AB Konseyi Tarafından Kabul Edilen İnsan Hakları Bildirgeleri

 

AVRUPA BİRLİĞİ’NDE TEMEL HEDEF OLARAK İNSAN HAKLARI VE DEMOKRASİ

Prof.Dr.Coşkun Can Aktan

 

 

İnsan haklarına saygı Avrupa Birliği’ne üyeliğin başlıca ön koşullarından biri ve Birliğin bütün faaliyetlerine ışık tutan temel bir ilkedir.

 

1 Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan Avrupa Birliği Anlaşması Madde F(2)’de şunlar belirtilmektedir:

 

“Birlik, 4 Kasım 1950’de Roma’da imzalanan İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi’yle güvenceye alınan ve Üye Devletler’in ortak anayasal geleneklerinden kaynaklanan temel hakları Topluluk hukukunun genel ilkeleri olarak kabul eder.”

 

Avrupa Birliği, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nden kaynaklanan ve uluslararası topluluk tarafından 1993 Viyana konferansında yeniden teyid edilen şu üç temel ilkeyi benimsemektedir:

 

·           Ulusal, kültürel veya dini nitelikte hiçbir gerekçenin İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde en üstün tutulan ilkelerin önüne geçemeyeceği anlamına gelen evrensellik ilkesi;

·           Yurttaş hakları ve siyasi haklar ile ekonomik, sosyal ve kültürel haklar arasında ayrımı engelleyen bölünmezlik ilkesi;

·           İnsan haklarının sahibi ve kalkınma sürecinin yararlanıcısı olarak insan üzerinde odaklaşan yeni bir  kalkınma  tanımıyla  bağlantılı  olarak  insan hakları, demokrasi ve kalkınmanın karşılıklı bağımlılığı ilkesi.

 

Lüksemburg’da toplanan Avrupa Zirvesi’nin insan haklarına ilişkin Haziran 1991 tarihli bildirgesinde ve insan hakları, demokrasi ve gelişmeyle ilgili olarak Konsey’in Kasım 1994’te kabul ettiği kararda dolaylı olarak yer verilen bu ilkelerin sonuçları şunlardır:

 

İnsan hakları ile demokrasi arasındaki kesin tamamlayıcılık bağı: eğer insan hakları bireyin eksiksiz gelişmesi için gerekli bir koşulsa demokratik toplum da, bireyin gelişimi için gerekli çerçeveyi oluşturması bakımından bu hakların kullanılması için gerekli bir koşuldur, ayrıca, demokratik bir toplum bireylerin topluluğun yaşaması için gönüllü olarak verdiği desteğe dayandığından insan hakları böyle bir toplumun ön koşuludur;

 

Müdahale etmeme ilkesinin göreceliliği: şöyle ki, ‘gerek hakların ihlali konusundaki kaygıların çeşitli biçimlerde dile getirilmesi gerek bu hakların sağlanması yolunda yapılan talepler bir devletin iç işlerine müdahale sayılamaz ve üçüncü ülkelerle diyalogların önemli ve meşru bir parçasını oluşturur.

 

Kaynak:: C.Can Aktan, Türkiye Avrupa Birliği'nin Neresinde? İzmir: EGİAD Yayını, 2000.