AVRUPA KOMİSYONU’NUN KOPENHAG KRİTERLERİ YÖNÜNDEN TÜRKİYE’YE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ

 

 

 

Avrupa  Komisyonu Ekim 1999 tarihli Düzenli Raporu’nda, Türkiye’deki son siyasi gelişmeler ışığında, Türkiye’nin demokratik sistemin temel özelliklerine sahip olduğunu, ancak Kopenhag kriterlerini hala karşılayamadığı ifade etmektedir. İnsan hakları ve azınlıkların korunması konusunda ciddi eksikliklerin bulunduğu, Milli Güvenlik Kurulu’nun politik yaşamda büyük bir rol oynamaya devam ettiği, yargının bağımsızlığı konusunda önemli gelişmelere rağmen, Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin varlığının demokratik sistem açısından sıkıntı yarattığı görüşüne yer verilmiştir.

 

Diğer taraftan Türkiye’nin, piyasa ekonomisinin özelliklerinin pek çoğuna sahip olduğu, sürdürülebilir makro ekonomik istikrarın sağlanması ve hukuki ve yapısal reform programlarını uygulama yönünde önemli, fakat yeterli olmayan ilerleme kaydettiği ve Birlik içindeki rekabet baskılarıyla ve piyasa güçleriyle başa çıkabileceği görüşüne yer verilmiştir. Aşağıda Avrupa Komisyonu’nun  Türkiye’ye ilişkin görüşlerinden bazı alıntılar yer almaktadır.

 

 “Türkiye hariç, aday ülkelerin, hukukun üstünlüğüne saygı gösteren istikrarlı ve sağlam demokrasiler inşa edilmesinde genel sicilleri iyileşmiştir.”

 

 “Yeni bin yıla yaklaşırken, Avrupa Birliği, tarihindeki en büyük genişlemeye hazırlanmaktadır. Gelecek yüzyılın başlarında, Avrupa’yı yirminci yüzyılın çatışma ve bölünmelerinden çok farklı şartlarda  yeniden birleştirmek mümkün olacaktır. Paylaşılan idealler ve ortak politik, ekonomik ve sosyal davranış kuralları temelinde, şimdiki üye devletler ve aday ülkeler daha geniş bir Birlik içinde birleşmeyi seçebilecektir. Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri, Malta, Kıbrıs ve Türkiye değişim için kararlı olduklarını ve değişim kapasitesini taşıdıklarını göstermiştir. Bu ülkelerin ekonomileri, giderek artan bir şekilde Birlik’in ekonomisiyle bütünleşmekte ve Parlamentolar, hükümetler, kamu ve özel sektörler tarafından AB üyeliğine hazırlanmak için büyük gayretler sarfedilmektedir. AB, bu gayretleri aktif biçimde desteklemektedir ve yeni üyelerin katılımı için kendi finansal ve kurumsal düzenlemelerini yapmak amacıyla gerekli adımları atmaya başlamıştır.”

 

“Genişleme için hazırlanmak, her alanda değişimi gerekli kılacak olan bir konudur.”

 

 “Türkiye, bir aday ülke olma arzusunu ifade etmiştir ve öyle kabul edilmelidir. Bugüne kadar, Türkiye için Avrupa stratejisi, diğer aday ülkelere kıyasla daha dar bir çerçevede ele alındı. Özellikle, uyumlulaşma sürecine destek olabilecek AB malî yardımı kısıtlı kaldı. Köklü reformları teşvik etmek için, bir adım atma ve Türkiye ile ilgili stratejiyi daha da geliştirme zamanı gelmiştir. Bu stratejinin ülkenin mevcut durumuyla bağlantılı spesifik özellikleri muhafaza edilerek, ileride diğer aday ülkeler ile izlenen stratejiye daha fazla yaklaştırılabilir.”

 

İnsan haklarıyla ilgili olarak, temel haklara saygı, aday ülkelerde genel olarak garanti edilmiştir. Aday ülkelerin çoğu, temel insan hakları belgelerini onaylamaktadır. Geçen yılki raporda işaret edilen sorunlar açısından Türkiye’nin durumunda az bir gelişme kaydedilmiştir. Komisyon, insan haklarına ve azınlıkların haklarına saygı konusundaki eksikliklerden ve Millî Güvenlik Kurulu kanalıyla ordunun politik yaşamda oynadığı Anayasal rolden kaygı duymaya devam etmektedir. Öcalan davasıyla ilgili olarak, Birlik ölüm cezasının infaz edilmeyeceği beklentisini ifade etmiştir. Ancak, kamu görevlilerinin insan haklarını istismar etmesine karşı mücadelede, yetkili makamların niyetini yansıtan bazı iyileşmeler olmuştur. Bununla ilgili olarak son zamanlarda bazı yasal ve idarî düzenlemeler kabul edilmiştir.

Kaynak:: C.Can Aktan, Türkiye Avrupa Birliği'nin Neresinde? İzmir: EGİAD Yayını, 2000. (Kaynak: ”Ankara Anlaşması’ndan Helsinki Zirvesi’ne”, DTM İnternet Sitesi ve Aday Ülkelerin Katılım Yönünde Kaydettiği İlerlemeye İlişkin Raporlar, 1999-2000.)