Globalleşen dünyada en
önemli ekonomik aktörlerden biri haline gelen çokuluslu şirketler
birden fazla ülkede kazanç sağlayıcı iktisadi faaliyetlerde bulunan
ve uluslararası üretimde bulunan firmalar olarak tanımlanabilir.
Oligopolcü bir yapıda olma eğiliminde olan çokuluslu şirketler
birden fazla ülkede üretim ve satış faaliyetlerini yürütür ve
şirketin mülkiyeti ve yönetimi birden fazla ülke vatandaşına ait
olabilir (Gilpin, 1987:232). Bir başka tanım yapmak gerekirse,
çok uluslu şirketler genel merkezi belli
bir ülkede olduğu halde, faaliyetlerini birden fazla ülkede genel
merkez tarafından koordine edilen şubeler veya bağlı şirketler
aracılığıyla yürüten büyük firmalardır. Bu şirketlerin yatırım,
üretim, araştırma faaliyetleri ve personel politikası ile ilgili
stratejik kararları ana merkezin bulunduğu genel merkezde
alınmaktadır.
Çokuluslu şirketler ulusal sınırlar arasında mal ve hizmet üretir,
ürettiği mal ve hizmetleri pazarlar ve dağıtır; fikirleri, zevk ve
teknolojileri dünyanın her yanına yayar ve global ölçekte planlar
yapıp global stratejilerini hayata geçirir. Bu şirketler üretim,
finans, teknoloji, güvenlik, enerji ve ticaret başta gelmek üzere
global ekonomik yapının tümünde temel belirleyici konumundadır.
Global düzeyde üretim
zincirlerinin farklı aşamalarını kontrol edebilen, üretim
faktörlerinin ve devlet politikaları ile sağlanan avantajların
kullanımında coğrafi farklılıklar nedeniyle ortaya çıkan potansiyeli
kullanabilen ve kaynak ve faaliyetlerini global ölçekte
yönlendirebilen firmalar global firmalar, yani çokuluslu
şirketlerdir (Dicken, 1998:177 ve Jarblad, 2003:11). Firmaların
global faaliyetlerde bulunmaları değişen koşullara kolayca uyum
sağlama yeteneği düşük olan diğer kurumlara (Örneğin, parlamento,
sendikalar, üniversiteler v.b.) göre daha kolaydır. Bu stratejik
kapasitesinin yanı sıra çokuluslu şirketleri dünya ölçeğinde gerçek
global oyuncular haline getiren iki farklı nitelikleri daha vardır
(Petrella, 1996:74). Modern toplumlar teknolojiye ve daha fazla mal
ve hizmet üretimine büyük bir önem vermektedirler. Sanayileşmiş
ülkeler kitlesel üretim teknolojileri ile büyük ilerlemeler
gerçekleştirip ulusal refahlarını artırdıkça bu gelişmeye yol açan
büyük ekonomik işletmeler önemlerini artırdı ve global ekonomik ve
siyasi kültürü belirleyen aktörler haline geldiler. Teknolojik
altyapıyı üreten ve global ekonomiye hizmet sunan bu şirketler refah
ve istihdam yaratan ve böylece yaşam standardını artıran ekonomik
birimler olarak ortaya çıktılar. Çokuluslu ‘leviathan’ şirketler,
günümüzde, hangi bölge veya ülkelerin istihdamı ve refahı artıran
yatırımları çekeceğini, yeni üretim birimlerinin nerelerde inşa
edileceğini ve dünyanın geriye kalanına ne kadar teknoloji transfer
edileceğini belirleyen kurumlardır. Ülkelerin rekabet gücü ve
dolayısıyla yaşam kalitesi global piyasaların tercihlerine uygun mal
ve hizmetleri en elverişli koşullarda üretip satan global firmaların
varlığına, bu firmaların yabancı ülkelerde yaptığı yatırım tutarına
ve benzer firmalar için ne ölçüde çekici bir yer olduğuna bağlı
olduğundan çokuluslu şirketler sürdürülebilir rekabet gücü ve yaşam
standartlarının da en önemli belirleyicisidirler.
Global düzeyde faaliyette
bulunan çok uluslu şirketler dört farklı kategoriye ayrılabilir: (1)
sermayenin hangi alanlara yöneltileceği kaynak ülke tarafından
belirlenen ve yerli şirketlerle benzer politikalarla yönetilen çok
uluslu şirketler; (2) yatırım politikası kaynak ülke tarafından
belirlenmekle birlikte uluslararası piyasalara girebilmek için esnek
ve global stratejiler takip eden uluslararası şirketler; (3)
herhangi bir ülkeye bağlı olmayan farklı uluslardaki sermayedarların
oluşturdukları uluslaraşırı şirketler ve (4) uluslararası bir
kuruluş tarafından kontrol edilen uluslarüstü şirketler.