MİLLİ EĞİTİM BAKANI

SAYIN ERKAN MUMCU’YA  İKİNCİ AÇIK MEKTUP

horizontal rule

 

 

Sayın Bakan, 18 Şubat 2003 Salı günü düzenlediğiniz toplantı ile Bakanlığınız tarafından hazırlanan Yükseköğretim Kanunu taslağını kamuoyuna sundunuz. Hazırladığınız taslak ile ilgili düşüncelerimi size aktarmadan önce  ideal bir üniversite için gerekli olan bazı kurallar ve kurumlardan sözetmek istiyorum.

Bakanlığınız bürokratları ve uzmanlar tarafından hazırlanan yasa taslağında ideal bir üniversite reformunun  “olmazsa olmaz” unsurları var mı acaba? Sizi ikinci kez düşünmeye sevk edecek bazı önemli hususları burada yazmayı yararlı görüyorum.

Akademik Liyakat: Hazırlanan yasa taslağında akademik personelin seçimi, yükseltilmesi ve kadroya atanması konularında nesnel ölçütler mevcut mu? Benim bu kitapta önediğim APDS benzeri bir benzeri sistemin temel ilkelerini yasa taslağına koyabildiniz mi? Yoksa her zaman olduğu gibi “akademik kariyerlerde liyakat sistemi geçerlidir.” türünden ifadeler mi yasa taslağında yeralıyor?

Akademik liyakat ilkelerinin somut ve nesnel kurallara bağlanmasını yasa-sonrası bir işlem olarak görüyorsanız gerçek bir reformist değilsiniz....

Akademik Rekabet ve Akademik Mobilite.    Hazırlanan yasa taslağında öğretim elemanlarının performans kriterleri dikkate alınarak  başka üniversitelere geçiş yapabilme hakları açık, genel, adil, öngörülebilir ve nesnel kurallara bağlandı mı?

Eğer eskiden olduğu gibi bir üniversitede “sittinsene hocalık” sistemini değiştiremediyseniz gerçek bir reformist değilsiniz...

Makam ve Mevkilerde Kalma Süresi. Rektör, dekan, bölüm başkanı gibi üniversite açısından çok önem taşıyan makamlarda görev yapma süresi hazırlanan yasa taslağında sınırlandırılıyor mu?

Bunu gerçekleştiremediyseniz gerçek bir reformist değilsiniz...

Lisans-üstü Eğitim. Yüksek lisans ve doktora eğitimi, bilim adamı yetiştirmek için ilk ve en önemli kapıdır. 2547 sayılı kanunda değişiklikler yaparken uygulamada ortaya çıkan sorunları bilmeniz gerekir. Lisans-üstü eğitimle ilgili bu çalışmada ayrıntılı öneriler sunulmuştur.

Kalite, Standardizasyon ve Akreditasyon. 2547 yasada kalite, standardizasyon ve akreditasyon konusunda yetkili bir kurul oluşturdunuz mu? Bu konuların yasalarda ayrıntılı olarak düzenlenemeyeceğini elbette biliyorum. Fakat yasada bu konu ile ilgili maddede önerdiğim Kalite, Standardizasyon ve Akreditasyon Kurulu’nun görevlerini sayarken bazı hususları çok açık olarak belirlemeniz gerekir.

Üniversitelerde belirlenen keyfi ders programları ve okutulan değersiz ders kitaplarını (!) önleyecek tedbirler yasa taslağında yer vermediyseniz gerçek reformist değilsiniz...

Merkezi Sistemle Öğretim Elemanı Seçme ve Yerleştirme. Bu radikal öneri ülkemizde akademik liyakat, akademik rekabet ve akademik mobilite için mutlaka yasada yeralmalıdır. Keyfiyeti, kayırmayı, kollamayı, liyakatsizliği, tembelliği, atalet ve rehaveti ortadan kaldırmak samimiyetini taşıyorsanız bu radikal reformu gerçekleştirin...

Akademik Etik. Bilimsel araştırma hırsızlığının, “alıntı” adıyla yapılan “çalıntı”ların (!) önüne geçmek için yasa mutlaka Akademik Etik Kurulu adı altında bir üst kurul oluşturulmasında yarar görüyorum.

Akademik Etik Kurulu bilimsel araştırma hırsızlığını aleni bir şekilde yapan bir akademisyene bir uyarı, kınama ve hatta meslekten belirli süre men cezası verebilir.. Dahası Akademik Etik Kurulu web sayfasında bu tür intihalcilerle ile ilgili kararlarını yayınlayabilir.

Görün o zaman, herkes akademik ahlaka uygun davranıyor?

Dikkat ederseniz, hep kurallar, standartlar, normlar, kriterlerden söz ediyorum...

Sayın Bakan, mesleğimin önemli bir kısmını Kurallar ve Kurumlar (Rules & Institutions) konusunda araştırmalar yaparak geçirdim. Şu sözün önemini kavramalıyız:

“Oyuncuların davranışlarını belirleyen oyunun kurallarıdır.”

***

Sayın Bakan,

Üniversite reformu konusunda herkesin dikkatleri Yükseköğretim Kurulu yani YÖK üzerinde odaklanmış durumda.. Acaba “YÖK kaldırılıyor mu?”, “YÖK yerine ne getiriliyor?” konuları öyle sanıyorum ki herkesin en fazla ilgi gösterdiği konuların başında geliyor.

Oysa, bu reformda sizin ve biz üniversite mensuplarının en yakından ilgilenmesi gereken konu şu soru olmalı: İdeal bir üniversite reformunun olmazsa olmazları nelerdir? Hazırlanan yasa taslağında ideal üniversitede bulunması gereken ilkeler , kurallar ve kurumlar (akademik demokrasi, akademik özerklik, akademik özgürlük, akademik liyakat, akademik etik, akademik hareketlilik, akademik kalite vb.) dikkate alınmış mıdır?

Sayın Bakan, hazırladığınız yasa tasarısında olumlu pek çok adım atıldığını görüyorum. Fakat, yasa taslağında dikkate almadığınız hususları burada vurgulayarak ideal bir üniversite reformuna daha fazla yaklaşacak adımlar atmanızı arzu ediyorum.

Bugün üniversitelerin sorunlarının başında gelen akademik liyakat ve akademik hareketlilik gelir.

Hazırlanan yasa taslağında öğretim elemanlarının performans kriterleri dikkate alınarak  başka üniversitelere geçiş yapabilme hakları açık, genel, adil, öngörülebilir ve nesnel kurallara bağlandı mı? Maalesef  hayır!...

Bugün fiili olarak herhangi bir üniversitede kadrolar, o üniversitenin daha alt kademelerinde yetişen kişilere aittir. Başka bir üniversiteden bilgi ve liyakat sahibi bir öğretim elemanına  fiili olarak kapılar açık değildir. Akademik hareketlilik (mobilite) mutlaka yasa tasarısında somut kurallara bağlanmalıdır.

Hazırlanan yasa taslağında akademik personelin seçimi, yükseltilmesi ve kadroya atanması konularında kayırma-kollamayı engelleyecek somut kurallar mevcut mu? Maalesef  hayır!...

Rektör, dekan, bölüm başkanı gibi üniversite açısından çok önem taşıyan makamlarda görev yapma süresi hazırlanan yasa taslağında sınırlandırılıyor mu? Maalesef!.. Hazırladığınız yasa taslağında sadece rektör için görev süresi sınırlandırılmış.. Dekan ve Bölüm Başkanı için böyle bir sınırlama yok.. Neden? Rektörün görev süresini sınırlandırıyorsunuz da, neden dekan ve bölüm  başkanı için bu tür bir kural getirmiyorsunuz?

Yüksek lisans ve doktora eğitimi, bilim adamı yetiştirmek için ilk ve en önemli kapıdır. Bu kapıdan içeri alacağınız kişilerde bilgi ve liyakatin esas alınması önem taşır. Mevcut sistemde lisans-üstü sınavlar tamamen kayırma-kollamaya açıktır. Maalesef, hazırladığınız yasa tasarısında lisans-üstü sınavlar ile ilgili bir düzenleme yok!...

Sayın Bakan:

Yasa taslağında aşağıdaki konuların mutlaka yeralması,  düzeltilmesi ve/veya ilave edilmesi gerekir düşüncesindeyim:

1.Öğretim elemanlarının işe giriş, akademik unvan kazanılması ve kadroya atama işlemleri anayasal bir organ olarak düşündüğünüz Üniversitelerarası Kurul’a bırakılmalı. Bunu merkeziyetçilik önerisi olarak ele almayınız. Kayırma-kollama sisteminden uzaklaşmanın başka bir yolu olmadığını düşünüyorum.

2.Aynı üniversitede öğretim elemanlarının görev yapma süresini mutlaka sınırlandırınız. Aynı kurumda “sittinsene hocalık” sistemine son veriniz. Akademik hareketliliğin olmadığı yerde bilimsel gelişme ve ilerleme olmaz. İdeal üniversite oluşturmak için akademik hareketlilik çok önemlidir. Eğer bir üniversitede kadro için ilan açma ve kadroya atama yetkisini üniversite yönetim kuruluna bırakırsanız akademik hareketlilik sağlayamazsınız. Yapılması gereken şudur: Üniversitelerarası Kurul tarafından açılacak kadrolara herkes başvurabilmelidir. Nesnel olarak tespit edilmiş akademik performans kriterleri yönünden en iyi konumda olan öğretim elemanı kadroya atanmalıdır.

3. Akademik makam ve mevkilerde görev süresi mutlaka sınırlandırılmalıdır. “Rektör, kadrolu profesörler arasından bir defa ile sınırlı olmak üzere 5 yıl için seçilir.” (Madde 12) kuralı doğrudur. Dekan ve bölüm başkanları için de görev süresi sınırlandırılmalıdır. Bu makamlar için görev yapma süresi bir defa ya da iki defa  ile sınırlı olmalıdır. Görev süresi de yasa taslağında yeraldığı üzere 3 yıl  olmalıdır.

4. Lisans-üstü (yüksek lisans ve doktora ) giriş ve yerleştirme sınavları mutlaka merkezi düzeyde yapılmalıdır.  ÖSYM bu uygulamayı yapabilecek altyapıya sahiptir. Bilim insanı yetiştirmek için mevcut kayırmacı-kollamacı sistemden uzaklaşmalıyız. Yasa taslağının 17. maddesi eskiden olduğu gibi kayırmacı sistemi muhafaza ediyor: “Yüksek lisans ve doktora jürilerini, bölüm kurullarının kararları doğrultusunda oluşturmak” görevi Fakülte Yönetim Kurulu’na bırakılmıştır. Madde 21. de aynı yanlışlığa sahiptir: Bölüm Başkanı, “Bölümdeki  lisans, lisans üstü ve öğretim  elemanları ile ilgili jüriler, anabilim dalı başkanlarının görüşünü alarak bölüm kurulu kararı ile dekanlığa sunar.”  Madde 17 ve 21 kesinlikle kaldırılmalıdır. Fevkalade yanlıştır.

5. Hazırladığınız yasa tasarısında “Doçentlik alanlarını ve jürilerini, profesörlük komisyonları ile yardımcı doçentlik komisyonlarında görev alabilecek ilgili bilim dalı doçent ve profesörlerini belirlemek” görevi Üniversitelerarası Kurul’a bırakılmıştır. Bu çok doğru bir karardır. Fakat ileriki maddelerde bu madde ile çelişen  hükümler bulunmaktadır.  Yasa taslağının 17 maddesinde “Öğretim elemanlarının her türlü atama işlemlerine ait kararları almak ve onaylanmak üzere rektörlüğe sunmak” görevi Fakülte Yönetim Kurulu’na bırakılmıştır. Bu madde fevkalade yanlıştır. Fakülte Yönetimi, arzu ederse bilgi ve liyakat sahibi bir kişiyi kadroya atamayabilir!...

Sayın Mumcu, yaktığınız mumu üfleyip de söndürmeyelim!... Size destek olalım. Akılcı ve eleştirel görüşlerimizi sunalım....

Fakat siz de, yaktığınız mum ışığının  etrafımızı daha fazla aydınlatması için doğru bir reform yapma konusunda samimiyetinizi daha açık-seçik olarak ortaya koyunuz...

Aman ne olur, deform yapmayınız!.. Daha fazlasına tahammülümüz yok!...

Bilgi, tecrübe  ve liyakat sahibi insanlara kulak veriniz. Onlarla daha fazla istişarede bulununuz.... Machiavelli’nin “iyi öğütler kimden gelirse gelsin hükümdarın bilgeliğinin ürünüdürler.” sözünü unutmayınız...

İyi tavsiyeleri bulup ortaya çıkarmak sizin erdeminizdir...

Süfyan Sevri’nin “en iyi sultanlar, alimlerle düşüp kalkanlar....dır.” sözünü de önemseyiniz...  İlim dünyası ile ilgili düzenlemeler yaparken çıkar peşinde koşan dalkavukların değil, bilgi, liyakat ve erdem sahibi insanların görüşlerine daha fazla müracaat ediniz.

***

Sayın Mumcu, Selçuklu veziri Nizamülmülk (Siyeru’I-müluk) adlı ünlü Siyasetname’sinde şöyle yazar:

 “İlmin değeri de diğer mumların kendisinden ışık aldığı enerji kaynağına benzer.”

Mumcu soyadınızı taşımanız, hiç şüphesiz iyi aydınlatan mumlar yaptığınız anlamına gelmiyor pek tabii ki!..

Yaktığınız mum ile ilim dünyasının bizi daha fazla aydınlatabilmesine olanak sağlayabilecek misiniz?

Özlenen üniversite için radikal adımlar atabilecek misiniz?

Ben şuna inanıyorum, idealleri başarmak için en başta “samimi-niyet” gerekli...

Size can-ı gönülden başarılar temenni ediyorum.

Saygılarımla.

 

Can Aktan

Bornova/ 16 Şubat 2003