REFERANS KAYNAKLAR

İSLAM DİNİ

HIRİSTİYANLIK

MUSEVİLİK

BAHAİLİK

BUDİZM

HİNDUİZM

TAOİZM

ATEİZM

HÜMANİZM

DOĞAL DİN

AGNOSTİSİZM

LAİKLİK

İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ

DİNDE ÇOĞULCULUK

RASYONALİZM VE DİN

FANATİZM VE FUNDAMENTALİZM

ÖZLÜ SÖZLER

DİNLER VE İNANÇLARIN DOĞUŞU VE GELİŞİMİ ÜZERİNE...

İlk insanlar önce kendi kişiliklerinin dışında her yerde beliren güçlere ya da nesnelere “mana” adını verdiler. Sonra manayı cisimlendirip “totem” adını taktılar.

Din; totemcilik, çok tanrıcılık, tek tanrıcılık, ateizm, panteizm, deizm, doğal din şeklinde bir evrim geçirdi.

Tanrıcılık (Teizm) evreni yaratan ve yöneten bir Tanrı'nın varlığını savunan öğretidir. Başlangıçta pek çok maddi varlıkları ya da manevi inançları kendine tanrı olarak seçen insanoğlu, zamanla tek tanrıya inanmaya başladı.

Panteistler ise Tanrının “bir”liğini reddettiler.

Ateistler, hiç bir dine ve Tanrı’nın varlığına inanmadılar.

Deistler, bir dine bağlı olmamakla birlikte içlerinden Tanrı’ya imanı eksik etmediler. Deistler, insanın kendisinin iyiyi ve doğruyu bulabileceğini savundular.

Agnostikler, Tanrı’nın varlığı konusunda hep şüpheci oldular.

Rasyonalistler, akıllarına güvenerek, dinin akla boyun eğmesini savundular. Anti-rasyonalistler ise Tanrı’nın insan aklı ile kavranamayacak bir “insan ötesi gerçek” olduğunu savundular.

Hümanistler, sadece duygularıyla hareket ettiler.

Kimileri “doğal din”den sözettiler ve tek kutsal kitap olarak doğanın yasalarını kabul ettiler. Doğal din savunucuları, insanın, doğası gereği inanma ihtiyacı içinde olan bir yaratık olduğuna kanaat getirdiler.

Laikler ise din ile devlet işlerinin birbirinden tamamen ayrılması gerektiği görüşünde birleştiler ve dine dayalı ve dine destek veren devlet anlayışlarına karşı çıktılar.

Fanatikler ve fundamentalistler ise gerçek kurtuluşu sadece ve sadece din alanında gördüler.

Bazı insan mahlukatları maalesef kendi akılları ile değil, başkalarının aklı ile hareket etmeyi tercih ettiler. Neredeyse her söylenene inandılar, ne yapıldıysa onu gördüler ve onu tatbik ettiler.

Batıl inançlar ise kimileri için bir din kadar kutsal bir inanç alanı oldu.

Kimileri ise din olmadan, insanın ahlaklı olmayacağını savundu ve ahlakın temelini dine ve kutsal kitaplara bağladı. Ateistler buna tabii ki karşı çıktı...

BÜTÜN DİN VE İNANÇLARA KARŞI SAYGILI VE HOŞGÖRÜLÜ OLMAK...

Kutsal dinlerin hepsi insanın iyiliğe yönelmesini ve kötülüklerden uzaklaşmasını emreder.

“Bütün dinlerin amacı aynı, fakat öğretmenleri farklıdır.”  Swami Vivekananda

Bu gerçeği kabul etmekle insan, kendi inancının dışında başkalarının inancına da saygılı olmanın gerekli olduğunu kavrayabilir.

Din konusunda kabul edilmesi gereken temel ilke şu olmalıdır:

Din, İnsan ile Tanrı(sı) arasındaki özel bir ilişkidir. Hiç kimsenin bir başkasının inançlarına müdahale etme, inanç ve ibadetlerini sınırlama ya da yönlendirme hakkı yoktur. Aynı şekilde, hiç kimsenin kendi inancını diğer inançlardan üstün görme hakkı yoktur ve olmamalıdır. İnanç,  tamamen özel bir alandır.

Herkesin başkalarının inanç alanlarına saygılı ve hoşgörülü olması gerekir.

Devlet de insanların temel inanç alanlarına müdahale etmemelidir. Din, devletin temeli olmamalı ve devlet, dinsel kurallar ile yönetilmemelidir. Devlet, dini yönetmeye ve dini düzenlemeye kalkışmamalıdır. Devlet ile din arasındaki ilişki “tarafsızlık” ilkesine bağlı olmalıdır.

       YASAL UYARI    

©  Can Aktan, 2002-2007. 

canaktanweb içerisindeki tüm bilgilerin (metinler, resimler vs.) kısmen veya tamamen kopyalanarak  basılı materyal haline getirilmesi, basılı materyaller içerisinde kullanılması, başka web sayfalarında yeniden sunulması, e-posta aracılığıyla veya başka şekillerde dağıtılması, transfer edilmesi yayın hakları (copyright) ihlalidir. Bu tür ihlaller tespit edildiğinde Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri gereğince derhal yasal başvurular gerçekleştirilecek, tazminat taleplerinde bulunulacaktır.

Lütfen akademik etik ilkelerine uyunuz. Yaptığınız alıntılar için dipnot ve kaynak kullanımına özen gösteriniz.