SANSÜR ÜZERİNE...

 

"Bir insanı öldüren, tanrının sevgili kullarından birini öldürmüş demektir,

fakat bir kitabı yok eden, mantığın ta kendisini yok eder."

John Milton

 

"Bu nedenle, kamu oyuna mal olmuş insanların yaşayan emeklerine karşı nasıl bir zulüm yürüttüğümüz konusunda ve kitaplarda depolanan ve korunan insanların akla dayanan yaşamlarını nasıl döküp-saçtığımız konusunda daha uyanık ve ihtiyatlı olmamız gereklidir. Zira, bazen bir çeşit adam öldürmeye teşebbüs bazen de bir tür işkence ve tüm ifadeyi kapsadığında ise bir tür katliama şahit oluyoruz. Burada, hüküm asıl yaşamın yok edilmesi ile infaz edilmiyor; ancak bunun ötesinde ruh dünyası ve beş his ile yani bizatihi aklın kendisi ile mücadele edilmekte ve hayatın yerine ölümsüzlük yok edilmektedir."

John Milton

 

***

  

John Milton'un yukarıdaki sözlerini Türkçe'ye çevirdiğimiz yıllarda  bu sözlerin değerini en azından bugünkü gibi anlamamıştım!...

Bugün derin bir hüzün ile tekrar okuyorum...

"Kamu oyuna mal olmuş insanların yaşayan emeklerine karşı nasıl bir zulüm yürüttüğümüz konusunda...." diye başlıyor!...

1600'ler İngiltere'sinde verilen özgürlük mücadelesinin kazanımlarını biz 2020 lere yaklaştığımız şu yıllarda elde etmiş değiliz!...

Düşünen insanların haksız yere gözaltına alınması!...

Suçu sadece düşünmek ve yazmak olan insanların tutuklanması!...

Düşünceye vurulan zincirler!...

Sansürler!..

Yasaklanan kitaplar! dergiler!

Entellektüel katliamı!..

Nasıl olur da okumak ve yazmaktan başka bir işi ve uğraşı olmayan bu insanları bir takım akla ve mantığa sığmayacak yol ve yöntemlerle suçlarsınız!...

Sabit olan suçu nedir bu insanların!...

Düşünmek mi!

Düşündüğünü yazmak mı?

Muhalefet etmek mi?

İktidarı eleştirmek mi?

***

Ey millet!

Gözeriniz görüyor!..

Peki bu zulmü görmüyor musunuz?

Görmüyorsanız körsünüz!

***

Hiç bir Tanrı bu zulmü kabul etmez ve görmezden gelmez!

Ey Tanrım!

Düşünen insanlara yapılan bu zulmü görmüyor musun?

***

"Cehenneme gidebilirim,ama böyle bir tanrı hiçbir zaman benim saygımı kazanamaz."

John Milton

 

***

JOHN MILTON:

SANSÜR ÜZERİNE, 1644

Kilise ve uluslar topluluğunda büyük bir endişe olmasına rağmen, insanların olduğu kadar kitapların da onları nasıl alçattığını, nasıl kuşatıldıklarını ve bir suçlu gibi nasıl hızlı bir şekilde yargılandıklarını gören uyanık gözlere sahip olduğumuzu inkar etmiyorum. Kitaplar mutlak olarak ölü şeyler değildir, insan neslinin sahip olduğu kadar aktif bir ömre sahiptirler. Bunun yanı sıra yaşayan kimseleri besleyen çeşitli fayda ve etkileri de sanki küçük bir şişede muhafaza ederler. Efsanevi ejderhanın dişleri kadar canlı ve üretken olduklarını ve gözlerini dikip baktıklarını ve silahlı bir adamın üstüne atılmayı göze alabildiklerini biliyorum. 

Diğer taraftan, iyi bir kitabı yok etmek bir insanı öldürmek gibidir; kim bir insanı öldürürse akıllı bir yaratığı, Tanrı’nın görüngüsünü öldürür; ancak, kim bir kitabı yok ederse hem aklı yok eder hem de kitabı yazan kişinin gözündeki Tanrı imajını yok eder. Bir çok insanın yaşaması dünya için bir yüktür ama iyi bir kitap hayatın ötesindeki hayat amacına yönelik bir hazine, bir anı ve üstün ruhların can veren, çok  değerli kanıdır.

Bu nedenle, kamu oyuna mal olmuş insanların yaşayan emeklerine karşı nasıl bir zulüm yürüttüğümüz konusunda ve kitaplarda depolanan ve korunan insanların akla dayanan yaşamlarını nasıl döküp-saçtığımız konusunda daha uyanık ve ihtiyatlı olmamız gereklidir. Zira, bazen bir çeşit adam öldürmeye teşebbüs bazen de bir tür işkence ve tüm ifadeyi kapsadığında ise bir tür katliama şahit oluyoruz. Burada, hüküm asıl yaşamın yok edilmesi ile infaz edilmiyor; ancak bunun ötesinde ruh dünyası ve beş his ile yani bizatihi aklın kendisi ile mücadele edilmekte ve hayatın yerine ölümsüzlük yok edilmektedir.

 

 Özgürlük düşünürlerinin yazıları için yukarıdaki kaynağa müracaat ediniz:

 

 

Can Aktan tarafından özgürlük üzerine yazılan kitaplar...

 

kitabın içeriğine ulaşmak için yukarıdaki kitap kapaklarını  tıklayınız: