

 

İyi Kurallar ve Özellikleri

 

“İyi kural” kavramını,  mikro ya da makro tüm organizasyonların iyi işleyebilmesi için gerekli kurallar olarak ele alabiliriz. Kanaatimizce, ideal bir kural sisteminde olması gereken başlıca özellikler şunlar olmalıdır.

Basitlik- Anlaşılabilirlik.  İdeal bir kural sistemi her şeyden önce basit olmalıdır. Yani kurallar herkes tarafından kolayca anlaşılabilecek şekilde düzenlenmelidir.

Açıklık-Kesinlik.  Kurallar herkes tarafından önceden bilinmeli, kurallara uymanın ya da uymamanın sonuçları açık ve kesin olmalıdır. 

Eşitlik ve Adillik. Kurallar herkese eşit ve adil uygulanmalıdır. Bu çerçevede “yatay adalet” ve “dikey adalet” kavramları önem taşımaktadır. Yatay adalet, aynı durumda veya konumda bulunan herkese aynı kuralların uygulanmasını; dikey adalet ise farklı durum ve konumda bulunan kişilere farklı kurallar uygulanmasını ifade eder.  Kurallar, herhangi bir kişi ya da topluluğa ayrıcalık ya da imtiyazlar tanıyıcı nitelikte olmamalıdır. Başka bir ifadeyle, kurallar bazı kişi ve grupları koruyucu ve gözetici nitelikte olmamalıdır.

Genellik / Tarafsızlık. Kurallar, bir toplumda yaşayan insanlar arasında cinsiyet, din, dil, ırk vs. ayrımı yapılmaksızın herkese aynı şekilde uygulanmalıdır. Bu ilke bir ölçüde adalet-eşitlik ilkesi ile paralellik arzetmektedir. Genellik ilkesinin gereği  “kanun önünde eşitlik”tir. Yani, herkese hiç bir ayrım yapılmadan kurallar eşit şekilde uygulanmalıdır.

Öngörülebilirlik ve İstikrar. İdeal bir kural sisteminde bulunması gereken bir diğer özellik de öngörülebilirlik ve istikrardır. Kuralların temel özelliği belirsizliği azaltmalarıdır. Bu nedenle kurallar sık sık değiştirilmemelidir. Vatandaşlar, toplumsal kuralların sürekliliğine ve bu kuralların uzun dönemde yürürlükte kalacağına inanmalıdırlar.

 

Şekil 1: İdeal Bir Kural Sisteminde Bulunması Gereken Özellikler

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Uyumluluk. Kurallar, uygulanacağı toplumun değer yargılarına, gelenek ve göreneklerine bütünüyle ters düşmemelidir. Formel kuralların, informel kurallar ile uyum göstermesi önem taşımaktadır. Bir başka ifadeyle uygulamaya konulan bir kuralın toplum tarafından kabul edilebilir nitelikte olması gerekir.

Uygulanabilirlik. Kurallar geliştirilirken ya da yürürlüğe konulurken sözkonusu kuralların uygulanabilir olması da gözden uzak tutulmamalıdır. Kural koymak yeterli değildir, kuralın aynı zamanda uygulanabilir olması gereklidir.

Düzenlilik ve Süreklilik. Kuralların uygulanmasında bir düzenlilik ve süreklilik sözkonusu olmalıdır. Bireyler, mevcut kuralların işler olduğunun ve kurallara uymamalarının bir yaptırımı olduğunun farkında ve bilincinde olmalıdırlar.

Dinamiklik. Kurallar değişen dünya şartlarında dinamik bir yapı sergileyebilmeli, çağın gereğine ve değişen koşullarına paralel bir şekilde değiştirilebilmelidir.

Evrensellik.  İdeal bir kural sistemi mümkün olduğunca everensel nitelikte olmalıdır. Her yerde geçerli bir kural sistemi (tabiat kuralları gibi kendiliğinden var olan kurallar hariç) oluşturmak elbetteki imkansızdır. Evrensel ölçekte doğruluğu kabul edilen kuralların oluşturulması önem taşımaktadır.

İyi Kuralların İşlevleri

 

“… insanların, çeşitli hayat şartlarında kendilerinden beklenen davranış türlerini ve başkalarından ne tür davranış bekleyeceklerini bilmeleri ve faaliyetlerini kurallara tabi olarak ve değerlerin rehberliği altında koordine etmeleri sayesindedir ki, her bir birey ve bütün insanlar kendi işlerine devam etmeye muktedirler. Öngörüler yapabilirler, olayları tahmin edebilirler ve hayatlarını diğer insanlarınkiyle ahenk içine sokabilirler.”

E.E.Evans-Pritchard *

 

 

“Ben, manevî miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım, ilim ve akıldır. .... Zaman süratle dönüyor, milletlerin, cemiyetlerin, fertlerin saadet ve bedbahtlık telâkkileri bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur. “
Mustafa Kemal Atatürk

  

Kurallar (ve kurumlar) toplumsal hayat içerisinde bir takım işlevlere sahiptirler. Kural ve kurumların işlevlerini genel olarak aşağıdaki gibi sırlamak mümkündür:

İlk olarak kural ve kurumların toplumsal düzeni sağlama işlevi gördüklerini söyleyebiliriz. Düzen için kurallar ve kurumlar önemlidir. İnsanlar sosyal bir varlık olarak sosyal bir çevre ile etkileşim halinde yaşarlar. Toplumsal ilişkilerin bir düzen içerisinde yürütülmesi sosyal hayatın kaçınılmaz bir sonucudur. Toplu yaşam bir düzeni gerekli kılmaktadır. Toplu yaşamı sağlamak için oluşturulmuş kurallara “toplumsal düzen kuralları” denir. Bu kuralların amacı, toplum içindeki fertlerin birbirlerine ve topluma, toplumun da fertlere karşı tutum ve davranışlarını düzenlemek, çıkar çatışmasına engel olmak ve bunlar arasındaki dengeleri kurarak toplum düzenini sağlamaktır. Toplumsal hayatı düzenleyen kuralların başında hukuk, görgü, ahlak ve din kuralları gelir.

Kurallar ve kurumlar insanların eylem ve davranışlarındaki belirsizlikleri ortadan kaldırır. Önceden bilinen kurallar ve kurumlar sayesinde öngörülebilirlik sağlanmış olur. İnsanları bir arada tutan ve onları belli bir düzen içinde yaşamaya sevk eden en önemli unsur kurallardır. Kurallar sayesinde bireyler neleri yapacaklarını ve neleri de yapmayacaklarını önceden bilirler. Toplumsal bir olay karşısında nasıl davranması gerektiğini önceden bilen birey herhangi bir kargaşaya sebebiyet vermeden toplumsal düzen içinde özgür ve istikrar içerisinde eylem ve davranışlarda bulunabilir. Belirsizlik sadece bireysel anlamda kişilerin bizzat kendilerinin nasıl düşünüp ne şekilde karar vermelerinde değil, başkalarının da onların ne yapacağını tahmin etmelerinde büyük zorluklar ortaya çıkarır. Bireyin ne yapması-yapmaması gerektiğini önceden bilmesi diğer bireyler açısından da önemlidir. Karşısındaki bireyin davranışlarını önceden tahmin edebilme belirsizliği ortadan kaldıracaktır.

Önceden taraflarca bilinen kurallar ve kurumlar sayesinde toplumda güven tesis edilir. Güven kelime olarak bir şeye, kişiye ve kendine karşı duyulan emniyet hissi olarak tanımlanabilir. İşte kurallar sayesinde kişiler toplumdaki diğer bireylerin haksız davranışlarından korunmaktadırlar.

Kural ve kurumların bir diğer işlevi insan eylem ve davranışlarında yol gösterici olmalarıdır. Kural ve kurumlar bireylere bilgi sağlayıcı işlev görürler. Yukarıda da değindiğimiz gibi kurallar sayesinde nasıl davranması gerektiğini bilen bir birey kargaşaya meydan vermeyecektir.

Kural ve kurumların bir diğer işlevi işlem maliyetlerini azaltmalarıdır. Kuralların ve kurumların oluşturulması için başlangıçta oluşan maliyetlerden (kural oluşturma maliyeti, bürokrasi ve kırtasiyecilik vs.) bu kurallara uyulması sonucu daha fazla bir fayda elde edilmiş olur.

Kural ve kurumlar bir taraftan düzen tesis ederek insan özgürlüklerini aynı zamanda hem koruyucu hem de sınırlayıcı işlev görür. Kurallar her zaman ve tüm bireylerin özgürlüğünü kısıtlayıcı nitellikte olmaz. Kural, bireye diğer insanlarla olan ilişkilerinde kısıtlamalar getirerek onun davranışlarını belirli sınırlar içine almakla, aynı zamanda o bireye hangi durumlarda başkalarının kendisine müdahale edip-edemeyeceğini de gösterir. Bu bağlamda kurallar özgürlüğün alanını tanımlar ve onu potansiyel olmaktan çıkarıp mümkün hale getirirler. Kuralların bu şekilde kişisel özgürlüğün çerçevesini çizmesi başkalarının bu özgürlük alanına müdahale etmesine engel olur.[1]

Kural ve kurumların bir diğer işlevi koydukları ilkeler yoluyla insan davranışlarını şekillendirmeleri ve bu davranışın toplum tarafından arzulanan bir yapıya kavuşmasını sağlamalarıdır. Bir başka ifadeyle, toplumun kurumsal yapısı eylemlerimiz için bir model sunar ve bireylerin sosyal davranışlarını kolaylaştırır.[2]

Kural ve kurumlar insan davranışlarında sürekliliğe yani istikrara da neden olurlar. Kurumların en önemli özelliklerinden birisi sürekli olmalarıdır. Bir kurum bireylerle karşılaştırılamayacak ölçüde uzun yaşamlıdır.

 

 


* James M. Buchanan“The Balanced Budget Amendment: Clarifying the arguments”, Public Choice 90: 117-138, 1997.

 

* E.E.Evans-Pritchard, Social Anthropology, London: 1951. s. 19. (şu eserden aktarıldı: F.A. von Hayek, Kanun , Yasama Faaliyeti ve Özgürlük, (Çev: A.Yayla), Ankara: TİB yayınları, 1994. s. 219.)

[1] Ömer Demir, İktisat ve Ahlak, Ankara: Liberte, 2003.s.31.

[2] Mimar Türkkahraman, “Sosyal Değişme, Kurumlar ve Yoplumsal Uzlaşı”, KÜ. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1998. Sayı 1. s. 299.

 

 

© 2005, C.C.Aktan